2

60 6 20
                                    

  2 Eylül 1976

  Sabah gözümün içine doğru vuran güneş ışığı ile uyandım, gündoğumunda oluşan renkler yatakhanenin penceresinden içeri doluyordu.

Üstümü değiştirip erkenden Sirius ile ortak salonda buluştum beraber baykuşhaneye gittik ve eve bir mektup gönderdik. Herkes uyanınca beraber kahvaltıya indik; kahvaltı her yıl hogwartsta okul yılının ilk günü sabah erkenden bir gelenek olarak tüm sene içinde yapılacak şakaların ilk fikirlerinin ortaya atıldığı bir toplantıdır aslında.

"Evet sevgili arkadaşlarım, geleneksel Gryffindor çapulcular masası kahvaltı kulübümüzün yeni bir yılına hoş geldiniz!" James bağırarak anons etti o sırada artık bütün Gryffindor masası bizi izliyordu, yine.

  "Yaz tatilinde planlarım hakkında uzunca bir liste hazırladım. Tabiikide Süm-Snape için öhöm." Lily'e sırıttı ve Lily pek aldırış etmiş görünmüyordu.

  "Bir sorun mu var Lils?" diye sordum, James'e tepki vermemesi garipti, Severus onun yakın arkadaşıydı. "Sorun değil, artık onunla konuşmuyorum." James'in yüzündeki mutluluk ve şaşkınlık ifadesinin aynı anda toplanışı görülmeye değerdi. "Ne? Ne zamandan beri?" Peter bir anda şaşkınlıktan bağırdı ve reçelini döktü. Snape'in Slytherin masasından bize baktığını görebiliyordum.

  "Bu yaz onunla baya büyük tartıştık." diye devam etti Lily. "Tartışma kavgaya döndü ve... bana bulanık dedi." Hepimiz bir anda durgunlaştık ve birbirimize baktık, neredeyse bütün büyük salon bizim masaya bakıyordu. Snape kendi oturduğu yerinden kalktı ve koşar adımlarla salondan çıktı. Artık herkes James'in yüzündeki öfkeye bakıyordu. Yerinden kalkarken Remus onu tuttu "Yapma dostum, o Snape." Lily'e döndü: "Üzgünüm ama gerçek olan bu, o hep böyle biriydi." "Biliyorum, biraz ağır geldi ama sorun etmedim." dedi Lily.

  Yaklaşık 5 dakika boyunca masada bir sessizlik vardı ve bozan kişi Sirius oldu. "Evet Çatalak, göster bakalım şu listeyi." Ciddi anlamda bir liste hazırlamamıştır diye düşünecekken onun James olduğunu hatırladım ve James masanın altından Sirius'a bir parşömen uzatınca yanılmadığımı anladım.
Ayrıca bu parşömenin içinde yazanların Lily'nin anlattıklarından sonra fazla bir öneminin olmayacağını da biliyordum çünkü James Potter ve grubumuzun geri kalanı için artık orda yazan tek bir isim vardı: Sümsükus.

                                       ***

  İlk ders KSKS'ydı. Dersin olduğu sınıfa ilerlerken Regulus yanıma geldi,
"Sana bir soru sorabilir miyim." dedi. "Tabiikide sorabilirsin."
"Daha önce hiç sormadıklarımdan ama." "Reg, ergenliğin her sene biraz daha etkili olmaya başladı ve maalesef olumsuz yönde." Bana kötü bir bakış attı ve bende onunla alay ettikten sonra devam etti:

"Bir kızdan hoşlandığını nasıl anlarsın?" "NE, KİM?" Heyecan ve şok içinde bir anda koridorda bağırmıştım. "SESSİZ OLSANA! TÜM KIZLAR BÖYLE Mİ? NEDEN SİRİUS'A SORMADIM Kİ."
"Özür dilerim hadi söyle kim?"
"Pandora"
"Ne? Lovegood, Pandora mı? İnanmıyorum Reg seçimlerinin bu kadar iyi olduğunu tahmin etmemiştim." Tekrar sırıtmaya başladım ve Regulus ciddileşti:
"Tamam şimdi sen soruma cevap vermelisin."
"Ben nerden bileyim git abine sor."
"Hadi ama Pole."
"Reg, bana soruyorsan eğer git ona söyle derim ama eğer seni o yönde sevmiyorsa arkadaşlığınızın bozulmasından korkmuyor musun?"
Regulus'un beyinden vurulmuş gibi olduğunu görebiliyordum, hiçbir ablayı kardeşinin büyümesine hazırlamıyorlar..
"Düşünmemiştim galiba, şey- Neyse ben derse gidiyorum." dedi ve koşarak uzaklaştı.

Sınıfa girdim ve bizimkileri buldum ders Hufflepufflar'laydı. "Nerede kaldın?" diye sordu Sirius. "Reg ile konuşuyordum, Pandora'dan hoşlanıyormuş." "NE?" "Evet, bende aynı tepkiyi verdim, hemde koridorun ortasında." "Ama onlar sen ve ben gibidir." "Aslında hoşuma gitti, daha önce bu konuyu açtığını görmemiştim." "Onun için özel biri." diye yanıtladı Sirius, başımla onu onayladım o sırada içeri KSKS öğretmenimiz girdi.

                                       ***
  Derslerden sonra Lily, Marlene ve Mary ile bahçede gömleklerimizin düğmelerini aralamış, kitaplarımızı almış bir şekilde bahçenin çimlerinde uzanıyorduk. Eylül ayının başı olduğu için hava hala sıcaktı. Marlene, Mary ve benim kitaplarımızı kullandığımız tek alan gözlerimizi güneşten korumak olsa bile Lily yanına aldıklarının hepsini orda bitirmeye yemin etmiş gibiydi.

  "Snape hakkında James ne planlıyordur acaba?" diye sordu Mary. "Okulda gittiği hiçbir yerde rahat olamaz artık, sonuçtaaa onun çiçeğine bulaştı." Marlene esprili bir şekilde Lily'i dirseği ile dürttü Lily ise pek hoşnut görünmüyordu. "Gerçekten soruyorum Lils, neden James ile çıkmıyorsun? 4 yıldır peşinden koşturuyor." diye devam etti Mary.
"Aslında James'e bende aşığım-" Lily sözünü bitiremeden üçümüz birbirimize bakıp sırıttık. "KESİN ŞUNU VE DİNLEYİN!" diye bağırdı Lily. "Bu sene ona açılacaktım, fakat Severus bile bana böyle bir şey diyebilmişken James'e güvenemedim."
"Lils, sen James'in sana böyle bir şey yapabileceğine inanıyor musun?" dedim.
"Hayır ama-"
"Ne o zaman?"
"O da bir safkan."
"Ama onun istediği sensin, herhangi bir safkan kız değil, ve kim bilir şuan Snape hangi ölüm döşeğindedir."
Lily hafifçe gülümsedi, "Haklısın"
"Hadi ne duruyorsun?"
"Ne?"
"Git ve açıl ona."
"Şimdi mi?"
"Daha ne kadar beklemeyi düşünüyorsun?" diye onayladı Marlene.

  Lily yerinden uçarcasına kalktı ve şatoya doğru koşmaya başladı, onun bu ani kalkışıyla asamızın hareketiyle eşyaları toplayıp bizde peşinden koşmaya başladık. Gryffindor kulesine kadar koşarak çıktık, neyse ki ortak salon boştu; Sirius, Remus ve James inanılmaz derin ve ciddi bir sohbet içerisindeydiler. James Lily'i görer görmez önündeki parşomen yığınını toplamaya başladı ve mürekkebinin birazını döktü. Lily ise James'in yanına doğru ilerlemeye başladı, bana ne oluyor bakışı atan Sirius'a ikisini işaret ettiğimdr anladı. Hepimiz Lily sadece konuşacak sanarken cesur Evans Potter'ı yakasından çekti ve öptü.

  "NE OLUYOR!" diye eş zamanlı olarak bağırdık. James'in şok olmuş gözleri ve yüzündeki sırıtışı görmek çok komikti Mary hemen kamerayı getirdi. "İnanamıyorum, sen onu öptün!" dedi Remus. "Kendi söylediğim şeye inanmak hiç bu kadar zor olmamıştı." "BİLİYORDUK ÇATALAK, BİLİYORDUK AHAHAH" diye bağırdı Sirius. James ile bir anda birbirlerinin üzerine atlayıp sarıldılar.

  Günün geri kalanında ortak salonda oturduk tabi ilerleyen günlerde bahçede kitap okurken bir geyiğin gelip onu dürteceğini bilse Lily'nin bunu yapmaktan vazgeçeceğini hepimiz biliyorduk.

The Noble and Most AncientWhere stories live. Discover now