(35) Bunu Bana Nasıl Yaptı?

257K 16.2K 31.1K
                                    

Bölüm şarkıları;
Bana göresin (Merve Özbey)
Bir fincan kahve olsam (Muazzez Ersoy)
Son perde (Nilüfer & Emre Aydın)
Sevmez olaydım (Gülden Karaböcek)
Sende benim hatalarımdan birisin (Sezen Aksu)






Bige.

"Sonunda haklı çıkman başında bana çektirdiğin acıyı unutturmuyor. Yapma, dur, bunun bir geri dönüşü yok."

Dün geceden beri kendime gelemiyorum. Karun'un sarhoşken anlattıkları kendime gelmeme engel oluyordu. Hep babamı acımasız biri olmakla suçlardım fakat anladım ki benim babam aslında acımasız biri değildi. Sertti, otoriterdi lakin acımasız değildi. Her şeyden önce babam bizi severdi, belki katı kuralları vardı ama severdi. Uyumadan önce bize masal okur, kendi sesiyle uyuturdu. Cezaları hiçbir zaman fiziksel şiddet boyutuna ulaşmamıştı. Hayır, benim babam acımasız değildi. Karun'un anne ve babasının küçücük çocuklara yaptıklarını öğrendikten sonra babamın aslında düşündüğüm kadar acımasız olmadığını fark etmiştim.

Karun kafasının içindekilere katliam dediğinde abarttığını düşünmüştüm ama onu dinleyince az bile söylediğini anladım. Çocukluğu sadece katliam değildi, vahşetti, yıkımdı, kıyımdı, ölümdü ve zulümdü ama sadece katliam değildi. Aynı anda birçok şeydi fakat tek bir şey değildi.

Öyle bir anne ve babayla büyümek zorunda kalsaydım çoktan ya intihar etmiştim ya da tımarhanelik olmuştum. Onca işkenceden sonra Karun gibi dimdik ayakta olur muydum, bilmiyorum. O düşündüğümden daha güçlüydü.

Çok erken kalkmıştım. Aslında hiç uyudum mu, bilmiyorum. Dün gece duyduklarımdan sonra uyku tutmamıştı. Geçmişini öğrenmek için sarhoş olmasından faydalanmıştım. Yaptığım hoş değildi. Hazır olduğunda değil, otokontrolünü yitirdiği bir anda onu konuşturmuştum. Hiçbir yönden yaptığım şey doğru değildi ama kafasının içinde nasıl bir dünya olduğunu merak etmiştim. Kafasının içinde bir dünya yoktu, on yaşında yıkılmıştı.

Karun için de 13 sayısının kötü bir anısı vardı. O bu sayıyı unutmaya çalışıyordu, bense canımı yakan bir sayıyı hayatımın her alanına almıştım. Unutmamak için.

Artık neden başını göğsüme yaslayıp uyuduğunu daha iyi anlıyordum. Defne gibi benim de kalp atışlarımı duyamayacak diye ödü kopuyordu.

Uyandığımda Karun yatakta yoktu, belki de işe gitmiştir. Aşağıya indiğimde karnım açlıktan zil çalıyordu. Holde yürürken Suzan'ı görünce, "Bana yiyecek bir şeyler hazırlar mısın?" dedim. "Bu arada büyükbabam nerede?"

"Bahçedeler efendim," dedi saygılı bir ifadeyle.

Kapıya doğru yürüyüp dışarı çıktığımda soğuk hava tenimi ısırdı. Hafiften kar çiseliyordu ve benim üzerimde çiçekli bir elbise vardı. Ayağımda ise beyaz spor ayakkabılar. Soğuk havalara yeni girmişken resmen kışı protesto ediyor ve yaza geri dön çağrısı yapıyordum.

Büyükbabamı bulmak için etrafıma bakarak yürürken kamelyada tek başına oturan Melek'i gördüm. Başındaki beyaz, yün berenin üzerine taktığı tavşan kulaklı tacı bu uzaklıkta bile görebiliyorum. Üzerinde kırmızı kabanı vardı ve iki eliyle tuttuğu bardaktan yükselen buhar yüzünü yalıyordu. Dalgın ve üzgün gözlerle annesinin gömülü olduğu defne ağacını izliyordu.

Onun yanına gidip karşısına oturdum. "Günaydın," diyen sesim onu daldığı sulardan çıkarmıştı. "Neden burada tek başına oturuyorsun?"

"Tek başıma değilim." Gözleri tekrar annesinin ağacını buldu. "Annem de burada." Derin bir nefes aldı. "Annemin yakınlarındayken bile yalnız hissediyorum."

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin