8. Bölüm

8.6K 341 26
                                    

-DÜZENLENDİ 18.12.16-
Hatalarım varsa bildirin, keyifli okumalar!

Mina;

İki gün. Kırk sekiz saat.

Ve ben, hala bu berbat odanın içinde tıkılı kaldım. Odada lanet olası bir pencere bile yoktu, resmen havasızlıktan ölüp gidecektim, onlar beni öldürmeden. Gerçi beni öldürmek istemiyorlar, sadece var olmayan abime ulaşmaya çalışıyorlar.

Tanrım, benim bir abim felan yoktu. Babam, annem ve ben bir çekirdek ailesiydik.

Evet konumuza geri dönelim, havasızlıktan ölecektim, temiz havaya ihtiyacım vardı ve bu ihtiyacımı giderecek bir çözüm yoktu. Veya bir pencere.

Kollarımın artık bağlı olmaması benim yararıma olsa bile, ayağımda ki duvara monte edilmiş siyah kalın zincir kendimi tutsak bir hayvan gibi hissetiriyordu bana. Aslında tutsaktım ama, hayvan değildim. Ve zincir ne alaka? Gelmişiz teknolojik bir yıla, neden ayağıma elektrik veren bir kelepçe takmıyorlardı, bu şekilde kendimi hayvan gibi hissetmeycektim.

Hayvanları severdim, onlara laf yok ama, onların şuan nasıl hissetiğini anlıyordum ve gerçekten berbat bir şey.

Chicago da olsaydık, şuan ayağımda yeni bahsettiğim kelepçelerden olurdu ama, chicago da değildik.

Amerikan Polisiye dizisi izlemeyi acilen bırakmak zorundaydım.

O değildi, şimdi acilen bırakma deyince aklıma kamu spotunun reklamı gelmişti.

'Sigarayı acilen bırakman lazım.'

Biliyorsunuz değil mi hangisinden söz ettiğimi. Şimdi reklamın içeriğini yazardım ama, gerçekten üşeniyorum.

Evet bir daha konumuza dönelim, iki gündür bu gerizekalı odadaydım. İçeri maskeli oğlandan başka kimse girmiyordu. O da zaten bana yemek getirmek için geliyor ve ona yağdırdığım küfürleri ve soruları yanıtlamadan daha doğrusu kayda almadan geri çıkıyordu.

Sinirle bir nefes verdim.

"Salaksınız! Hepiniz! Benim bir abim felan yok, beni boşuna kaçırdınız veya yanlış kişiyi kaçırdınız!"

İki gün boyunca aynı sözleri söylemekten ben bıkmıştım ama bak gör ki, kapıda duran salaklar bıkmamıştı.

Bu arada kapıda birinin durduğuna emin değilim, sadece bir tahmin. Filmlerde hep böyle oluyor, sonra kız onu kaçırana aşık oluyor, evleniyorlar çoçukları oluyor ve mutlu son!

Acaba beni kaçıran kişi yakışıklı mıydı?

Yakışıklı dediğimde, aklıma gelen kuzeyin siması ile yüzümü buruşturdum. Kim bilir hangi yelloz ile gününü gün ediyordu, ben burada acı çekerken.

Tam acı çekiyor sayılmazdım ama, canım sıkılıyordu.

"Maskeli heyoo! Buraya baksana bi."

Parmaklarım ile oynamaya başladıktan beş dakika sonra, maskeli yarim geldi.

"Naber?"

Maskeden gözüken gözlerini devirdiğinde, masum bir gülümseme yolladım. Hadi ama, sarı saclı, gözleri büyük ve masum bir şekilde gülümseyen bir kıza kim hayır diyebilirdi ki?

Cevap veriyorum. Kuzey malı!

"Bunu sormak için mi çağırdın beni?"

Yatağım başına sırtımı yaslayıp, maskelime bakmayı sürdürdüm.

"Napıyım? Diğer sorduğum sorulara cevap vermiyorsun."

Arkasını dönüp, 'ya sabır', diye mırıldandığında, hızla bağırdım.

Değişim Where stories live. Discover now