10. Bölüm: KOMA

108 19 88
                                    

"hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların

sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın"


Lokantada yemeği yemiştim ve biraz olsun rahatlamıştım. Parayı ödemek için kasaya gittiğimde kasadaki görevli adam beni görünce küçük, içinde beyaz toz olan paketi sakladı. Hemen paketi aldım. "Bu uyuşturucu mu?" diye mırıldandım. 

Adam korkuyla "Evet ama mecbur bırakıldık. Seni tanımıyoruz bile. O adam istedi..." dedi kekeleyerek. Paketi yere atıp içeriden çıktım. Az miktarda tüketmiştim. Hemen bağımlı olamazdım, değil mi? Olamazdım. 

Bir şey olmamış gibi diğerlerinin yanına döndüm. Tam da içeri girerken avcılar dışarı çıktı. "Kötü ruhlar." dedi hemen Motak. Onlarla birlikte arabaya bindim ve gördükleri yere gittik. Baya yüksek yerde bir binaydı. En yüksek kata çıktığımızda Hwang ve Ma Juseok karşımızdaydı. 

Bölge yukarı çıkmıyordu ve zorlanıyorduk. 

Aramızda şiddetli ve uzun bir dövüş olmuştu. Gelly ve Wong gelene kadar. Gelly geldiğinde Mun'la dövüşmeye başlamıştı ve bir anda Mun'un hafızasını silmişti. Mun komaya girerken Hwang, Gelly'e öfkeyle baktı. Gelly onu umursamayıp giderken Wong'un gözü bir süre bende takılı kaldı. Ardından o da umursamadan gitti. 

Ma Juseok yüzünden perişan olmuştuk. Ma Juseok o kadar sert fırlatmıştı ki Bayan Chu'yu duvara Chu'nun kafasından kan aktığını görmüştüm. Bayılmış mıydı yoksa o da mı komaya girmişti anlamamıştım ama bilinci açık değildi.

Aniden içeriye Jangmul girdi. Silahıyla ortalığın içinden geçerken bizde Chu'yu ve Mun'u alıp asansöre bindik. Kapı kapanırken Ma Juseok beni yakaladı. Tutunmayıp telekinezisini ona karşı kullandım. Ayağım göğüs kafesine çarptığında yere düştü. O ara diğerleriyle birlikte kaçtık.

Gecenin karanlığında Bayan Chu'yu hastaneye Mun'u da eve bıraktık. Jangmul ve Jeokbong hastanede kalacağını söylemişti. Motak, Hana ve bende Mun'un yanında kalmıştım. Hepimizin her yerinin ağrıdığını biliyordum ve benim fazladan karnımda yara vardı. 

Odama gidip kanayan yarama baktım. Bayan Chu yoktu ve kendim tedavi etmek zorundaydım. Şuan hastaneye gidemezdim. Yaramı temizleyip sardım.

Sabah ter içinde uyandım. Uyuyamamıştım ki. Yara canımı fazla yakıyordu ve o kadar çok uyuşturucu kullanmak istiyordum ki anlatamazdım. Üzerimdeki tshirtü çıkartıp attım. Yaramı tekrar sarsamda uyuşturucu kullanma isteğim dinmiyordu. Odamın köşesine oturup içmemek için kendimi durdurmaya çalıştım.

O kadar zordu ki açık bıraktığım saçlarım her yerime yapışmıştı. Dayanamayıp sessizce ağlamaya başladım. Kafamı duvara yasladım. Camımın açılma sesini duyduğumda bile kıpırdamadım. Ayağa kalkarsam o lokantadan uyuşturucu almaya gidecektim. Duyduğum sesle gözlerimi aniden açtım. "Bu kadar perişan olacağını düşünmemiştim." 

Wong'un elindeki uyuşturucuya baktım. Bana doğru yaklaştı. Paketi uzattı. "Bu seni rahatlatır." 

"Sen nereden biliyorsun? Sormama gerek yok aslında. Bu da senin bir tuzağın." diyerek paketi aldım. Wong ise rahat bir şekilde "Seni uyuşturucu manyağı yapmak istemedim. Yeni haberim oldu." dedi yanıma eğilirken.

Yüzümü incelerken paketi geri ona uzattım. "İçmemeliyim." Wong paketi tekrar uzattı. "İçmezsen kriz geçireceksin. Ölmek mi istiyorsun?" Paketi alıp uyuşturucuyu istemeden içtim. Ayağa kalkacağımda başım döndüğü için masaya tutundum. Wong beni izlerken camımın pencerisini ve perdesini kapattım. Yakında güneş bu tarafa gelecekti. 

Wong ayağa kalkıp karşımda durdu. Yüzüme yaklaşırken "Önceden beni mi seviyordun?" diye sordu. Sorusuna şaşırıp cevap vermedim. Öfkeyle nefes verdi. "Avcıları korusan iyi olur. Birinizin ölmesine az kaldı." diyerek camdan atladı ve gitti.

Hızla üzerimi giyinip -dengede zor duruyorum aslında- saçlarımı topladım ve şapkamı taktım. Mun'a bakıp dışarı çıktım ve taksi çağırdım. Hastaneye gittiğimde ilk olarak Chu'ya baktım. Ardından Jeokbong ve Jangmul'a baktım. Jeokbong "Kötü görünüyorsun. Bu durumda iyi olmanı beklemiyorum ama... Garip bir şekilde kötü görünüyorsun." diye endişeyle beni süzdü.

Bir anlık sinirle "Bir şey yok. Uyuyamadım." diye yanıtladım. Jangmul da ne olduğunu sorgular bakış atsa da bir şey sormadı. "Bayan Chu'ya iyi bakın. Bir şey olursa bana da haber verin. Biraz dışarıda dolaşacağım." diyerek hastaneden çıktım. 

-----------------------------------------------------

Yine kısa oldu :') 1 mayısta tatil olacağı için o zaman daha uzun bölümler yazarim inşallahh bugün de kursum olduğu için yazamadımmm

Bu arada hocalar hani lgs için 6 da 7 de falan çalışmaya başlayın diyorlar ya haklılarmış. O zamanlar çalışmaya başlasaydım belki daha iyi olurdu. O kadar sınava girdim okulda ama en yüksek puanım 360 oldu. Bazen haksız da olsalar hocaları dinlemekte fayda varmış arkadaşlar 

The Uncanny Counter Where stories live. Discover now