48. Bölüm: Beni Bırakma

31K 1.5K 340
                                    

Açıklamamsı: Medyaya o bölümü hangi şarkıyla yazdıysam onu koyuyorum artık sdfada ayrıca Batı da var ehuehe 

"O farklı." Deyip kokumu içine çekti "Turuncu kanatları var." Diyerek tüm stresi üstümden alıp geriye sadece mutluluk bıraktı, saf mutluluk... Sadece sesinde fark ettiğim bir tını beni şüpheye düşürmüştü. Kaybediş. Her cümlesinde artık bunu hissediyordum.Turuncu kanatlarımdan sadece kopan tüyler olmayacak ikisi birden kopacak ben de gerçek dünyaya yani cehenneme ondan uzaklaşınca çarpacaktım, haberi yoktu...

-.- -.- -.-

"Saçmalamayın mümkünatı yok!" diye isyan ederek kendimi yere attım ve sırtımı ağaçlardan birine yasladım. Öyle tatlış bir bünyem olmadığından dolayı her yerim terlemişti ve de dinlenmeye ihtiyacım vardı.

"Yok öyle kaytarmak, gideceğimiz yer dağın tepesinde." omzumu silktim ve baygın bakışlarımı Batı'dan Rüzgar'a çevirdim. O da yanıma oturmuş dinleniyordu. En az benim kadar yorgun görünüyordu. İğrençleşmek istemiyorum ama T-shirtümü çıkarıp sıksam su çıkardı sanırım.

"Bence de biraz dinlenelim." dedi Görker ve Defne'yi de kolundan çekiştirerek yanımızdaki ağacın altına sığındılar. Batı bize umutsuz vakalarmışız gibi bakıyordu. Sonunda oflayarak yanıma gelip Rüzgar'ı ittirdi ve yanıma oturdu.

"Çekil deseydin çekilirdim, hıh." deyip hızla kalktı ve başka bir ağacın altına gitti. Sanırım bu grupta çözemediğim tek insan Rüzgar. Düşünün Batı'yı bile çözdüm diyorum.

"Aşırı uyuşuksun." dedi Batı bana tip tip bakarken. Ben de ona bakıp göz devirdim ve bluzumun uçlarından tutup hafifçe yüzüme bastırdım ve sonra bluzumu düzelttim.
Birden esen rüzgarla bir ürperme gelince de kendimi sorgulamaya başladım. Ellili yaşındaki kadınlar gibi bir terleyip bir üşümek garipti.

"Sırılsıklam olmuşsun şu lanet bluzunu değiştir." Dedi Batı ayağa kalkıp beni de kolumdan çekip hızla kaldırırken.

"Allah aşkına? Nasıl değiştirebilirim? Yedek t-shirtüm mü var? İkinci olaraksa tam olarak doğanın ortasında mı değişeyim?" Dedim sinirle. O da bana bakıp göz devirdikten sonra başımı kabinlere çevirdi.
Bu kadar uzun bir yolun üzerine tuvalet kabini koymalarına şaşırmamıştım ama orasının pislikten öldüğüne emindim.

"Orası kesinlikle pis." Dememle Batı bu sefer de elimden tutarak ormanın içine doğru çekiştirmeye başladı.
Tam Batı ve namusum arasında Türk dizisi kıvamında senaryolar kurmaya başlarken durdu ve etrafa kimse var mı diye bakınmaya başladı.
Sonra kimsenin olmadığına emin olduğunda üstündeki hırkayı yavaşça çıkardı. Korkmadım değil şimdi.

"Batı korkutuyorsun." Bakışlarını bana çevirdikten sonra. İlk başta kaşlarını aşağı yukarı oynattı sonra ise hırkayı üzerime atıp göz devirdi.

"Değiş üstünü." Demesiyle anlamazca tek kaşımı kaldırdım.

"Ne-"

"Bluzunu çıkar ve hırkamı giyip önünü kapat." Deyip dik dik bana bakmaya başladı. Hayır. Böyle bir şey yapamam. Çünkü apaçık bir alanın ortasındayız. Ya biri çıkarsa?

"Yani biri çıkarsa beni iç çamaşırımla görmesi riskini alıyorsun?" Dedim ellerimi belime koyarak. O ise güldü ve ben sonsuza kadar susmak üzere çenemi kapattım. O Batı Soykan. Tabiki risk almayacaktı ve benim bunu sormam kocaman bir hata.

"Risk almayacağımı, ve de sümüklü halini çekmemek için de zorla bluzunu değiştirteceğimi bildiğini düşünmüştüm." Dedi ve bana doğru birkaç adım attı, ardından kollarını bana sarınca neden sarıldığını anlamadım ve ben de ona kollarımı doladım.

Bıyık On viuen les histories. Descobreix ara