4. Bölüm: Şimdi sıçtım

59.1K 3.6K 866
                                    

ehehehe meraba şirinler birazcık gecikti bölüm özür dilerim :'(
iyi okumalar bibikleeeerr :3

Bu o kızıl saçlı pislikti. Sinirle elimdeki bira kutusunu sıkıp büktüm ve hızlı nefesler alıp vermeye başladım. Bira kutusunu yere fırlatıp evden çıktım ve Efe'nin yanına gittim.
Kıza delici bakışlarla bakmaya başlarken Efe tedirgin gözlerini bana çevirdi.

" Kız arkadaşından mutlu olmayıp bana geleceğini biliyordum." diyip bana çarpık bir gülümseme gönderdi. Bakın küfretmekten nefret ederim ama...

" O sırıtışı senin bi yerlerine sokarım sürt*k!" dedim uyarıcı bir tonda.

" Bana sürt*k deyip dememen umrumda değil farkındasın değil mi?" nasıl umrunda olmaz ya? Ben bana biri sürtük dese onu söyleyen ağzındaki tüm dişleri söküp teker teker onlarla onu deşerdim.
Kız resmen sürt*k sıfatını kabullenmişti.

" Çağla bence sakin olmalısın." diyen Efe'ye tüm öfkemle döndüm.

" Ne demek sakin ol? Şu durumda ben mi haksızım Efe?" dedim dişimin arasından. " Yani bu çakma kızıl sana göre haklı öyle mi?"

" Hayır saçmalama Çağla-"

" Bir de benimle tekrar sevgili olmak istedin Efe? Al sana bir soru. Hangimiz Efe?" dedim sinirle. Kızıl pislik sırıtmasını genişletip Efe'nin elini tuttu Efe ise hiç tepki vermedi, ne elini çekti ne de başka bir şey gözlerim dolu bir şekilde ellerine baktım.

" Bak Çağla konuşmal-"

" Sana sevgilinle mutluluklar Efe." diyip ayaklarımı yere vura vura eve kadar gittim. Evden ben çıkmayacaktım. Yok öyle pes etme. Aldım Efe'nin çantasını ve pencereyi açıp çimlerin üstüne fırlattım.

" Çantan, kızılın ve artık sahip olmadığın ben ile beraber mutlu ol Efe." diyip camı sertçe kapattım.

Herkes bana ben Müge Anlı'ymışım ve kayıp bir çocuğu bulamamışım gibi bakıyordu..

Hemen yanımda duran Görker'e kollarımı doladım ve sessizce göz yaşlarımın akmasına izin verdim.
Ah şans bana kıçıyla gülüyordu.

Şansın ağzı olduğuna emin miyiz?

Diyen iç sesime hak verirken, Görker'in kolları huzur veriyordu.

" Dövelim mi eriğim?"

" Ona en büyük cezayı benim vermem lazım, duygusal olarak canını acıtmalıyım." dedim ve göz yaşlarımı silip toparlandım.
Yeter bu kadar duygusallık canım! Koskoca Çağla Güney! Hah! Ben o kızıl pisliği düşünerek pijama partimi mahvetmeyecektim.
Koşarak bilgisayarın yanına gittim ve üstünde 'mütüşlü şarkılar' yazılı belleği bilgisayara taktım. Hareketli bir şarkı başlayınca biramı kafama diktim ve bir bira daha açtım.
Onu da tek dikişte yarıya indirdim ve dans etmeye başladım. Diğer yarıyı da bitirdiğimde bizimkilerin şarkıyla beraber yeni bir yastık savaşına başladığını yeni fark etmiştim.
Bir bira daha açtım ve birkaç dikişte bitirip masaya koydum. Kafam güzel sayılabilirdi, sayılmayabilirdi de... Neden sayılsın ki kafamız sayı mı? Espri yaptım gülün lan.

Saçma saçma dans etmeye ve biraları içmeye devam ettim. O sırada herkes savaştan yorgun bir şekilde koltuklara yayıldılar.

" Gençler şurada altı kutu bira vardı nerede onlar?" dedi Defne. Sonra herkes bana döndü.

" Bana bakmayın ben altı tan içmedim bi kereeeğğğ!" diyip kaşlarımı çattım "Yedi tane içtim." diyip etrafı saçma bir mallıkla izlemeye devam ettim.

Bıyık Where stories live. Discover now