18. Bölüm: PİŞMANLIK

84 15 39
                                    

Wong yanıma yaklaşıp "Artık yapmasam da kırılmanı istemediğim için demedim. Özür dilerim," dedi.

"Sadece bahane."

"Değil, sadece seni kaybetmek istemiyorum."

Kapıyı açıp giderken elimden tutup durdurdu. "Sadece beni geçiştiriyorsun," dedim tane tane.

"Hayır, gerçekten seni geçiştirmiyorum," diyerek yaklaştı. Omzundan itip hızla evden çıktım. Asansörü beklerken Wong'un küfürlerini duydum. "Sikec*ğim böyle işi!! Bi o kalmıştı gitmeyen!"

Asansöre binip binadan çıktım. Taksiyle sığınağa gittiğimde ayakkabılarımı öfkeyle köşeye fırlatıp odama doğru yürüdüm.

Mun "Anlaşılan baya kötü bir şey olmuş," diyerek yanıma geldi. Sırtımı sıvazlayıp "İstediğin zaman anlatırsın."

Jeokbong merakla "Ne oldu?" diye sordu. Chu ona "Şimdi sorma," diyerek uyardı. Hiç kimseyle konuşmadan odama geçtim ve üzerimdekileri değiştirdim.

Yatağımda oturup karşımdaki duvara baktım gözlerimi ayırmadan.Yaptığım doğru değildi. Hislerime baştan karşı koymam gerekiyordu.

Wong'un geçmişini ve yaptıklarını düşününce yaptığımdan pişmanlık duyuyordum. Onun ruhunu çıkarmam gerekiyordu. Bense onunla sevgiliydim.

Mun odaya aniden girip "Kötü ruh," dedi nefes nefese. Hızla koşarak arabaya bildim Mun'la.

Hwang garip bir şekilde yaptığını itiraf ediyordu kameralar önünde ve büyük ihtimalle Ma Juseok da onu öldürmeye gelecekti.

Bay Ma karısını Hwang'ın öldürdüğünü duymuş olmalıydı...

Oraya gittiğimizde Ma Juseok, Hwang'ı öldürmek için hızla yanına gidiyordu. Motak "Ari kameraları engelle!" diyerek diğerleriyle oraya gitti.

Odaklanarak kameraları engellemeye çalışmıştım ama olmuyordu. Bir şey zihnimi engelliyordu. Avcılara "Olmuyor!" diye bağırdığımda Hwang'ın yere kanlar içinde düştüğünü gördüm.

Herkes bağırıp çağırıyordu ve etraf tamamen kaos alanına dönmüştü. Avcıları ararken kolumdaki yanma hissiyle arkamı döndüm.

Yubin ve sevgilisi.

Kolumdaki yanığın acısı geçmeden Yubin diğer kolumu da yaktı. Elini yüzüme değdireceğinde sevgilisi durdurdu. "Daha iyi bir fikrim var," diyerek arkadaki adamlarına işaret etti.

Adamlarla dövüşsemde Yubin dirseğimden yaktığı için zorlanıyordum. Avcıların geldiğini hissettiğimde dayanmaya devam ettim. Tabi yere düştüğümde Yubin iki elimide yakmasaydı dayanacaktım.

Avcılar yetişememişti ve ben Yubin'in evinde sıkışmıştım. Sağolsun çok düşündükleri için yatak -tahtadan- koymuşlardı.

Elim iyileşmiş olsa da her yerim tahta yataktan dolayı ağrıyordu. Aniden içeri gülerek Yubin girdi. "Nasılsın Ari?" Özellikle ismime baskı yapmıştı.

"Harika. Sen nasılsın?"

"Ateş gibiyim. Yakmak istiyorum seni ama biraz yandıktan sonra rahat bırakacağımdan şüphen olmasın." diyerek kapıyı açtı ve içeri adamlarına soktu.

Adamları sayıca fazlaydı. Karşı koyamazdım. Yubin olmasa belki ama Yubin varken ihtimal yoktu. Temas edip beni yakabilirdi.

Adamlar kolumdan tutup kaçmamı engelledi. Yubin boks torbasını yumruklar gibi beni döverken karnına beklemediği anda tekme attım. Adamları ayaklarımı bile tutuyordu artık.

Dudağım patlamıştı ve alnımdan kanlar akıyordu. Perişan etmişti.

Yubin gülümseyerek içeri giren sevgilisine baktı. Dudağından öperek "Gerisi sende," dedi.

"Bekle. Elleri?" diye sordu sevgilisi.

Yubin şaşırıp yanıma geldi. Elimi arkama saklamayamadan ellerimi yaktı. Acıyla çığlık atarken adamlar ve Yubin çıktı.

Yubin'in sevgilisi yanıma eğilip "Çok hassasmışsın," diye mırıldandı. Ardından ellerimin yanmasını kullanarak boynuma doğru yaklaştı. Bacağımın üzerinde olduğu için tekme de atamıyordum.

Ağlayarak onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.

O bana dokundukça daha da çok ağlıyordum.

Elleri vücudumda geziniyordu ve ben tiksiniyordum. Hem kendi vücudumdan hemde ondan.

Ha Jun da Yubin gibi iğrençti.

Ha Jun ellerini yüzümde gezdirdi. Dudaklarımda dudaklarını hissettiğimde yanık elimle sertçe ittim. Elimin acısıyla bağırarak avcıların bir an önce gelmesi için dua ettim.

Ha Jun durmuyordu. Yaşadığım acıdan zevk alıyordu. Elleri bu sefer göğsümde gezindi. Ardından bacaklarımda...

"Yeter, lütfen... Döv istediğin kadar ama bu kadar yeter." Ağlayarak söylediklerime güldü.

Eliyle yüzümü kavradı. "Yubin olmasaydı buna şükrederdin Ari. Sen hala iyisin."

---------------------------------------

Doğum günümle aynı sayı olsun diye bugün atayım dedim 🌚

Bu bölüm tatlı bişi olacaktı ne ara böyle oldu bilmiyorum. Ve atmayı unuttum AŞNFİQKD

The Uncanny Counter Where stories live. Discover now