16.Bölüm

7.5K 213 9
                                    

-DÜZENLEMİŞTİR 12.08.17-
Hatalarım varsa lütfen bildirin!
Keyifli okumalar!

Gözlerim her iki saniyede bir boşluğa dalarken, çadırın içinde duran eşyaları ezberime almıştım.

Midemin kasılmasına, içimin ürpermesine sebep olan, kısa bir mesaj, bana yaşadıklarını sorgulatıyordu.

Birden çıka gelen, tanımadığım bir numaradan bir mesaj yüzünden, hayatımı veya yaşadıklarımı sorgulayamazdım, sanırım.

Sanırım, hayatım hakkında farklı bir bakış açısı ve bir duygu kazanmıştım, bu zamana kadar tatmadığım bu his kasılmama ve belirsizlik içinde yüzmeme neden oluyordu.

Şüphe. Ne hakkında şüphe duyuyordum bilmiyorum. Sadece bir mesaj yüzünden sevdiğim insanlardan şüphe duyacak değildim değil mi?

Değildim.

Fakat, bana bu mesajı gönderenin amacını öğrenecektim. Kimin beni ne için uyardığını veya sadece dalga amaçlı mı yazdığını anlayacaktım.

Tanrım, eğer mesaj da belirtiği gerçekse?

Güçlü bir kişiliğe sahiptim, belki de tanıdığım bir kaç kişiden daha güçlü, ama bunları kaldıracak kadar güçlü değildim.

Ve, her ne olursa olsun, en çok yara alan kişinin kendim olacağını da biliyordum. Ama, hayatım boyunca bir ikilem de kalmamak için mesaja cevap vereceğimi de biliyordum.

Tanıdığım çoğu insan, beni beyaz olarak betimlerdi.

Ama öyle miydim?

Ben ne siyah kadar korkusuz, ne de beyaz kadar masumdum. Ben ikisiydim. Ben karanlıktan gelen siyah ve çoğu karanlığı aydınlatan beyazın karışımıydım. Ben griydim. İyi değildim ama, kötü de değildim. Yeri geldiğinde nasıl davranacağımı bilirdim, veya kimin neyi hak ettiğini.

'Her ne kadar oyunun küçük bir intikam gibi gözüksede, içi çok daha karışık ve çok daha büyük bir şey Yüce. Bu yolda kimseye güvenme, babana bile. Bu şekil düşün; bu yol karanlık, gece gibi ama her gece gibi bunun da  bir sonu var. Güneş doğduğunda, herşey bitecek.'

Babama bile güvenemeyecek miydim, yani? Veya kimin dost olduğunu anlayacaktım? Nasıl birden etrafımda olan insanlara olan güvenimi kaybedecektim? Ve, en önemlisi, ne için? Neden hayatımı riske atacaktım?

Atsam bile, güneşin gerçekten benim için bir daha doğacağını sanıyor muydum?

Belki, daha mesaj da bahsedilen 'oyunun' ne anlama geldiğini bilmiyordum.

Mafyacılık felan oynamayacaktık değil mi?

Eğer oynayacaksak eğer, sonumun ölüm olduğunu şimdiden görüyordum, hem babamın ne alakası olurdu mafyacılıkla?

Tanrı aşkına ne saçmalıyordum?

Dışarıdan çadıra doğru gelen ayak sesi ile, gözlerimi hızla kapatıp, yattığım yatakta daha rahat bir pozisyon aldım. Kimse ile görüşmek istemiyordum, en azından şimdilik.

Minanın sesini duyduğumda gülümsedim, Mina sanki herzaman yanımda kalacakmış gibiydi. Sanki beni hiç bırakmayacak, ölsem bile peşimden gelecek gibi. Mina'ya koşulsuz bir şekilde güveniyordum ve buna sonradan pişman olup olmayacağımı bilmiyordum. Sanırım olmazdım, en azından öyle umuyordum, çünkü ihanetini kaldırabilecek bir güçe sahip değildim. En yakınımın beni bıçaklamasına dayanamzdım.

Değişim Where stories live. Discover now