36.BÖLÜM: "ONUN KUTSALLIĞI"

318K 11.2K 2K
                                    

Günaydın!

Multimedya: Su Yıldırım

"Arda komşuları rahat bırak, adam gibi dur."

Uygar son uyarısını da yaptı Arda'ya.

Bana ise biraz dinlemek için köye gitmemiz gerektiğini söylemişti ama benim için gittiğini biliyordum.
Bana değişiklik olsun diye.
Yine ve yine, her zaman ki gibi beni düşünüyordu.

"Ulan onlar beni rahat bırakmıyor be, Öykü'm varken onlara bakmam ben, Su'ya iyi bak ve, de git yoluna ey yolcu! "

diyerek kapıyı Uygar'ın suratına kapatan Arda göz yaşartıcı olmayı başarıyordu.

Uygar sinirinden kapıyı tekmelesede sonra gelip arabayı kullanmaya başlamıştı.

Sahilde ne kadar sakin görünüyorsa şuan bir o kadar da sinirli görünüyordu, dengesiz işte diye söylendim içimden.

Ne zaman aynı kalmıştı ki zaten.

Hayatında ilk defa beni sevdiğini söylemiş ve ertesi gün Sakarya'ya yollamıştı.

Ama ona kızamıyordum.
Sankice bir düşünseniz sizde kızamazdınız.

Babam gibi ilgileniyordu benimle.
Hasta olunca başımda bekliyor, Okulum için yapabildiği her şeyi yapıyor, canım acıdığında kaşları çatılıyor, gülümsediğimde tebessüm edip o derin gamzesini ortaya çıkarıyor ve sarılmama her zaman sarılmayla karşılık verip çocukça nazlarımı çekiyordu.

Babamın bana göstermediği ilgiyi, fazlasıyla gösteren kişiye kızmaya hakkımda yoktu zaten.

"Düşüncelisin Yıldırım?"

diyerek mırıldandı sigarasından çekerken.
Soy ismimle hitap etmesi araya bir soğukluk katmıştı.
Haklıydı da.
Annesini öldüren kişiyi ona karşı savunmuştum.
Ama bende haklıydım, Babamdı o benim. Öldür deyipte kenara çekilemezdim.

"Birşey yok."

dedim kafamı cam tarafına çevirirken.

"Telefonunu alabilirmiyim?"

Sigarayı son bir kez çekip camdan aşağıya atarken direksiyonu tuttu ve boş olan eli ile telefonu bana uzattı, neden istediğimi yada ne yapacağımı sormamıştı.

Kendi telefonum nerelerde bilmiyordum, Oyun oynayacaktım.

Ayakkabılarımı çıkartıp ayaklarımı torpidoya uzattım ve telefonun tuş kilidini açtım.

Uhm, hayır.
Sadece açmaya çalıştım.
Bu lanet şifre şeysi açmama engel olmuştu. Ne olabilirdi ki şifresi?
Uygar 24 yaşında olduğuna göre, onun doğum yılını denedim.

1991

Ah, hadi ama Uygar'ın bir şifreyle bu kadar uğraşacağını tahmin etmemiştim. Bir alakası olmamasına rağmen kendi doğum tarihimi umutsuzca denedim.

1998

Açıldı!
Büyük gözlerimi Uygar'a çevirirken beni fark etmemişti, düşünceli ve yüzünden anladığım kadarıyla sıkıntılıydı.

Galeriye girdim.

Uygar'ın hiç resmi yoktu.
Şöyle bir düşündüm, de..
Uygar retrica efekti seçip selfie çekiniyormuş!

Kendi düşünceme kahkaha atarken Uygar'ın tuhaf bakışlarına maruz kalmıştım.

Bana tuhaf baksada yüzünde hâlâ bir sıkıntı vardı, onu öyle görünce gülüşüm yüzümde donmuştu.
Uygar'ın büyük ama benden güzel olan eli yanağımı okşayınca tekrar otuz iki dış sırıtmış ve Uygar'ın gamzesinin gözükmesine sebep olmuştum.

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin