52. Bölüm: FİNAL

40K 1.7K 462
                                    




Medya: DarkCloundRain adlı okuyucuşirinlerimden tatlış mütüş insancığın yaptığı çalışma medyada ^^ Ayrıca her zamanki gibi bölümü yazdığım şarkı. Ve işte Bıyık FİNAL bölümüyle karşınızda...

Çağladan

Gözlerim yerde yatan Efe'ye kaydı ve korkuyla yerde acıdan karnını tutmuş bedenini süzdüm. Pekala Efe'den nefret ettiğim kesin bir gerçekti ama aşırı kötü görünüyordu ve bunun kimin yaptığını düşünüp korkmamak elde değildi. Gözlerimi yavaş yavaş yukarı çıkardım ve hiç tahmin etmediğim simayla buluşunca ona bakınca genelde içimde doğan iğrenme hissinin yüzüme yansımasına engel olamadım. Normal ve düzgün bir gün geçirmek hayallerim arasında yer alıyordu artık. Gözlerim Ahmet'in anlam veremediğim gözleriyle buluşunca Batı beni hızla arkasına geçirdi.

"Arkamda dur Çağla." dedi. Ahmet'in anında bakışları değişirken yerini saf nefret aldı. Batı'ya karşı duyduğu saf nefret. Buraya doğru birkaç adım atarken bakışlarım sürekli yerde acı çeken Efe'ye kayıyordu. Muhtemelen Batı, Efe'yi böyle görünce mutlu olmuştu ama şu an ölümün kıyısında bile olabilirdi. Biz kavgalarını fark etmeseydik Ahmet muhtemelen onu burada bırakacaktı. Efe'ye karşı içimde bir sevgi veya herhangi bir bağ yoktu artık. Ona sadece şu an acımıştım.

"Vay, vay, vay..." dedi Ahmet bize doğru birkaç adım atarak. Batı yumruklarını daha çok sıktı ve bir an olsun bakışlarını Ahmet'in üzerinden çekmedi. Ben de öylece duruyordum "Demek çifte kumrularımız dolaşmaya çıkmışlar." Göz devirdim. Çünkü Ahmet'in bu sözleri beni artık cidden sinir etmeye başlamıştı.

"Sanırım adam dövmekten vazgeçmeyeceksin." dedim. Batı susmak için hafifçe tuttuğum elini sıktı ama onu dinlemeyecektim. Ne kaybederdim ki? Yarın Batı gidiyordu.

"Sana zarar verenleri ve de..." dedi ve yüzüne bir sırıtma yayıldı "Senin sevdiklerini meleğim." Cidden Ahmet salağın önde gideniydi. Artık deli olduğunu düşünmeye başlamıştım. Psikolojik sorunları var gibi davranıyordu ve benim asıl korktuğum buydu çünkü o zaman bir insanın ne yapacağını kestiremezdiniz.

"Ahmet senle dövüşmeye gelmedim, sınırlarını aşma." dedi Batı dişlerinin arasından. Ciddi anlamda tek istediğim Batı'yla geçireceğim mükemmel bir gündü ve nasıl oluyorsa dünya bana k*çıyla gülüp 'güzel bir gün hak etmiyorsun' diyordu.

"Ben de sana kızdığımdan senle anlaşma yapmadım, Çağla'yı sevdin. Asıl sen sınırlarını aşma." İşte şimdi Batı'nın yanında olsaydınız o hayatınızda görüp görebileceğiniz en kötü katil bakışlarını görürdünüz. Parlak gözleri birden koyu bir ton almış, koyu saçlarının dipleri stresten ve sinirden nemlenmişti, birkaç tel alnına düşmüş ve kaşlarını çatmıştı. Zaten belirgin olan çene çizgisi çenesini sıktığından daha da belirginleşmişti. Yani anlayacağını Batı şu an aşırı korkacağınız ve de aynı zamanda görüntüsüne hayran kalacağınız bir hale dönüşmüştü.

"Çağla arabaya git." dedi Batı net bir şekilde. Tabiki gitmeyecektim. Gideyim de ağız burun birbirinize dalın, oldu (!).

"Hayır Batı." dedim net bir şekilde.

"Çağla beni ikiletme-" sözünü kesen benim çığlığım ve Ahmet'in yerinde rahat durmayıp Batı'ya attığı yumruk olmuştu. Batı bir iki adım gerileyince sırtı göğsüme çarpmıştı ve ben de bunun etkisiyle bir iki adım gerilemiştim.

"S*ktirtme belanı bana!" dedi Batı ve sinirle dudağından akan kanı sildi ve tüm gücünü toparlayıp Ahmet'in yüzünün ortasına bir yumruk attı. O kadar güçlü bir yumruktu ki Ahmet'in burnunun kırıldığını düşünmeye başlamıştım. Ahmet burnunu tutarak bir iki adım geriledi. Ses çıkarmıyordu. Daha doğrusu acıya dair bir ses. Gülüyordu. Kesinlikle akli dengesi yerinde değildi. Artık bundan emin olmuştum. Ahmet doğrulup Batı'nın boş anında faydalanıp karnına bir yumruk attı.

Bıyık Where stories live. Discover now