41.BÖLÜM: "BALKON"

259K 10.3K 922
                                    

Multimedya: Su Yıldırım

Yağmur taneleri tane tane kaldırımlara düşerken tok sesler çıkartıyorlardı.

Sabah ezanı okunurken gök yüzü sanki kararmış gibiydi. Gri ve sisli bulutlardan sanki hortum turuyormuşuzda, sular aşağıya dökülüyormuş gibi şiddetle yağıyordu.

Aklımda Babam vardı, Bu yüzden uyuyamamış erken saatte balkona çıkmıştım. Büyük balkon koltuğuna otururken üzerimdeki ince şala iyice sarılmıştım.

Hapishane dar ve bunaltıcıydı Babam için tahmin edebiliyordum. Orada ne yapıyor bunuda hiç bilmiyordum.

Ben kaçması oldukça zor düşünceler içindeydim, Hapishaneden bin kat dar olan..

Gözlerim kapıya kayarken Uygar'ın orada durup kapıya yaslandığını gördüm. Onu fark ettiğimi görüne yanıma geldi.

"Bacaklarını biraz ödünç alabilir miyim?"

Diye sorsada, Cevabını beklemeden kafasını bacaklarıma koymuştu.
O bacaklarımda tekrar uykuya dalarken sırtımdaki şalı onun üzerine örttüm.

Tekrar yağan yağmura baktım.

Bazı inlar yağmur yağdığında ıslandıkları için lanet okurken, Bazı insanlar yağmurun değerini bilip göz yaşlarını akıtıyorlardı.

Akıtıyorlardı çünkü çocukları 'Neden ağlıyorsun?' diye sorduklarında 'Ağlamıyorum, Onlar yağmur damlaları.' diye verebilcek bir cevapları oluyordu.

Bende yağmuru değerlendirip göz yaşı akıtırken gözlerimden düşen iki damla, Uygar'ın gözlerinin üzerine düşmüştü.

Uygar yavaşça gözlerini aralarken önce etrafına sonra bana baktı.

"Sadece bir gün,"

Dedi yattığı yerden dikleşirken.

"Sadece bir gün ağlamadan duramıyor musun?"

Ağlamamın sesini duyup daha fazla sinirlenmemesi için iki elimi ağzıma götürüp bastırdım.

"Neden ağlıyorsun?"

Dedi bu sefer sakin durmaya çalışarak.
Ben cevap vermeyince yine o konuştu.

"Su, sessiz kalarak beni sadece sinirlendirirsin, Biliyorsun değil mi?"

"Babam.."

Dedim kollarımla gözlerimi silmeye çalışırken.

"O herif mi? Ağlama sebebin bumu?"

Dedi kaşlarını çatarken. Kafa sallayarak onu onayladığımda cebinden telefonunu çıkartıp bir kaç numarayı tuşladı.

"Öğleden sonrası için o orospu çocuğu ile bir görüşme ayarla, Kaldığı ceza evini biliyorsun."

Dişlerini sıktı.

"Hangi Orospu çocuğu mu?"

Karşı tarafı dinledikten sonra tıslayarak konuştu.

"Kaan'dan başka Ceza evinde olan Orospu çocuğu tanıyormusun Yusuf?"

Bu sefer karşı tarafın yüzüne kapatırken üzerinde ki şalı alıp kenara bıraktı ve arkasına yaslandı.

"Bende ödünç almak istiyorum,"

dedim biraz yanına kayarken.

"Alabilirim, değil mi?"

Cevap vermek yerine iki kere dizine dokundu.
Başımı onun yastıktan daha rahat olan dizlerine koyarken oda şalı üzerime örtmüştü.

Kolları havaya kalktığında saçıma dokunacak sanmıştım ama o sigara yakmıştı.

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin