5

39 4 21
                                    

22 Eylül 1976

Olayların üzerinden 2 hafta geçmişti bile, nasıl geçtiğini bile anlamadım. Gelecek Postası'nda gördüğümüz kadarıyla bakanlık tamamen açıklamalar yapmasada kara büyü kullananların sayısında gözle görülür artış vardı. Sirius ve ben her gün gazetede gördüklerimiz karşısında biraz daha panik oluyorduk fakat endişelenseler bile kimsenin sorun etmediği (en azından arkadaşlarımızın) Gryffindor masasında belli oluyordu.

"Hey, o tostu kendime hazırlamıştım!" Remus yanında oturan Peter'a sinirli bir bakış attı. Peter ise çoktan yemişti, ikisinin yüzleri görülmeye değerdi.

"Herkese merhaba!" Regulus masaya geldi ve bizimle oturdu. "Nasılsın Reg? Görüyor musunuz akıllı kardeşim sümsükusun masasından kaçmış." dedi Sirius.
"Sanki hiç gelmediğim yer, yağlı kafa Snape'i bende sevmiyorum. Bugün ikinizle vakit geçirmek istedim." Sirius ve beni işaret etti.
"İstediğin kadar seninle zaman geçiririz Reg." dedim.
"Biliyorum ama ayrı binalardayız, ve yaşlarımızda uymadığı için derslerimizde beraber olmuyor. Yemek veya boş zamanlar dışında sizi göremiyorum. Zaten S.B.D'ler de var."
"Birileri abisini özlemiş." dedi Sirius
"Afedersin, ben neyi oluyorum?"
"Sende işte.... abisinin ikiz kardeşi falan."
"Öyle mi Bay Black!" dedim ve Regulus'a döndüm "Bence Reg en çok beni seviyor öyle değil mi küçük kardeşim?"
"Ben bile olgunlaşıyorum, siz ne zaman aynısını yapacaksınız acaba?" diye yanıtladı Regulus.
"Bu da büyüklerine cevap vermeye başlamış." Siriusla eş zamanlı bir şekilde söyledik ve güldük.

Kahvaltı bittikten sonra ve ders aralarında Reg ile birlikteydik. Derslerden sonra da biraz zaman geçirdik ve Sirius quidditch antrenmanına gidince yalnız kaldık.

"Biliyor musun, bazen kendimi sizden dışlanmış hissediyorum." dedi Regulus.
"Bu da ne demek Reg?"
"Üçümüzde ailemizi önemsemiyoruz, birbirimizin tek ailesiyiz, ama Black olmaya bu kadar karşı gelirken Slytherinde olmak ve sizden küçük olmak.... bilmiyorum, tuhaf."
"Sen çok yetenekli bir büyücüsün Reg, Slytherinde olmak veya olmamak kendi içindeki özünü değiştirmiyor, ayrıca sen benim küçük tatlı kardeşimsin."
"Bunu biliyorum ama bazen siz ikiniz daha büyük olduğunuz için bazı şeyleri benden önce öğreniyorsunuz, bazen beni korumak için saklıyorsunuz bile."
"Sakın böyle düşünme, sen benim için çok özelsin. Senden saklasak da zamanı gelince söylüyoruz sen benim sırdaşımsın."

  Regulus bana bir anda sarıldı ve bende ona geri sarıldım böyle düşünmesine üzülsemde böyle düşünmemesi için de elimden geleni yapacaktım.

  "Eee Reg, sende ne sırlar var bakalım. Bana Pandora'dan bahset."
"Aslında ondan hoşlanmadığımı farkettim, yakın arkadaşım olduğu için ilgi duydum sanırım."
"Tatlı küçük kardeşim ilgi de duyarmış." dedim ve kıkırdadım.
"Tatlı olduğum kadar yakışıklıyım da." dedi Reg ve egolu bir şekilde cüppesini düzeltti.
"Eh biraz olabilirsin." dedim ve gülmeye devam ettim o ise bana sinirli bir bakış atıı.

                                        ***

  Günün sonunda ortak salonda kızlarla oturuyordum, Lily bu hafta sonu Hogsmeade'e yapılacak gezide James ile çıkacakları randevuyu heyecanla anlatıyordu.

"Potter ile gezip bizi unutuyorsun Lils." dedi Marlene.
"Saçmalama, bu sadece ufak bir randevu." diye yanıtladı Lily.
"James'in bunun ufak bir randevu olduğunu düşündüğünden emin değilim. Düğün gününüzü planlamaya başlamıştır bile." dedim.
Marlene ve ben gülmeye başladık. Lily bana dirseğiyle vurdu ve tam o sırada James yanımıza geldi.

"Hanımlar, müsaadenizle çiçeğimi biraz ödünç alacağım."
"Müsaade senindir." diye yanıtladık ve Lily ile ikisi bize sırıtarak gözden kayboldular.

  Yaklaşık 20dk kadar sonra Sirius ortak salonun kapısından üzgün ve agresif değişik bir ruh hali ile içeri girdi. Onu gördüğüm an yanına koşarak gittim.

"Ne oldu sana? Saatlerdir ortada yoksun."
"Şu an konuşmak istemiyorum Pole." dedi başı öne eğik bir şekilde.
"Kötü bir şey mi oldu, konuşmak istemiyorum da ne? Anlat."
"Remus bendem hoşlanmıyormuş.... o yönde." fısıldayarak söyledi ve kafasını kaldırdığında hafif göz yaşlarına sahip olduğunu görebiliyordum.
"Diyecek bir şey bulamadım, ne zaman konuştunuz? Anlamış mı."
"Anlar tabii, o benim dostum. Antrenmandan sonra konuşuyorduk."
"Hala dostsunuz değil mi?"
"Tabiki, sadece bir anda ondan duyunca kötü hissettim."
"Geçer Pati, sen Sirius Black'sin Walburga klasiğiyle "bulanıklar" bile sana aşk mektubu yolluyor. Eminim daha da iyisini bulursun."
"Daha iyisi umrumda değil. Ben yatmaya gidiyorum." dedi ve merdivenlerden çıkmaya başladı.

----------------
Yazar'dan
İlerleyen bölümlerde isimsizbircadI nın Black or White kitabından ana karakter Abelia White hikayeye dahil olacak. Black or White kitabından ufak olaylar dışında bağımsız bir şekilde hikayeye ve çapulculara ekleyeceğim. Umarım beğenirsiniz<3333

The Noble and Most AncientWhere stories live. Discover now