11. Bölüm:HIRS

119 21 73
                                    

"Öyle kısa ve korkunç oldu özlemim sana, öyle direngen, sarhoş, öyle doymaz, gergindi. "


Hastaneden çıktığımda ilerdeki bir parkta oturup avcıların ne hale geldiğini düşündüm. Parçalanmış gibiydik. Yalanlarım yüzündendi belki. Belki de aptallığım yüzünden. Omzuma dokunan sıcak ele döndüm. "Bir şeyleri artık anlatmak ister misin Ari?" 

Motak'ın elindeki pakete baktım. Daha sonra kafamı çevirdim. Motak yanıma oturduğunda "Evet, onu içtim. Ama mecburdum. Geçenlerde yemek aldığım lokantaya tekrar gittiğimde benim yemeğimin içine bilerek koyduklarını gördüm. Sabah dayanamadım. Hemen bağımlı yapmıştı. İçmemek için zor dururken Wong geldi. Uzattı. İçtim." diye anlatmaya başladım. 

"Ve sende bize anlatmadın." diyerek sırtını banka yasladı. 

"Özür dilerim. Aslında size gece kulübü hakkında da çok fazla yalan söyledim." dedim ve gece kulübünde yaşadıklarımızın doğrusunu anlattım. Motak ayağa kalktı ve "Wong'u mu koruyorsun yoksa bizi daha kolay öldürmelerini mi sağlıyorsun?" diye sordu. 

Gözümden birkaç damla yaş art arda düştü. "Onu korumuyorum Motak. Diyemedim. Böyle düşüneceğinizi biliyordum." 

"Şimdi soramıyoruz bile. Birimiz hastanede can çekişiyor birimiz de evde uyanmak için. Bizim güçlerimiz olduğu için bu kadar güçlü değildik. Onun da katkısı var ama bizim aramızda yalan yokken biz daha çok güçlüydük Ari." Motak sinirli değildi ama bu kadar sakin olması sinir bozucuydu. Kızıp bağırıp çağırması daha iyi olurdu. Sakinken dedikleri daha çok kırıyordu. Haklıydı ama.

Daha fazla ağlamaya başlarken "Özür dilerim. Hatamı telafi edeceğim." diye mırıldandım. Motak arkasını dönüp giderken bakmadan "Sadece sığınağa git ve otur daha iyi olur Ari. Mun ve Chu olmadan yapabileceğimiz bir şey yok." dedi ve çekip gitti. 

Hwang'a karşı tek başıma savaşamazdım ama Gelly'yi tek başıma yenebilirdim. 

Gözyaşlarımı silip binaların olduğu yere gittim. Genellikle orada oluyorlardı. Gözlerim Gelly'yi ararken 5. katta oturup beni izlediğini fark ettim. Zıplayarak yanına gittim. Gülerek ayağa kalktı. "Hırsını sevdim." 

Onunla konuşmaya tenezzül bile etmeden yüzüne yumruğumu geçirdim. Kolumu kestiğinde bacağına vurup dengesini kaybettirdim. Boynumu kesen elini tutup sırtına doğru çevirip duvara doğru ittim. "Bugün son kez nefes alacaksın Gelly." 

"Seni Hwang'ın neden istediğini anladım. Senin hırsın sana kaybettirecek zaten." dedi ve karnıma derin bir şekilde kesti. Karnımı kesen elini de kırıp onu aşağıya ittim. Yanına gittiğimde her yeri kan olmuştu. Elini kalbine koyup ruhunu çıkarttım. 

Karnımdaki yarayı tutarken sığınağa doğru ilerledim. Avcıların arabası önümde durdu. Ardından içinden Motak ve Hana indi. Hana telaşla yanıma gelirken Motak yerde yatan Gelly'e baktı. 

Uyandığımda karnımda acı artık yoktu. Boynumdan akan kanlar da gitmişti. Yanımda oturan Motak sıkıca sarıldı. "Sana git ve Gelly'i öldür demedim! Ne diye dik kafalılık yapıyorsun ki?!" Bende ona sıkıca sarıldım. Motak benden ayrılıp alnımdan öptü. "Seni hala affetmedim. Sadece korktum." 

"Yaralarım?" 

"Bayan Chu yine tam zamanında uyandı. Mun uyanmasa da Chu uyandı. Bu arada diğerlerine yalanlarını ve o şeyden bahsetmedim. Bu şeyi bırakman için bir şeyler düşüneceğim." dedi ve ekledi. "Bir daha da o serseriyi koruma." 

Kafamı onaylar şekilde salladım. "Tamam, korumayacağım." diyerek yanımdaki Motak'a bir kez daha sarıldım. Motak'dan ayrıldığımda Motak ayağa kalktı. "Hana, Mun'un zihnine girmişti uyandırmak için. Ona bakalım." 

Onunla birlikte Hana'nın yanına gittim. Hana, Mun'un zihninden çıkmıştı ve morali bozuktu. "Hiçbir şeyi hatırlamıyor. Benden kaçtı." Elimi omzuna destek olmak için koydum. "Bu arada sen nasılsın? Gelly çok yaralamıştı en son seni." diye merakla sordu Hana.

"İyiyim, merak etme. Mun da iyi olacak." diyerek teselli etmeye çalıştım. Bayan Chu da onaylayarak "Haklı, Mun inatçıdır. Pes etmez." dedi. Chu'nun yanına gidip "Teşekkür ederim ve özür dilerim." diyerek gülümsedim  buruk bir şekilde. 

"Özür dilenecek bir şey yapmadın Ari." Chu hiçbir şeyi bilmediği için böyle düşünsede özür yetmezdi sadece. "Sizi sürekli yaralanarak yoruyorum. Özür için yeterli." dedim asıl gerçeği belli ettirmeden. 

Yavaş yavaş tekrardan içme isteği geliyordu. Dayanabilirdim. 

Antrenman yapmak için odadan çıktım. Boks torbasını yumruklarken aklıma Gelly'nin dedikleri geldi. Hwang beni istiyordu. Ben doğru düzgün telekinezi yapamıyordum. İşine yaramazdım. Hwang'ın aklından geçenleri anlayamıyordum. 

Sırada Wong vardı. Onunda ruhunu çıkartacaktım. Onun yüzünden bağımlı olmuştum. 

Motak yanıma geldiğinde "Dayanabileceğini sanmıyorum içmeden. Bağımlı olmuşsun. Yavaş yavaş azaltarak belki bırakabilirsin." diye fısıldadı. "O şeyi alacağıma inanamıyorum. Her neyse burada bekle ben şu lanet şeyi alıp geliyorum ki kriz geçirme." 

O gittiğinde bende odama çıktım. Odamda sakinleşmek için su içerken ileride birinin bu tarafa baktığını hissettim. Cama doğru yaklaşırken içeri aniden Wong girdi. "Gelly'i öldürmüşsün. O kadar mı hırslandın?" 

"Evet, hatta seni bile öldürecek kadar." Masanın üzerindeki bardağı kafasına doğru fırlatacağımda ellerimi tutup duvara yasladı. "Beni öldüremez miydin hırslanmasaydın?" diye sordu sakince. "Öldürürdüm." dedim sadece. 

İçme isteğim olmasa onunla dövüşebilirdim ama o lanet şeyi içmeden odaklanamıyordum. Yüzüme yaklaşırken elimdeki bardağı yere fırlatıp ses çıkardım. Wong "Sonra görüşürüz avcı." diyerek camdan atlayıp gitti. Motak odaya aceleyle girdi. "Ne oldu?"

"Wong gelmişti. Ama lütfen artık şunu ver Motak." dedim zorlukla. Uzattığı paketi alıp içtim. 

Bu işkence artık bitmeliydi çünkü kendimi kontrol edemeyecek kadar zorlamaya başlamıştı.

--------------------------------------------------

Sizce Ari mi güçlü Mun muu????

The Uncanny Counter Where stories live. Discover now