9. Bölüm: LOKANTA

113 21 49
                                    

"Bekliyorum. Öyle bir havada gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın."

Motak ve Hana en sonunda yorgunluktan yerde yatarlarken Jeokbong "Sıra sizde Ari. Mun'la da sen yapacaksın." diyerek ringi gösterdi. Mun kavga ettiğimiz için tereddüt ediyordu. Bu yüzden ilk adımı ben atıp ringe çıktım. "Korkuyor musun Mun?" diyerek ısınma hareketi yapmaya başladım. 

Mun da yanıma geldi. Motak ve Hana kenara çekilip bizi izlemeye başladılar. 

Kaç saattir birbirimizi yenmeye çalıştığımızı bilmiyordum ama artık baygınlık geçirecektim! Tam yere yatacakken Mun'un savunmasız kaldığını fark ettim. Direkt yüzüne yumruk attım. "Bir daha bana öyle şeyler dersen aynaya baktığında bir yüzün kalmayacak."

"Bir daha demeyeceğim. Özür dilerim." dedi sonra yüzünü tuttu. "Gerçekten çok ağrıtıyor yumrukların!"  Gülerek Hana'ya baktım. "Hana öperse geçer." diyerek Hana'ya göz kırptım. Hana şaşkınca "Neden her olayın sonu bana patlıyor? Motak öpsün." dediğinde Motak ve Mun'un gözleri kesişti. 

Motak "Sevgilisi sensin." diye homurdandı. O anda Mun da Hana da kötü ruh gördüler. Mun yerini tespit edemese de Hana tespit etmişti. Hana'nın dediği yere gittiğimizde Mun bölgeyi çağırdı Jeokbong'da kokularını almaya çalıştı. 

Jeokbong "Şu taraftan!" diyerek koştu. Onun peşinden gittiğimizde Yubin oturduğu çatıdan bana baktı. "Sende bir şeyler olduğunu fark etmiştim. Çünkü Vien senin gibi aciz değil. Işığın hafiften gözünü kızarttığını fark etmiş miydin? Güneş'e de bu yüzden saklanarak çıkıyorsun. Seni neden istediğini anladım..." dedi ve Ha Jun'unla birlikte kaçmaya başladı. 

Kim beni istiyordu ki?

Diğerleri onları yakalamak için koşmaya başladığında kayan tel tokalar yüzünden şapkam çıkmıştı. Hızlıca şapkamı düzeltirken arkamda birini hissettim. Doğru düzgün şapkamı düzeltemeden arkamı döndüm. Wong'un yüzüyle karşılaşınca gece aklıma geldi. Direkt bacak arasına tekme attım. "Sana güvenmiştim." 

İnleyerek "Kötü bir ruha güvenecek kadar aptal olan sensin! Böylelikle herkese güvenemeyeceğini anlamış oldun." dedi. Sinirle tekrar vuracağımda elimi tuttu. "Buna niye bu kadar sinirlendin ki?" 

Elimi elinden çektim. Aniden karnına tekme attım. "Sen neden vurmayacağımı düşündün? Sana bayıldığımı falan mı düşünüyorsun? Haklısın, kötü bir ruha güvenmemeliydim. Ama sende bana güvenemeyeceksin." diyerek yüzüne yumruk attım. 

Şapkam yere düştüğünde gözüm hafiften yanmaya başladı. Direkt yere eğilip şapkamı kısık gözlerle bulmaya çalıştım. Gözüm yandığı için sulanırken Wong üzerime doğru gelip gölge yaptı. "Buraya senden özür dilemeye gelmedim. Şu aciz hallerini izlemeye geldim. Neşem yerine geldi. Şuan öldürmeyeceğim seni. Avcıların sesi yaklaşıyor gibi." dedi ve yerdeki şapkamı alıp gitti.

Elimle gözümü korumaya çalışırken kin tutmamak için kendimi durdurmaya çalışıyordum. Motak koşarak yanıma geldi. "Şapkan nerede?" diye sordu önümde güneşten korumaya çalışırken. 

"Düştü, bulamadım." diyerek Motak'ın uzattığı elini tuttum. "Kötü ruhlar nereye gitti?" Diğerleri de gelmişti ama kötü ruhlar yoktu. 

"Kaçtılar," dedi Motak. 

Konuyu uzatmadan hep birlikte geri sığınağa dönerken bir lokanta dikkatimi çekmişti. Ve menüsü baya acıktırmıştı. "Motak durdursana arabayı. Şuradan bir şeyler alıp geliyorum!" dedim ve Motak arabayı durdurduğunda lokantadan hepimizin sevdiği şeylerden aldım. 

Sığınağa gittiğimizde yemekleri yedik. Çok yemiştim ve hafif başım dönüyordu. Büyük ihtimalle tansiyonum falan düşmüştü. Soğuk suyla yüzümü yıkayıp kendime geldim. 

Yubin ve Ha Jun için plan düşünüyorduk. Bayan Chu "Güçlerini hala bilmiyoruz. Bu daha tehlikeli. Artık daha temkinli olacaklardır." diyerek fikrini söyledi. 

Benim dediklerimle doğru düzgün bir plan kuramazlardı ama doğruları dersem kötü ruhla anlaşma yaptığım ortaya çıkardı. Ve bunu birçok kez yapmıştım. Yung fark etmediği için şanslıydım. Çok düşünmek beynimi acıtmaya başlamıştı. 

Yemekteki baharat ya da içindeki neyse tadı aşırı hoşuma gitmişti. Aç değildim ama o şeyi yemek istiyordum. Diğerlerinin dediğini duymuyordum sadece tekrardan o yemeği yemek istiyordum. Dayanamayıp oturduğum yerden kalktım. "Ben dışarı çıkıp geliyorum." diyerek açık bıraktığım saçıma direkt siyah şapkamı geçirdim. 

Yemek o kadar güzeldi ki bağımlılık yapmıştı resmen.

---------------------------------------------

Kısa oldu da idare edinn.  ödevim olduğu için uzun yazamadımm

The Uncanny Counter Where stories live. Discover now