35. Bölüm / Final

5.5K 173 78
                                    


Güneş ışıkları yeni çıkmaya başlamış, yüzüme değip beni oldukça çok rahatsız ediyordu. Sinirle yatağımdan kalkıp, perdeleri kapattım.

Saat kaçtı bilmiyorum ama, tüm gece uyumamanın ifadesi yüzümde geziniyordu. Nasıl bir halde olduğuma emin değildim ama, çok iyi göründüğümü zannetmiyordum.

Dün berkayın yanımdan ayrılmasının üzerine düşüncelerime boğulmuş, birinin beni kurtarmasını bekliyor gibiydim.

Acı gerçek yüzüme vurulurken, yüzümü buruşturdum. Birinin beni kurtarmak isteyeceğini sanmıyordum veya birinin beni kurtarmaya geleceğini de sanmıyordum.

Eski odamda bulduğum ve yarılamış olduğum sigara paketinden bir dal çıkarıp, kurumuş olan dudaklarımın arasına yerleştirmiştim.

Yatağımın üzerinde duran çakmağı, titreyen ellerim ile almış, yakmaya çalışıyordum. Birkaç denemeden sonra, çakmağı alevlendirmeyi başarmış ve sigarımın uçunu yakabilmiştim.

Sigaramdan derin bir nefes çekip, çakmağı yakmayı bir çok kez denememden dolayı, acıyan baş parmağımı umursamadan, masamın üzerinde duran ve geldiğimden beri hiç ellemediğim ama, sabaha kadar bakıştığım siyah zarfa baktım.

Zarfın içinde ne vardı bilmiyorum ama, bir çok kez zarfı açmayı düşünmüş sonra berkaya verdiğim söz yüzünden yatağa bağdas kurup oturmuştum.

Merakım beni kemirip bitirirken, berkaya söylediğim bir cümle yüzünden, merakımı gideremiyor ve sinirden delirme noktasına geliyordum.

Sigaramdan bir nefes daha aldıktan sonra, aynada kendim ile bakışlarım birleşmişti. Üzerimde duran siyah iç çamaşırı, bedenimde emanet gibi duruyordu.

Gözlerim çökmüş, altarında torbalar oluşmuştu. Gözlerimden eksilen bir duygu vardı fakat, onu çözemiyordum.

Nasıl çözemezdim, bir insan kendini bilmez miydi? Bir insan kendini tanır mıydı? Ben kendimi tanıyamıyordum. Kimdim ben? Ben, ben değildim. Ben Hira Yüce değildim. Ben değişmiştim.

Düşünçelerime orta parmağımı gösterdim, ben kendim olmayı bırakalı üç yıl oluyordu! Üç yıl, 1068 gün, 26280 saat, 1576800 dakika! Araba kazasından sonra, çektiğim her dakika bana işkence etkisi yaratıyor ve yaşamdan soğumamı sağlıyordu.

Kaşlarımı çattıp, düşüncelerime bir son verdim. Bugün Minanın düğün günüydü ve ben ne düşünüyordum böyle!

Pişmanlık vücudumu ele geçirmiş, içimde olan kişi bana kızıyordu. Bencilik yaptığımı söylüyor ve beynimin bu cümle ile yankılanmasını sağlıyordu. 'Ben bencil değilim',diye bir düşünce geçtiğinde, içimde olan kişi bana kahkaha attı.

Siz buna iç ses diyor, ben ise içimde başka birinin yaşadığını düşünüyordum. Düşüncelerimiz aynı değildi, fikirlerimiz de aynı değil di ama, o benim hakkımda herşeyi biliyordu.

Saçma. Hemde oldukça saçma.

Gözlerimi devirip kendim ile olan kavgamı sonlandırdım. Ruhum ve bedenim uyum içinde olsada, içimde ki ben ve ben uyumlu değildik.

Sigaramdan son bir nefes çektim içime, yıllardır içmemiş ve şuan hasretimi giderir gibi uzun ve bana iyi gelen nefesler çekiyordum. Ağzıma acımsı tadıdı geldiğinde, yüzümü iğrenti ile buruşturmuş, dudağımın ve sigarayı tuttuğum iki parmağımın yanmasını ve midemin bulanmasını umursamadan, köküne kadar içmiş olduğum sigarayı kül tablasına söndürmüştüm.

Kaldığım odanın duman içinde olduğumu fark ettiğimde, yüzümü bir kez daha buruşturmuş ve on dakika önce sinirle çekmiş olduğum perdeyi elim ile ittip, çamı açmış ve odamın havalanmasını sağlamıştım.

Değişim Where stories live. Discover now