Ayça zeki bir kızdır fakat ders çalışmayı hiç sevmez.Ama annesi ve babası ders konusunda Ayça'yı baskılamaktadır.Ayça birgün yaşadığı son darbe yüzünden evi terk eder ve parkta otururken kendisiyle aynı kaderleri paylaşan Altuğ ile tanışır...
Buraya bölümü anlatan bir foto koyup sizi bölümle baş başa bırakıyorumm
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Ve beklenenler, Neden hep vazgeçildikten sonra gelir?
~Oğuz Atay
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
• Barlas ULU •
🎵Simge - Prens & Prenses
🎵Dolu Kadehi Ters Tut, Sedef Sebüktekin - Gitme
🎵Manuş Baba - Dönersen ıslık çal
•°•
Hayat; hep bir yerlerde, bir şekilde devam etmek zorundaydı. Her ne kadar ben kayıp, o ayıp etmiş olsa da...
İçimde ölen umut ışığı, bir anda sanki yeniden filizlenivermişti. Adeta dünyaya hevesle bakan minicik bir tohumun büyümesi gibi.
Belki o tohum, büyüyüp filizlenince biri tarafından ezilecekti ve bütün hevesi sönecekti. Belki de ezilmeden, hayata hevesle bakmaya devam edecekti.
Ellerim titredi. Telefonu elime alamadım. Kalbim sıkışmış gibiydi. Nefes almak bile, hem bir umut ışığını hem de ezilmiş bir tohumu andırıyordu.
Acı mı çekiyordum yoksa hasret rüzgarları esmeyi bırakmış mıydı?
"Konuşacak hiçbir şeyimiz kalmadı Altuğ..." Sesimin titremesine engel olamamıştım. Titremişti sesim, ama özlemekten değil, bir anda geri gelmesi benim için yeni bir hayat demek miydi?
Sahi, beklemek başka bir hayatı doğuruyorsa, beklediklerimiz geldiğinde eski hayatımıza geri mi dönüyorduk?
"Kimse kimseyi aylarca beklemez." Dedi adam. "Bekler," dedi kadın ve gülümsedi. "Eğer sevmişse aylarca da bekler, yıllarca da!"