46.BÖLÜM: "MASAL"

243K 9.9K 2.2K
                                    

Bölüm şarkısı ; James Reid- No erase

Bir varmış bir yokmuş..

Küçükken Babamın anlattığı masalların başı hep böyle başlardı. Ve sonunda tüm karakterler mutlu olurlardı.

Kurbağa insan olurdu, Prenses ölmezdi ve Uyuyan güzel uyanırdı.

Eskiden böyle başlayan masallar şimdi tam olarak şöyle başlıyordu ve bu sefer okuyan sadece bendim.

Kendi varmış, Ruhu yokmuş..

Böyle başlayan bir masalın sonunu merak ediyordum doğrusu.

Uygar, Kitabın sonunda insana dönüşecek bir kurbağa değildi, Yada Prensese öpücük kondurup uyandıracak olan prens.

O sadece Uygar Aral'dı.
Acılarını içindeki ateşlerin arasında yakıp küllerini sigara dumanıyla dışarıya üfleyen adam.

Cehenneme yakıştıramadığım ama Cennete girecek kadar da iyi olmayan insan.

Onu uyandırmamaya çalışarak kollarını belimden çektim, Ve göğsümde duran kafasını yavaşca yaştığa bırakıp hırkamı üzerime geçirerek sessizce evden çıktım.

Babama hiçbirşey söylemeden çıkmıştım evden, Pek sanmıyordum ama merak etmiş olabilirdi belki.

Eve gittiğime Uygar'ı arayıp Babamın yanında olduğumu haber verirdim.

Karşı caddedeki taksilerden birine hızlı adımlarla ilerlerken ağzıma kapatılan bez ile çırpınmaya başladım.

Erken bir saat olduğu için dışarıda kimse yoktu.

Hareketlerim yavaşlarken daha fazla dayanamamış ve beni tutan kişinin kollarına bayılmıştım.

***

"Yapma, Bağlamasana!"

Diye bağırdım ellerimi sıkıca bağlayan adama.

Uyandığımda Soğuk eski bir deponun ortasında saldalyeye bağlı bir şekilde oturtulmuştum.

Ellerimi bağlayıp robot gibi bana bakan adamın suratına tükürdüm.

Hiç yüz ifadesini bozmadan eliyle yüzünü sildi ve hayatım boyunca sızısını unutamayacağım şiddetli bir tokat attı bana.

Dudağımın kenarından akan kanın sıcaklığını hissedince kendimi durduramamıştım.

"Yüzünü dağıtacağım senin, Aç şunları!"

Adam bana dik dik bakarken bende aynı şekilde ona bakıyordum, Korkmanın zamanı değildi.

"Yüzünümü dağıtacaksın ? Uygar'a benzemeye başlamışsın, Küçüğüm."

diyerek depoya giren yaşlı adam, İnanılmaz derecede Uygar'a benziyordu.

Sakin tavrıyla karşıma bir sandalye koyup oturdu.

"Selim, Bu tokadın hesabını daha sonra sana soracağım."

dedi, bana tokat atan adama.

İnanılmaz derece yanağım sızlıyordu. Beş parmağınında izi olduğuna emindim. Beynim sallanmıştı sanki.

Bu adam kimdi ?
Neden tokatın hesabını soracaktı ?

"Neyi analiz etmeye çalışıyorsun bakalım ?"

dedi, Sakince.

Hem beni kaçırıyorlar, Hemde muhabbet ediyorlar.

Bu insanların akli dengesi yerinde mi ?

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin