18

37 5 26
                                    

17 Ocak 1977

  Öğleden sonra derslerimiz bitmişti, ortak salonda oturuyor sohbet ediyorduk, ödevleri gözden geçiriyorduk. "Hadi dışarı!" dedi Marlene

  "Evett! Kardanadam yapabiliriz." dedi Peter.

Koşarak giyinmeye gittiler, bizde eşyaları topladık. Ceketimi Gryffindor atkımı ve renkli beremi aldım, birde Andromedanın hediyelerinden olan parmaksız eldivenlerimi, mugglelar arasında çok modaydı.

Üstümü giydikten sonra çıktım Mary, Marlene ve Peter aşağıda bekliyorlardı. Erkeklerin yatakhanesine doğru yürüdüm, girmek yasaktı fakat sanırım Godric Gryffindor çapkın bir insandı. Kolayca bir büyü ile merdivenleri sabitleyebiliyordun.

Kapıyı çaldım ve seslendim "Hadi! Süslenmeniz bitmedi! Sirius! Göz kalemimi yine sen mi aldın! Senin yüzünden ben kullanamıyorum!" James kapıyı açtı "Neredeyse hazırız" dedi, o da saçı ile uğraşıyordu. İçeri girdim Sirius aynada simsiyah olmuş gözleri ile beni gördü ve kalemi bana fırlattı. Çekilin şurdan dedim ve James ile ikisini ittirerek aynanın karşısına geçip sürmeye başladım. Remus arkamızdan kıkırdıyordu. Ben işimi bitirdiğimde James ile Sirius hala saçlarını düzeltmekle meşguldu. İronik olan şey Sirius ile saçlarımızın aynı yapıda ve boyda olmasıydı.

Remus dolabını düzenlerken yatağının ucuna oturdum ve desenli kahverengi kazaklardan birini alıp kendim giydim. "Artık benim." Remus bana bakıp gülmeye başladı, boy farkımızdan dolayı kazak biraz uzun gelmişti. "O benim favorim, yani senin değil." dedi.
"Yani bende senin favorin değilim, tamam Lupin." dedim ve yerimden kalktım
"Tribe girdin ama kazağım hala üstünde." dedi Remus ve gülmeye başladı. Ona göz devirdim.

Üzerime gökkuşağı kusmuş gibiydi, renkli beremin içinden fırlayan siyah dalgalı saçlarım, kırmızı-altın renklerinde atkım, gri eldivenlerim, deri ceketim, kahverengi ve farklı tonlarda desenli kazağım* (artık Remus'un değil) lacivert pantolonum ve siyah botlarım.

"Beraber alışverişe çıkmayı bırakmalısınız. Aynı görünüyorsunuz." dedi James, haklıydı da birbirimize baktığımızda Sirius ile aramızdaki tek fark benim üzerimdeki kazaktı.

Lily sinirle kapıyı açtı ve içeri girdi. "James Potter! Benimle randevuya çıkarken bile bu kadar hazırlanmıyorsun!"

"İnan bana Lils, gece uyumayıp hazırlanmaya başlıyor." dedi Sirius, o ben ve Remus güldük.

***

Dev bir kardanadam yapmıştık. Kartopu savaşı da yaptık Lily'nin attığı top ile James'in kafası bembeyaz olmuştu. Mary ile yere yatıp kardan melek yaptık. Herkes gülüşüyor sohbet ediyor, James ve Sirius yerde dövüşerek yuvarlanıyordu.

Kenarda bir duvara oturmuş Elenor'u gördüm. Yalnızdı etrafı izliyordu. Marlene'a "Hemen dönerim." dedim ve kızın yanına gittim.

"Merhaba Elenor."

"Merhaba Polaris." dedi kız ve yanına oturdum.

"Benden hala nefret ediyor olabilirsin, ama yalnız başına oturuyorsun." dedim

"Nefret etmiyorum. Biraz egolusun sadece." dedi kız ve güldüm

"Ne gibi bir ego?"
"Bana zorbalık yaptığınızda bende sizin aileniz gibi olduğunuzu düşünürdüm. Sonradan anladım ki Blacklerinde Whitelardan bir farkı yokmuş. Tamamen aynılar, hatta bu yaz bir sürü safkan balosuna katıldığına ve oradaki herkesle en az bir kez konuştuğuna eminim." dedi haklıydı da

"Sadece bu yaz mı?" dedim ve beraber gülüştük sözüme devam ettim

"Regulus, Sirius ve ben bunu zarar görmeden atlatıyoruz. Onların bizimde onlar gibi olduğumuza inanmalarını sağladık. Bu yüzden bizimle her şeylerini paylaşıyorlar, önemli bir şey olduğunda da ilk öğrenen oluyoruz. Tabikide katlanmak zor ama iyi gidiyoruz. En azından şuanlık."

The Noble and Most AncientWhere stories live. Discover now