45. Bölüm: Kalp Atışlarım

36.3K 1.7K 497
                                    

"Ne demek Burcu Efe ile konuşuyormuş ya?" Dedim sinirle kaşlarım çatılırken. Batı birkaç dakika duvara baktıktan sonra tekrar bana baktı ve derince bir nefes verdikten sonra konuştu.

"Artık Efeden de Ahmetten de ve onların s*kik işlerinden de sıkıldım. Senle normal bir gün geçirmek istiyorum Turuncu." Dedi Batı yanıma oturup başını iki elinin arasına alırken. Ben de istiyordum ama hayat bana dönüp 'Haha al işte hayatın kötü notlara üzülmekten ibaretken şimdi sana neler yaptım, üstelik her şey bir bıyıkla başladı.' Deyip kahkaha atıyordu.

"O zaman yapalım." Dedim Batı'ya dönüp. O da bakışlarını bana çevirip. İlk başta gözlerime odaklandı sonra sırıtmaya başlayıp kaşlarını aşağı yukarı oynattı.

"Çocuk mu?" Ay... Resmen... Batı'nın abazalıklarıyla uğraşmaktan canım çıktı.

"Batı..." Dedim derin bir nefes vererek.

"Efendim?"

"Konuyu nereye istersen oraya çekmeyi keser misin? Ortamı bozuyorsun." Dedim göz devirerek.

"Ortam bozmuyorum, ortama kendimi katarak güzelleştiriyorum." Pekâla... Batı ne kadar zaman geçse de anlaşılan egoistliğinden bir şey kaybetmeyecek. Ama benim bu konu üzerine gitmem lazım.

"Ciddiyete geri dönelim." Dedim ve hafifçe öksürüp devam ettim "Burcu'nun böyle bir şey yapmasına üzülmedin mi?" Gerçi neyine üzülecekse? O kız yüzünden tüm sırlarım açığa çıkmıştı. Batı bu süre içerisinde de muhtemelen Efe'ye ve Ahmet'e daha fazla kin beslemişti ama Ahmet boynuzlusu yüzünden sinirini bir anlaşmayla bastırmıştı. O lanet anlaşma. Allahtan aklımda bir fikir vardı da, en azından bir şeyler denerdim.

"Uğraşmak istemiyorum." Dedi sessizce gözünü duvara dikip.

"Batı öylece boşveremezsin." Dedim ayağımla ritim tutmaya devam ederek. Gözlerini bana çevirdi ve yüzündeki gülümsemeyle bana döndü.

" En azından üç günlüğüne boşversek?" Tek kaşımı kaldırarak Batı'ya baktım. Ne üç günü?

"Ne üç günü?"

"Diyorum ki, zaten son sınıfsın okula gittiğin yok, ben Rüzgar'ı alsam sen de seninkileri, bi tatile gitsek?" Bu ihtimal ne kadar kulağa hoş gelse de anne baba faktörü denen bir durum vardı ki ne diyip izin alabilirdim? Üstelik sorunlardan kaçmak bir çözüm mü ki?

"Sorunlardan kaçacağız yani?" Dedim başımı yana eğerek.

"Sorunlardan kaçmak değil bu Turuncu, sadece başımızdaki gereksiz insanlardan üç günlüğüne uzaklaşmak." Söylemesi bu kadar basitti ama bir izin benim için yüz tane soru belki bir terlik ve de abimden bana gelecek bir lambaydı ama cazip oluşu da inkâr edilemez bir gerçek.

"Hadi beni şu an kandırdın diyelim, annem babam?" Dememle biraz düşünür bir şekilde dolabına baktı sonra sırıtır bir ifadeyle bana döndü.

"Benden hamile olduğunu ve evlenmek için tatile çıkmamız gerektiğini yoksa intihar edeceğini söyle." Hayır yani anlamıyorum bu çocuğun mantığı nasıl birden ortadan yok oluyor?

"Batı bir şekilde yapar ve seni hamile bırakırım ve o zaman ne olduğunu anlayamazsın bile." Dedim ve cümlenin saçmalığıyla kaşlarımı çattım. Ne dedim? Ne mantıkla? Hangi akla hizmet?

"Espriye yer bıraktık diye abart sen de." Dedi Batı beni yatağa yapıştırıp üstüme çıkarken.

"Gülelim diye şey yapmıştım ben..."

"Peki gül o zaman." Dedi ve beni gıdıklamaya başladı. Ama ben dengesizin teki olduğumdan huharca gülüşlerimin arasına reflekselerimi de soktum ve ani bir hareketle Batı'ya mükemmel tam on ikiden bir vuruş gerçekleştirdim.
Batı adeta bir hüzünle üstümden yere yıkılırken ben de arkasından 'gönlümün efendisi' modunda onu izliyordum. Dağ gibi adamı bile yıkan bu tekme erkeklerin tek zayıf noktasıydı. Oysa bizim yok. Lanet olsun çok şanslıyız.

Bıyık Where stories live. Discover now