4

35 4 6
                                    

7 Eylül 1976

Hepimiz büyük salonda kahvaltı ediyorduk, camlardan vuran güneş ışıkları masaları aydınlatıyordu. Bu gece dolunay vardı ve Aylak'ın her ay olduğu gibi pek neşesi yoktu. Sirius onun yanında oturmuştu, beraber Aylak'ın klasik kızarmış ekmek ve 4 farklı reçelden oluşan tostundan yerken sohbet ediyorlardı. Geçen gün Sirius ile son konuşmamızdan sonra Aylak hakkında tek kelime bile etmedi.

O gün önemli olanlar dışında derslerin çoğuna girmedik. Remus Pomfrey'in yanındaydı. Gece yorulacağımız için bütün gün uyuduk ve derslerden sonra yatakhanenin kapısı bir anda açıldı, gelen Marlene'dı.

"Dolunayları artık yasakladım, bütün gün uyuyorsun Pole. Animagusum olsaydı bende size katılırdım."
"Zaten fazla kişiyiz, her ay sürü halinde okulun çevresinde bilinçsizce neler yapıyoruzdur. İnsanlar sadece bağıran barakanın değil Hogwarts'ın da lanetli olduğunu düşünecekler." dedim ve güldüm.
"Dumbledore size her ay okulu koruduğunuz için ücret ödemeli." kıkırdayarak kolumdan tutup çekiştirdi. "Hadi kalk, sümsükusa şaka yapmaya gidelim. James baya hazırlıklı duruyor."
"Yarın yapsak? Bütün gece uyanık olacakken sümsükusa şaka yapmak içimden gelmiyor."
"Haklısın" diye yanıtladı Marls ve gitti.

***

Karanlık çökmüş, Hogwarts'ta ışıklar tek tek sönmüştü. James'in pelerinini alıp erkenden yola koyulduk. Bağıran baraka'ya geldiğimizde soğuk zemine çöküp oturduk ve birkaç dakika içinde Pomfrey Remus'u getirip kapıyı kapattığında pelerinin altından çıktık.

Remus'un ağrılarının başladığını anladığımız an teker teker dönüşmeye başladık. Siyah ve zarif bir kediye dönüştüm. Evet, bu benim animagus halim. Geceyi her zamanki gibi geçirdikten sonra sabah erkenden Pomfrey gelmeden pelerini üstümüze alıp oradan çıktık.

Kapıdan çıkmadan önce James ve Peter önden yürürken Sirius'u bekliyordum. Remus bitkin haldeydi ve onun üzerini örtüyordu. Onunla yakından ilgilendiğini fark etmiştim, bana temiz diye fısıldadı. Hiç yeni yarası olmamıştı. Animagusa dönüşüp Remus'a yardım ettiğimizden beri herhangi bir yarası olmuyordu. Pomfrey bu durumu mucize olarak düşünüyordu sanırım. Tabiki hepimizin (özellikle Sirius ve benim) ufak tefek iz kalmayan yaralarımız oluyordu.

  Eğer 70'li yıllarda birisi size her ay siyah birer kedi ve köpeğin Hogwarts arazisinde kavga ettiğini gördüğünü iddia ediyorsa ona inanın.

***

8 Eylül 1976

Derslerden önce biraz uyumak için yatakhaneye gitmiştim. Yastığa kafamı koyduğum an uykuya dalmışım. Lily beni uyandırdı "Günaydın, gece nasıldı? Yara izi yok değil mi? James iyi mi?" "Merak etme herkes iyi." diye yanıtladım. "Hepsi gidip uyumuştur, ve geyik sevgilini özlediysen uyandırmayı deneyebilirsin Lils." dedim ve kafamı yastığıma geri koydum.

Uyandığımda günün geri kalanındaki derslere girdim, Remus birkaç saat revirde kaldıktan sonra ortak salona geri dönmüştü. Kitabımı okurken Sirius yanıma geldi, "Reg'e annemin söylediklerini anlattım. Bizimle aynı tepkileri verdi. Kimseye bahsetmemesini ve ikimizin durumu çözeceğini söyledim."
"Çözebiliriz gibi geliyor fakat annem ve babamın bazı kararlarda ikimizi de dinlemediğini biliyorsun."

Sirius sessiz kaldı, ailemiz işin içinde olmasa bile Lord güçlü bir birlik toplarsa eğer bir savaşın kaçınılmaz olacağını biliyorduk. Eş zamanlı olarak koltukta birbirlerine yaslanmış Lily ve James'e, Mary'e, ve Remus'a baktık. En sonunda birbirimizin gözüne baktığımızda konuşmamıza bile gerek kalmadan iri gözlerimiz sonuna kadar açılmıştı. Ailemiz olan arkadaşlarımızın çoğu Lord'un öldürmek istediği kişilerdendi.

"Eğer amacına ulaşıp muggle doğumlular ve melezlerin işini bitirirse, Potterlar Weasleyler ve Longbottomlar gibi aileleri de işkence etmeden bırakmazlar." diye fısıldadım Sirius'a. Sirius konuşamayacak haldeydi ve yatakhaneye doğru gitti. Ondan sonra biraz şöminenin başında düşünmeye daldıktan sonra bende aynısını yaptım.

  Bu aile zincirinin bir parçası olmaktan nefret ediyordum, çünkü ne kadar onlar gibi olmasam da en ufak yanlış bir harekette veya başarısızlıkta olacak sonuçları düşünmek istemiyordum.

----------------
Yazar'dan
Bölüm kısa oldu, fazla yazamıyorum ve fikir de gelmiyor. Umarım beğenmişsinizdir.

Ufak bir soru: karakterimiz kimden hoşlanmalı sizce?

The Noble and Most AncientWhere stories live. Discover now