1. Bölüm: DENİZ

339 27 93
                                    

Reader yani Yn yapacaktım ama bu sefer adı olsun diye Yn değil

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Reader yani Yn yapacaktım ama bu sefer adı olsun diye Yn değil. Adı Yoon Ari. Bu arada baktım aradan uzun zaman geçti, psikolojiniz rahatladı. Yeniden bozayım dedim. Bu sefer de Wong'la olacaksınız ama tam tersi oldu. Şimdiden terapi almaya başlayabilirsinizz

Wong'un hikayesi gösterilmediği için ben kendim yazdımm. İyi okumalarrr

Wong'un Ağzından

Kötü Ruh Olduğu Zaman

Lise de son senem olduğu için arkadaşlarımla daha fazla zaman geçirmek istiyordum. Aslında sevdiğim kıza açılmak istiyordum. Uzun süredir onu seviyordum. Bir anlık cesaretle arkadaşlarımın yanından ayrılıp yanına gittim. Kızıl saçlarıyla adeta büyülüyordu. "Merhaba," diye mırıldandım.

"Merhaba," dedi huzur veren sesiyle. 

Heyecandan ne diyeceğimi karıştırmıştım. "Ben... Seni seviyorum." Aniden dediklerime şaşırdı ve kızardı. Cevap vermediğinde umutsuzca baktım. Giderken kolumdan tuttu. "Bende seni seviyorum Wong," sadece bu cümlesiyle kalbim tekledi. "Sonra konuşalım. Dersim var." diyerek hızla gitti.

Heyecanla arkadaşlarımın yanına gittim. "O da beni seviyormuş lan!" Arkadaşlarımla bunu kutlayıp sınıfa doğru gittik. Bir anda karşıma çıkan kıza yanlışlıkla çarptım. "Kusura ba-" dememe kalmadan kız hızla gitti. Yüzünü şapkadan dolayı görememiştim ama bembeyaz teni ve siyah saçlarıyla ürkütmüştü.

Arkasından ona bakarken arkadaşım "Boşver o kızı. Sesi bile buz gibi. Korkuyorum o kızdan. Kimseyle de konuşmuyormuş. Vampir gibi." diye fısıldadı. Fazla umursamadan sınıfa gittim.

2 Ay Sonra

Sevdiğim kızla sevgili olmamızın üstünden tam iki ay geçmişti. Bunu kutlamak için evine gittim ancak onu kapıda başka bir erkekle öpüşürken görmüştüm. İçimdeki öfkeyi ve kini engelleyemedim. Elektrik çarpması gibi bir şey yaşayıp direkt o adama saldırdım. 

Nasıl bu kadar güçlü olduğumu bile bilmiyordum. Adamı öldürdükten sonra beni aldatan biricik sevgilime döndüm. Bileğinden tutup içeri soktum. "Bırak beni katil!" diye bağırdı. Eline mutfak masasının üzerindeki bıçağı aldı. Karnıma saplayacağında bıçağı atayım derken karnına sapladım. 

Yarım saatte iki kişi öldürmüştüm.

Katildim.

Kötü Ruh: Korkma Wong. Yanındayım...

Ari'nin Ağzından

Komaya Girdiği Zaman

2 aydır sevdiğim adamın sevgilisiyle olan tatlı ilişkisini uzaktan izliyordum. Wong'un o sevdiği olmayı çok isterdim. Hediye almayıp, birlikte gezmesek bile beni sevsin isterdim. 3 yılı aşkındır belki beni sever diye bekliyordum. Ama boşunaydı.

Güneşin karşısında şapkasız çıkamayacak kadar aciz birini sevmesini bekleyemezdim zaten. Ama çok güzel seviyordu o kızı. Her gün ona hediyeler alıyordu. Kıskanıyordum ve üzülüyordum. Duvar gibi duran yüzümün ardında onları birlikte gördüğümde acı oluyordu. 

Şapkamla yüzümü koruyup sokaktan ilerlerken genç bir kıza denk geldim. Denize atlayacaktı ve bilekleri kan olmuştu. "Hey!" diye bağırsamda duymadı. Tam atlayacağında hızla koşup tuttum. Onu kurtarsam da dengemi sağlayamadığım için kendim denize düşmüştüm. Sert dalgaların arasında nefes almaya çalışırken bilincimin kapandığını hissettim.

Kendimi denize bıraktım.

Bembeyaz bir yerde çiçeklerin arasında otururken yaşlı bir kadın geldi. "Merhaba Ari," 

"Merhaba?" 

"Ben Wigen. Yungtasın şuan yani öbür tarafta." dedi yanıma biraz daha yaklaşırken.

Gülümsedim. "Sonunda ölmüşüm. Bu kadar kolay beklemiyordum." diye mırıldandım. Wigen olumsuz anlamda kafasını salladı. "Ölmedin Ari. Şuan komadasın. İstersen çıkmana yardımcı olabilirim. Avcı ol yani dünyadaki kötü ruhları bir grup kişiyle yakalayacaksın." diye açıkladı.

"Bunu yapamam ama. Ben daha kendimi kurtaramıyorum." 

Wigen gülümsedi. "Hayır, iki hayat kurtardın bile. O kız hamileydi Ari." Şaşkınlıkla baktım. "İstersen biraz düşün." diyerek gitmek için arkasını döndü.

"Avcı olacağım. Kurtaramadığım ruhuma inat başkalarının ruhunu kurtaracağım."

Günümüz

Yeni avcıyı almak için hastaneye gidiyordum. Benden sonra avcı gelmemişti ve uzun süre sonra bir avcı gelecekti. Şapkamı biraz daha çekip güneşten saklandım. Hastanenin içinde de takmaya devam ettim.

Yeni avcının olduğu odaya gittim. "Sen o kız mısın?" diye hemen sordu. 

"Evet, benim. Hemen alışacağını düşünüyorum. İlk gün biraz zorlanırsın sadece." diyerek onu süzdüm. "Bu arada adım Ari."

Gülümsedi. "Bende Jeokbong!" 

Birlikte odadan çıkarken bir farklılık hissettim. Hastanenin içinde kötü ruh olamazdı. Öyle umuyordum. Yanımda Jeokbong'la da dövüşemezdim. Etrafa göz atıp Jeokbong'un kolunu tuttum. "Hızlı yürüsen iyi olur."

Arabaya binip sığınağımıza gittik. Erişte dükkanı...

Jeokbong heyecanla içeri girdi. "Yeni avcımız da geldi." dedim ve şapkamı çıkarıp saçlarımı açtım. 

Herkes onunla sohbet ederken gelen çocuklara baktım. Çok masum ve temizlerdi. Çocukları seviyordum. Bayan Chu'nun seslenmesiyle ona döndüm. "Hadi gel Ari!" Yanlarına gittim. Geleneksel her yeni gelen avcıyla fotoğraf çekinme zamanı gelmişti. Jeokbong benden daha uzun olduğu için ayak parmaklarımın üzerine çıkıp Jeokbong'un omzuna elimi koydum. 

Fotoğraf çekme merasimi bitince Jeokbong'u eğitme işine geçtik. Sırıtarak baktım. "Hadi başlayalım!" 

----------------------------------------------------------------

Düzelterek yazdıım. Daha uzun yazacaktım ama dayanamadım hemen atayım dedimm. Böyle nasıl olmuss. Bu arada kapağı da değiştirdiim

The Uncanny Counter Where stories live. Discover now