50.BÖLÜM: "NEFRETİNİ KUS" (II)

266K 9.6K 2.3K
                                    

Multimedya: Su Yıldırım

Uygar araba kullanırken sigara içmeyi gelenek haline gitrmişti sanki. Ne zaman arabada olsak sigara içerdi.

Zaten o her zaman sigara içiyordu. Sevdiğin de, mutlu olduğunda, sinirli olduğunda, keyfi yerinde olmadığında, kısacası her gün.

Sigarayı yakıyordu, bazen beni de yaktığı gibi.

Yaktığı şeyleri nasılda güzel seviyordu bu adam.

"Uygar?" dedim, bir on dakika sonra sınava gireceğim için kucağımda ki kitaba göz gezdirirken.

"Söyle." derken sesi bir duygu barındırmıyordu. Ama sakin olduğunu biliyordum, şu dakika da sorun yoktu. Ama bir dakika sonrasına garanti veremiyordum. Ne olacağı belli olmuyordu.

"Sigaran mı, ben mi?" diye sordum.

Güldü. Elinde ki sigarayı dudaklarına bir kez daha yerleştirip uzun bir duman soludu.

Dumanı üflerken yüzünde anlamını çözemediğim harika bir gülümseme vardı.

Kısa bir anlığına bakışları bana döndü.

"Sigarama sebep olan sen." dedi.

(Buna benzer bir söz vardır.)

Gülümsedim.

Beni sigarasından ayırmıyordu. Yani, beni çok seviyordu. Yani, bana aşıktı.

O rahat tavrıyla araba kullanmasına devam ederken, ben de kitaba çevirdim başımı.

Sınav olacağım yer özel bir okulun en üst katında ki, sınav odasında olacaktı.

Ben Uygar'la ilk tanıştığım da Lise 3. sınıfa gidiyordum. Lise 4.sınıfı özel bir okulda okumamı isteyen pislik abidesi olan Uygar beni Sakarya'ya yollamış ve yarım dönem orada kalmıştım.

Parti günü hastanelik olunca Uygar beni alıp Ankara'ya dönmüş ve geriye kalan 2.dönemi açık öğretim ile tamamlama mı söylemişti. Şimdi de son sıvıma girecektim.

Ya sınav da başarlı olur hemşire olurdum, Ya da başarısız olur ve ömür boyu ağlamaya mahkûm olurdum. Bu kadar yani.

Okulun önünde durduğumuzda ellerim titremişti heyecandan.

Gireceğim sınav öyle riskliydi ki.

Hayatımın dönem noktasıydı.

Bakışlarım hızla Uygar'a döndü. Bir yandan da titreyen ellerimi bacaklarıma bastırarak durdurmaya çalışıyordum.

Uygar bu halime şefkatle bakıp güldü.

"Kedi, bu ne hâl?" dedi, alayla.

"S-sınav var ya.."

O bu sınav işinden iyi anlıyordu. Aynı zamanlardan o da geçmişti çünkü. Ama onu sınav stresi yapmış bir şekilde düşünemiyordum. Normal bir sınava girer gibi girmiş ve çıkmıştı büyük ihtimalle.

"Böyle yaparsan başaramazsın." dedi, yüzü ciddi bir hâl alırken.

"Ya yapamazsam?" dedim, parmaklarımla bir şeyler yaparken. Böyle stresli olacağını hiç düşünmemiştim bu günün.

"Ben çalıştırdım seni, yapacaksın." dedi, kesinlikle başaracağımın garantisini verir gibi.

"Görüşürüz o zaman.." dedim, sanki Uygar 'gitme!' derse sınava girmeyecek mişim gibi hissederken.

Başıyla onayladı beni.

"Çıkışta buradayım." dedi, arkamdan.

Ona gülümseyerek okula girdim.

KURTARICIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin