13. Bölüm: YUNG

120 18 83
                                    

"Açma pencereni, perdeleri çek:
Monna Rosa, seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek;
Anla Monna Rosa, ben öteliyim...
Açma pencereni, perdeleri çek."

Tuvalete gidip kapıyı kitledim ve klozetin kapağını kapatıp Yung'a gittim. Wigen uzatmadan konuya girdi. "Uyuşturucu kullandığın için senin diğerleriyle kötü ruh yakalamanı istemiyoruz Ari. Hem kendini hemde onları tehlikeye sokabilirsin. Bu yüzden bağımlılığını bırakana kadar sığınakta tedavi ol. Tedavin bitene kadar da kötü ruhları yakalama sakın." 

"Bu süreç uzun olursa? Yani bir aydan daha uzun sürerse?" diye sormadan edemedim. 

Wigen "O zamana kadar sığınakta kal. İster 5 ay sürsün ister bir yıl. Kararımız kesin. Bu senin iyiliğin için." diyerek kesin kararını söyledi. Kararlarından vazgeçmeyeceklerini biliyordum. Zorlamadım da. Tamam diyerek geri dünyaya döndüm. Sığınağa gittiğimde herkes odasındaydı. 

Bunun sebebi bendim ve bu yeterince acıtıyordu. Şapkamı çıkartıp masanın üzerine koydum. Odama gittiğimde masanın üzerinde hap gördüm. 

Suyla birlikte iç. Tedavin için. Dışarı hava almaya çıktığım için yanına gelmiyorum. Seni terk etmedim. Ağlama sakın. Birkaç gün sonra seninle barışacaklarına eminim. 

-Motak

Suyla birlikte hapı içip yattım. 

Üvey annem yüzüme vuran güneş ışığını engellemek için perdeyi çekti. Gülümseyerek yanıma oturup "Bayadır görüşmüyorduk. Seni özlemişim." diyerek saçlarımı okşadı. Bende gülümseyerek "Bende seni özlemişim anne." dedim ve sıkıca sarıldım. Uzun zamandır konuşmuyorduk. 

"Senin için güzel bir kahvaltı hazırladım. Diğerleri işleri çıktığı için gittiler. Birlikte yaparız. Olmaz mı?" diye sordu. Bende ayağa kalkıp "Olur," diyerek saçlarımı topladım. 

Yanıma gelip mutfağa doğru gittik. Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra "Ben duş alsam iyi olacak," diyerek banyoya ilerdim. Annem de gülümseyerek "Bunu bildiğim için suyunu hazırlamıştım önceden." dedi. 

"Teşekkür ederim," dedim banyoya giderken. Banyoya gidip kapıyı kapatırken annem kapıyı tuttu. Elimden tutup içeri soktu ve "Sen terk edilmeye mahkumsun Ari. Daha fazla acı çekme kızım. Seni öldürmeliyim." dedi ve aniden kafamı aynaya vurdu. 

Ayna parçalara ayrılıp yere düşerken alnımdan akan kanların yansımasını gördüm kırılmış bir parçada. Annemin yansımasını görünce ağzımdan çığlık koptu. Yüzü yanmış gibiydi ve aşırı ürkütücü bir gülümsemeyle saçımdan tutup küvete doğru itti. Avcıları görünce "Hana yardım et! Lütfen yardım edin!" diye yalvardım.

Annem kahkaha atarak "Ah! Zavallı kızım. Kızım da değilsin aslında ama sana üvey anne tavsiyesi, en güvendiklerin bile ölmeni istiyorken yaşamamalısın!" diyerek tekrar kahkaha attı. Ağlayarak "Hayır, hayır onlar yardım eder," diye itiraz ettim ama onlar yerinden kımıldamadı bile.

"Motak yardım et!" diye haykırdım ağlayarak.

Motak yanıma yaklaştı. Elini yüzüme koyup kafamı küvete doğru çevirdi. "Öl Ari. Umurumuzda değilsin bile." Annem kafamı su dolu küvete soktu. Nefessiz kalıp çırpınırken gözlerimi açtım.

Kalbim hızla çarparken rüyanın etkisinden çıkmaya çalıştım. O kadar çok etkisinde kalmıştım ki gerçekten ağlamaya başladım. Üvey annemin yaşattığı kabus bitmişti. O tımarhanedeydi. Gelemezdi.

Kapı yavaşça açıldı. İçeri gelen Motak kapıyı kapatıp direkt yanıma geldi. Sıkıca sarıldı. Rüyanın etkisinden kurtulup "Üvey annemle alakalıydı. Fazla etkisinde kaldım." diye açıkladım. Motak gözyaşlarımı sildi. "Fazla değil baya. O kadar çok ağlıyordun ki hıçkırıklarını herkes duydu." 

Masamın üzerindeki bardağa su doldurup bana uzattı. Suyu içip "Teşekkür ederim," diye mırıldandım. Motak bana dönüp "Kötü ruh yakalamaya gidiyoruz. Bayan Chu dayanamayıp sana da yemek bıraktı. Bunu sana söyleyenin ben olduğunu söyleme sakın. Tavasını kafama geçirir gerçekten." dedi. 

Motak kapıyı açıp çıkarken kapıda duran Hana'yı fark ettim. Kapıya yaslanıp dinledim. "Birimiz burada kalıp yanında dursa mı acaba? Birimiz olmadan da olmaz. Ben kalsam daha da morali bozulur. Jeokbong kalsa kokuyu alacak kişi yok." diye fısıldıyordu Hana.

Motak ise "Ona güveniyorum. Başına bir şey gelse bile karşısındakini iyice döver. İşimiz uzun sürerse hemen yanına gelirim." diyerek Hana'yı rahatlatmaya çalışıyordu. Hana isteksizce kabul edip kapıdan uzaklaştı.

Masamın üzerine bardağı koyacakken açık kalmış çekmecemin içindeki hediye paketini görüp aldım. Paketi açıp içindeki yılanla sarılmış kalpli kolyeye baktım. Kim vermişti?

Kolyenin kağıdının arkasındaki yazıyı fark edip okudum

ओह! यह छवि हमारे सामग्री दिशानिर्देशों का पालन नहीं करती है। प्रकाशन जारी रखने के लिए, कृपया इसे हटा दें या कोई भिन्न छवि अपलोड करें।

Kolyenin kağıdının arkasındaki yazıyı fark edip okudum.

-W.

Wong muydu? Neden bana hediye vermişti? Kafamı karıştırıyordu sadece. Buna inanmamalıydım. Kolyeyi çekmeceye koyup duş aldım. Üzerimi giyinmiş saçımı havluya sararken cama kuş gibi konan Wong'a baktım. 

Hana onu görürse benim başımı da belaya sokacaktı!

Camı açıp "Ölmemi istiyorsun herhalde. Gitmezsen seni 43 saniye içinde dövmeye başlayacağım." diyerek ellerimi önümde birleştirdim. Wong boynumu inceledi. Yüzüne yumruk atacağımda dedikleriyle durdum. "Kolyeyi takmamışsın. Beğenmedin mi?"

"Kafamı karıştırmaya çalışıyorsan başarıyorsun." dedim sadece. 

Wong gözlerimin içine baktı. "Hayır, kafanı karıştırmıyorum. Sen anlamak istemiyorsun. Neyden korkuyorsun?" diyerek yanıma geldi. Çekmecemi açıp kolyeyi aldı. Kolyeyi boynuma takacağında geriye çekildim. 

"Sana güvenemem." 

"Kötü bir ruha güvenmek zor olsa gerek... Sen tak o zaman." dedi ve kolyeyi uzattı. Kolyeyi alıp mecburen taktım. Wong bir anda kaşlarını çatıp "Ağladın mı?" diye sordu. Dayanamayıp "Wong benden uzak dur. Aklımı karıştırıyorsun! Ne yapmaya çalışıyorsun?!" diyerek sinirle patladım.

"Asıl sen bana ne yapıyorsun?! Senin yüzünden günlerdir aklım karışık! Kötülükle dolup taşan kalbimi hızlandırıyorsun! Lanet olası kötü ruhum bile senin yanında huzur buluyor!!" dediklerine ikimizde şaşırdık. Ağzından kaçırmış olmalıydı. 

Ne diyeceğimi bilemiyordum. Seni seviyorum demedi, senden hoşlanıyorum demedi. Bana "Kötülükle dolup taşan kalbimi hızlandırıyorsun! Lanet olası kötü ruhum bile senin yanında huzur buluyor!" dedi. 

Avcıların geldiğini görünce hemen onu ittim. "Geliyorlar, git." 

---------------------------------------------------------

ORTALIĞI KARIŞTIRIP YORUMLARINIZI OKUYACAM SADECE 

The Uncanny Counter जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें