5. Bölüm

12K 401 38
                                    

-DÜZENLENDİ 11.11.16-
Hatalarım varsa bildirdin, keyifli okumalar!

Sonunda arabama bindiğimde, derin bir nefes aldım. Geçmişimi hatırlamak bana acı veriyordu, hep 'neden' diye sormuşumdur. Neden? Neden insanlar bu kadar çirkin olabiliyor? Neden diğerlerini kendilerinden aşağada görüyorlar? Yani böyle yaptıkça ellerine ne geçiyor? Gerçekten anlam veremiyorum.

Ah bugün tam bir fiyasko yaşamıştım. Sabah polisler bizi hapishaneden çıkardıktan sonra, Hüseyin amca ile görüşmüştüm. Babama haber verdiğini biliyorum, zaten yapmak zorunda. Çünkü babam, hüseyin amcadan rica etmişti. Yoksa reşitim, demesede olurdu.

Berkay ise, kimseye bakmadan karakoldan çıkmıştı. Çok tuhaf bir çoçuktu. Bir gün iyi, diğer gün kötüydü. Dengesiz pislik!

Ama ben ona gösterecektim. Er yada geç farketmez!

Arabamı kendi evime sürüyordum, mina ne yapmıştı merak etmiştim. Evde yanlız kalmamıştır inşallah, evde yanlız kalamıyordu. Küçükken bir olay yaşamıştı. Evlerine hırsız girmişti, mina ise susadığı için mutfağa gitmişti. Hırsız ile karşılaşmışlar, minanın koluna bir iz vardı. Yara izi, daha çok yanık izi. Tuhaf bir şekli vardı. Orada tam olarak ne oldu, mina hariç kimse bilmiyor. Ne kadarda çok anltamasını istesemde, anlatmıyordu. Nedenini hala bilmiyorum.

Düşünceleri beni boğduğunda, radyonun sesini açtım, düşüncelerimi başka yere çekmek için. Bu aralar hayatım çok sakın geçmesede, mutluydum. Üzülecek birşeyim yoktu, ilerleyen zamandada olmazdı inşallah.

Yaşadığım apartman görüş alanıma girdiğinde, arabamı park ettim. Garajımız da vardı ama, inmeye üşeniyordum şimdik. Apartmandan içeri girdim ve merdivenleri çıkmaya başladım. Hala neden asansör yapmıyorlardı, anlamıyorum. Sonuncu katta oturduğum için, yukarı çıkana kadar bacaklarım kırıldı.

Sonunda eve varabildiğimde kapıyı açıp içeri girdim.

"Minaaaa?"

Cevap gelmediğinde salona girdim ama, gördüğüm şey ile tüylerim diken diken oldu. Mina koltukta yanlız oturmuş, gözleri ise bir yere sabit kalmıştı. Yanına hızlı bir şekilde ulaştığımda, bana bakmaya başladı. Gözleri donuk bakıyordu, koluna dokundum ve sıvazladım.

"Ne oldu mina? Neden yanlızsın?"

"Birşey olmadı."

Yanlız kalmış mıydı? Cevap vermediği için ne olduğunu anlayamıyordum. Gözlerine baktığımda mor halkalar oluşmuştu ve göz torbaları çıkmıştı. Yüzü ise solgun duruyordu.

"Yanlız kaldın değil mi, Bartu veya Mert gelmedimi?"

Eğer gelmedilerse benden çekeceklere vardı. Çünkü, dörtümüzde iyi biliyorduk ki, minanın evde yanlız kalamadığını.

"Hayır, onlar İzmir'e gittiler, acil bir iş varmış. Onun yerine kuzeyin gelmesini teklif etmiştim. Fakat oda gitti. Ben o oğlanin numarasını istememiştim ki. O bana verdi, neden kuzey bana öyle dedi ki?"

"Mina, adam gibi anlat. Ne oldu?"

Ciddi bir ifade ile suratına bakmaya devam ettim. Mina olan biteni anlatığında, sinirlenmiştim. Kuzeye karşı öfke duymuş ve en yaratıcı küfürlerimi savurmuştum. Gerçekten minaya karşı acımasız davranmıştı.

"Hadi sende eve git ve güzel bir uyku çek, kuzey ile sonra konuşuruz."

Sıcak gülümsememe karşı, bana sırıttı. İşte benim minam.

"İyi ben gidiyorum ama kuzey ile ilgili birşey olsun istemiyorum. Lütfen bu şeyin peşini birak. Ben kendim hallederim."

Kafamı 'tamam' der gibi salladıktan sonra gülümsedim. Mina ile sarıldıktan sonra, evden çıkıp gitti. Arkasından baktıktan sonra, kendi odama çıktım.

Değişim Where stories live. Discover now