14- I Missed You

2.8K 135 19
                                    

Özlediğim kokusunu içime çekerken Calum beni çoktan bardan çıkarmış ve sessiz sayılabilecek bir yere getirmişti.

Beni sürüklediği bütün yol boyunca sayısız küfür etmiş ve sayısız kez bağırmıştı fakat ben hiç birini anlayamayacak kadar sarhoştum ve sadece gülüyordum.

"Eee?" Dedim kollarımı iki yana açarak fakat dengede zor durduğum için bu bile ona tutunmamı gerektirmişti.

"Sana neler oluyor?" Dedi beni kendinden iterek ve tiksintiyle bakarak.

Aşık olmaya başladığımı, onu unutamadığımı, onu delice istediğimi ve kıskandığımı söylemek istedim fakat lanet olası ağzımdan çıkan tek şey kahkaha olmuştu.

"Komik bir şey söylediğimi hatırlamıyorum." Dedi sert ve öfkeli bir şekilde fakat benim değişken ruh halim sayesinde ellerim bir anda sert yüz hatlarında gezinmeye başladı.

Yüzündeki her bir noktayı incelerken ve okşarken onun gözleri çoktan kapanmıştı. Ben ise onu izlerken fısıldamaya başlamıştım "kızgınken o kadar güzel oluyorsun ki seni öpmek istiyorum." Dedim gözlerimi dudaklarına indirirken.

Git gide aramızdaki mesafeyi kapatıyordum ve dudaklarımızın birbirini bulmasını sağlamaya çalıyordum ama o geri çekildi.

"Hayır, hayır hayır. Sen sarhoşsun." dedi kafasını hayır anlamında sallayarak. Aslında daha çok ayılmaya çalışıyor gibiydi. "Ve benim sevgilim var." diye ekledi bakışlarını yere indirerek.

Ve tekrardan kocaman bir kahkaha ağzımdan kaçtı. Tamamdn sinirlerim bozuktu. Gözümden yaşlar akarken gülemem normal miydi?
"Doğru ya. Nasıl unutmuşum. Blair, bir tanecik sevgilin." dedim göz yaşlarımı silip hem hıçkırarak hem de gülerek ve boş sokakda yürümeye başladım.

Arkamdan geldiğini hissedebiliyordum. Gözümü yoldan ayırmadan konuştum.
"Kendim gidebilirim."

O ise sadece güldü ve arkamdan gelmeye devam etti. "Diğer yön." dedi gelip omuzlarımdan beni diğer tarafa çevirerek.

"Bırak beni." dedim sinirle. Ama o beni kolumdan tuttu ve kendine çevirdi. Midem zaten altüst durumdaydı ve her an kusucak gibiydim.

"Yeter artık burda sinirli olması gereken benim." dedi kızgın bir tonda.
"Niye? Eğlendim diye bana kızamazsın! Sen benim neyimsin ki?" Sıktığı kolumu çekmeye çalışsamda bir işe yaramamıştı.

"Ben senin eski -"

"Sen benim hiçbir şeyimsin Calum Hood. Bana yaptıklarım için kızamazsın eğer birine kızmak istiyorsan kendine kız çünkü bunların hepsi senin aptallığın yüzünden oldu."

"Senin sarhoş olmanla benim ne alakam var?"

"Hala anlamıyor musun? Acı çekiyorum. Beni öptükten sonra sana küstüğüm güne, Blair'le tanıştığın güne lanet ediyorum. Kalbimde koca bir yere sahiptin Calum ve seni onunla görünce o koca yer, koca bir yaraya dönüştü ve bu gerçekten acıtıyor." Dedim ağlayarak. Bu sefer gerçekten ağlıyordum.

"Beni isteyen sendin."

"Korktum tamam mı? Uzun süredir kimseye güvenemiyorum. Belki güven sorunum vardır ama olmuyor. Korkuyorum."

"Emin ol bende şuan seninle olmayı isterdim fakat çok geç. Ben Blair'leyim ve-" dedi ve derin bir nefes aldıktan sonra " ahhh siktir seni çok özledim." diyip aramızdaki mesafeyi kapatarak hızlıca beni öptü.

Kendi sarhoşluğum yetmezmiş gibi öpüşü beni daha da sarhoş ediyordu. Birbirimizi yumuşak ve yavaş öpüyorduk çünkü bu anı ikimizde uzun süredir bekliyorduk.

Dengemi sağlayamadığımdan tekrardan ondan destek almak zorunda kaldım ve bu harika anı durdurmuş oldum. Ellerimle göğüsünden destek alırken uzun süre bakışmanın ardından ikimizde gülmeye başladık.

"Gülüşünü hiç bir şeyi özlemediğim kadar özlemişim. Seni gerçekten çok özledim." dedi bana sıkıca sarılarak.

"Calum" Dedim ona sarılırken.

"Evet?"

"Sanırım kusuc-" ve işte bir kez daha anı mahvetmiştim. Onunla öpüştüğüm için kusmamıştım. Eğer öyle bir şey olsaydı tanrı beni affetmezdi çünkü onun dudakları tanrı tarafından gönderilmiş bir hediyeydi.

"Pekala, seni eve götürsek iyi olur." dedi üstündeki hırkayı sırtıma koyarak.

"Çok üzgünüm." ona bakamıyordum. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. Uzun süredir içki içmemiştim ve kesinlikle doğru yolda yürüyormuşum.

"Önemli değil. Bende bir keresinde Luke'un kapşonuna kusmuştum." dedi omzuma elini atarak.

"Ben şey yüzünden kustum. Yani sen iyiydin. Sende bir sorun yoktu." utandığımda hep saçmalardım bir de üstüne sarhoşluk ve uyku eklenince. Kendimden daha kötüsünü bile beklerdim.

"Sanırım dediğini anladım ve sende iyiydin." dedi kıkırdayarak.

Başta dediğini anlamasamda sonradan nasıl bir pot kırdığımı anladım ve içimden kendime küfürler savurdum.

Hatırladığım kadarıyla onun eski arabasına bindiğimizde hemen uyuya kalmıştım ve gözlerimi araladığımda Calum'un kollarında taşındığımı fark ettim. O beni taşırken boynuna sıkıca sarılmıştım ve duyulmayacak madr kısık bir sesle onu sevdiğimi söylemiştim. Sonrasında ise tek hissettiğim onun dolgun dudaklarının yanağıma yumuşak bir öpücük bırakmasıydı.

Hey hey hey,
Bolumu tatildeyken yazdim yazim yanlislari olabilir lutfen kusura bakmayin. Vote ve yorumlarinizi bekliyorum.

Baby Daddy • HoodWhere stories live. Discover now