26.BÖLÜM: "YOLCULUK"

283K 11.9K 1.1K
                                    

Multimedya: Su Yıldırım

Gözlerimi açtığım an açmamayı diledim.
Hatta diye düşündüm, keşke Dünya'yada gözlerimi açmasaymışım.

Uygar'ın üzerinde uyuyakalmışım dün gece, nede rahat bir uyku çekmişim.

Biraz yüzüne baktım.
Düşündüm.
Babam Uygar'ın gösterdiği ilginin yarısını göstermişmiydi bana? Kendi düşünceme güldüm.
Ne yarısı? Çeyreğini bile göstermemişti. Yada, gösterememişti bilmiyorum.

Annem de yoktu.
Zaten hiç olmamıştı ki O.
Babam kötü işlere bulaşıp, beni başından atmıştı.
Tek kalmıştım.
Uygar olmasa gerçekten tek kalmıştım.

Tontiş.

Ah, tontiş az kahrımı çekmemişti iki yıl boyunca.

Kutay.

Kesinlikle en yakınım dı.
Ama bilirsiniz, hani Ailenin boşluğunu kimsenin dolduramadığını.

Ama Uygar farklıydı sanki.
O benim hem olmayan Annem, hem de şu zamanlar da kaybettiğim Babam dı.

Onu rahatsız etmemeye çalışarak yavaşça ayağa kalktım.
Sanki yokluğumu fark etmiş gibi kaşlarını çatmıştı anında.

Arda'nın evimden getirdiği eşyaları küçük tekerlekli siyah valize yerleştirdim. Siyah ve beyaz karelerden oluşan şort ile üzerimi giydikten sonra balkona çıkıp oturdum.

Hava esiyordu, bende üşüyordum ama umrumda olduğuda söylenemezdi.
Dün Kutay ilede konuşmuştum. Okumak için Sakarya'ya gittiğimi öğrendiğinde çok sevinmişti.
Sahi, birtek ben mi üzülüyordum gideceğim için ? Hayır. İnanması güç ama son iki gündür sert yapısından taviz vermeyen Uygar da bir durgunluk vardı. Bilmiyordum, belkide bana üzülüyordur veya başka birşey..

Arda..

Onuda özleyecektim sanırım. Beni ağlarken güldüren, Uygar bağırdığında koruyan en önemlisi lezzetli olmasada yemek yapan birisiydi.
Geçen gün aklıma geldi..
Patatese tuz diye fark etmeden karbonat koymuştu ve o patatesi yiyen Uygar hayatımda hiç duymadığım küfürleri tek nefeste söylerken, Arda'yı yakalayıp bütün patatesleri zorla yedirtmişti ve ben gülme krizlerine girmiştim.

Aklıma gelen şeye seslice güldüm, gerçekten komikti.
Ben gülmemi durdurunca yanımdan gülme sesi geldi.
Ah, Arda. Bu neden gülüyordu ki?

"Neden gülüyorsun?"

Gülmesi yüzünde donarken bana komik bir bakış attı.

"Lan az önce 'patatees!' diye gülüyordun. O tipi görüpte gülmemek elde mi?"

"Beraber gülelim."

İkimiz birden 'Patatees!' diye gülerken Uygar'dan gelen sözler göz yaşartıcıydı.

"Susun lan!"

Arda'nın ona verdiği cevap ile kendimi balkondan aşağıya atasım gelmişti.

"Patateste seni seviyor bebeğim!"

Arda mutfağa inerken bende 'patates' diye mırıldanarak Uygar'ın yanına gittim.

Biraz üşümüştüm balkonda.
Boş olan tarafa değilde Uygar'ın uyuduğu tarafa geçip yorganın ucunu kaldırdım ve yanına sıkıştım. Kolları biraz ağır olsa da zar zor kaldırıp her zaman ki yerime kolları arasına sığındım. O beni ısıtır dı.

Saçımı çeken Uygar'ın ağzına bir tane patlatmamam için bir neden söyleyin. Ben söyleyim, ölmek için daha çok gencim.

"Sessiz ol."

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin