19- The End

3.7K 155 119
                                    

Michael ve Alexis evleneli bir ay olmuştu. Düğünün hemen ardından Londra'ya gitmişlerdi ve her gün yeni bir fotoğraf gönderiyorlardı. Michael ne kadar otelde kalıp yemek yemek istese de genellikle geziyorlar ve klasik yeni evli çift şeyleri yapıyorlardı.

Calum ise işe başlamıştı. Bir kafede çalışarak para biriktirip gitarını geri satın almayı hedefliyordu. Bana gelicek olursak derslerimin çoğunu vermiştim ve boş vaktimde Alison'a bakıyordum. Aslında Calum'la aynı evde kalmaya başlamıştık ve biz gariptik. Geceleri ben Calum ve ortamızda Alison beraber yatıyorduk. Sevgiliden çok aile gibiydik.

Aile.

Aile olmak güzel bir şeydi ama her ailede olduğu gibi bizde de sorunlar vardı. Şuan olmasa da olacaktı. Biliyordum. Calum doğru düzgün liseye bile gitmemişti. Girebileceği en iyi meslek bir kafede çalışmaktı ve o da öyle yapmıştı. Oradan kazandığı parayla Alison'a zar zor bakıyordu ama bildiğim şeylerden biri gitarını geri almak istediğiydi.

Luke'la anlaşmıştık. O gitarı ona biz alacaktık ve böylece o da kazandığı para ile kızını mutlu edebilecekti. Calum eve geldiğinde gitarı görünce kızacaktı. Hem de çok kızacaktı. Bunu biliyordum ama yine de yaptım.

Kapı çaldığında derin bir nefes aldım ve Alison'ın kapısını kapatıp evin kapısını açtım. Calum belimden çekip bana sarıldıktan sonra içeri girdi ve üstünü çıkarmak için odaya girdi. Görecekti. Saniyeler sonra ya büyük bir kaos olacaktı ya da hiç bir şey olmayacaktı.

"Miranda?"

"Evet Calum?"

"Bu ne?" dedi gitarı eline alıp.

"Gitarın." dedim kısık bir sesle.

"Nereden geldi bu?" dedi dişlerini sıkarak.

"Luke ve ben sana sürpriz yapmak istedik." dedim çekingen bir şekilden.

"Sizden böyle bir şey istememiştim." sesi yükselmişti.

"Biliyorum ama sen çok çalışıyordun ve sana yardım etmek istedik." dedim kekeleyerek

"Yardımızınızı istememiştim. Kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim. Niye bana güvenmiyorsunuz?"

"Sana güveniyoruz sadece yardımcı olmaya çalışıyoruz."

"Bana acımanızdan bıktım. Bir boka yaramıyormuşum gibi davranmanızdan da. Açıkcası hepinizden bıktım." dedi bağırarak.

"Calum konuyu farklı yerlere çekme." dedim bende sesimi yükselterek.

"Sana ihtiyacım olduğunu sanıyorsun değil mi? Ama hayır yok. Hiç birinize ihtiyacım yok."

"Bu kadar yeter Calum ben gidiyorum." dedim gözümdeki yaşları silerek ve çantamı alıp hızlıca evden çıktım. Kendi evime döndüm. Kim ve Kate'i umursamadan odama gittim ve ağlamaya başladım.

Calum hep böyleydi. Onu çözmek çok zordu. Bazen o kadar iyi biri oluyordu ki onun cennetten bir parça olduğunu düşünüyordum ama bazı zamanlarda gözü o kadar dönüyordu ki canınızı hiç düşünmeden yakabiliyordu ve tek kalemde sizi silebiliyordu.

Normalde derslerimi verince ailemin yanına dönecektim ama onun için burada kalmıştım. O beni yanında istemezken daha fazla burada kalamazdım. İnternetten yarınki ilk uçağa biletimi aldım ve valizimi hazırladım. Kızlarla konuşmaya aşağıya indim ve sonrasında kendimi yatağıma bıraktım.

Ani kararlar veriyordum. Eğer buradan gidersem belki de bir daha onu göremezdim ama incinmiştim. Onu görmek ona teslim olmama neden olurdu. Hep böyle oluyordu. Ona teslim oluyordum. İşte tam da bu yüzden gitmem gerekiyordu.

Baby Daddy • HoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin