'Seni bekliyor olacağım Kristen'

14K 789 49
                                    

Beni uyandıran araba sesleri değildi. Mutfaktan gelen,tabak sesleriydi. Gözlerimi ovuşturduktan sonra tavanı biraz izlemeye devam ettim. Hafif gıcırdayan yatağımda doğruldum. İlk dikkatimi çeken ise yarım açık kalan pencereydi. Onun dün gece kapalı olduğuna yemin edebilirdim. Hızlıca yatağımda doğrularak ayağa kalktım. Pencerenin önüne gelerek hafif eskimiş kolu iterek pencereyi kapattım. Sonra derin nefes alarak sandelyede asılan yün hırkamı üzerime geçirdim. Ahşaptan yapılmış kapıyı açtıktan sonra merdivenlere doğru ilerledim. Sessiz inmeyi denemiştim. Ama oldukça eski olan tahta merdiven,gıcırdamayı kesmiyordu.

Daha fazla gıcırdamayı tınlamadım ve hızlıca merdivenlerden indim.Mutfağa ulaştığımda ise büyükbabamın ekmek kızarttığını gördüm. Gözlerim istemsizce açılmıştı. Bunu gerçekten beklemiyordum.Hızlı adımlarla yanına ilerledim ve;

'Bunu ben hallederdim büyükbaba!' dedim.

Büyükbabam ise burnuna düşmüş siyah gözlüklerinin üstünden bana bakarak;

'Beni yaşlı hissetiriyorsun Kristen' dedi.

Ben ise kısa bir kahkaha sonra elimi burnuma getirerek kahkamı yarıda kestim;

'Vücudun oldukça samimi bir cevap veriyor büyükbaba,hangisine inanmalıyım.' dedim.

Büyükbabam ise kızarmış ekmeleri alarak masaya doğru ilerledi. Beni gıcırdayan sandelyeye oturttuktan sonra ellerini beline koyarak;

'Unutma inanmak istediğini görürsün Kristen.' dedi.

Ben ise bu felsefi düşünceyi beynime kazımıştım. Haklıydı aslında,kendisini genç hisseden birine ve bu paradoksa inanan kişiye ne dersen boştu. Büyükbabama bakarak gülümsedim ve masaya oturması için kısa bir bakış attım.

Büyükbabam ise sandalyeyi çekerek oturduğunda kapı çalmıştı. Ben kızarmış ekmeğimi yarıda bırakarak yerimden kalktım. Büyükbabama 'Sen otur ben hallederim' bakışını attık ve hafif kırılmış döşemelerden kapıya doğru ilerledim.

Kapıyı açtığımda ise,oldukça soğuk gözlerle karşı karşıyaydım. Geniş omuzları ve kısa boynuyla oldukça çekici duran Brian karşımdaydı. Alaycı gülümsememi yüzüme yerleştirdikten sonra isteksizce;

'İçeri gel!' dedim.

O ise kafa sallayarak mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Orada olduğumuzu nasıl bilmişti hiçbir fikrim yoktu. Ama benim içinde bir önemi yoktu. Dışarıdan gelen soğuk havayı kesmek için kapıyı üzerine kapattım ve bende mutfağa doğru ilerledim.

Mutfağa geldiğimde Brian kendine kahve doldurmuştu ve yavaşça onu yudumluyordu. Bunu yaparken oldukça masum görünüyordu nedense.Büyükbabam ise halen kızarmış ekmeğini yemeye devam ediyordu.

Bende yerimi aldıktan sonra yarım kalan kahvaltıma devam ettim. Birkaç yudum kahve içtikten sonra geri yaslanarak parmaklarımı bardağın ağız kısmında çevirmeye devam ettim. Beni izleyen Brian gülümsemesini tutamamıştı. Bende beni izlediğini bildiğim için 'Ne gülüyorsun?' bakışını atmıştım.

Büyükbabam ise ikimize bakarak;

'Ben şöminenin karşına ısınmaya gidiyorum.Siz de akıllı oturun' dedi tatlı bir şekilde.

Ben ise büyükbabama gülümseyerek yaylandığım sandelyeden doğruldum ve Brian'a göz ucuyla baktım. O ise büyükbabamı masum tebessümlerle uğurluyordu.

Aramızda kalan sessiz uçurum oldukça büyüyordu Brian'la. Ama o bunu istemiyor gibi gözlerimin içine bakıyordu. Ben ise kafa kaldırmaya tenezzül bile etmiyordum. Bilmiyordum bunun nedeni neydi? Ona itaat eden bir köpek gibiydim. Kafamı kaldırarak gözlerine baktığımda ise bana gülümsüyordu. Derin nefes alarak;

'Senin en sevdiğim özelliğin ne biliyor musun Kristen?' dedi.

Ben ise gözlerine bakmaya devam ettim. 'Ne' mesajını ona ilettikten sonra kafasını iki yana sallayarak devam etti.

'İtaatsizliğin' dedi.

Bu söz karşısında oldukça kaskatı kesilmiştim. Bunu birkaç dakika önce içimde tekrarlaken nasıl olurda o kelimeyi söylebilirdi? Bu oldukça korkutucuydu.

Ona başka soru yöneltmemem için lafımı kesmiş ve konuyu değiştirmişti. Konu nasıl büyükbabamın aldığı kitaplara gelmişti bilmiyordum ve bu konuda oldukça şaşkındım.

'Büyükbabanın aldığı kitapları okudun mu?' dedi.

Ben ise gülümseyerek;

'Efsanelere inanmam,gerçekler ilgimi daha çeker' dedim.

O ise gülümseyerek;

'Kurtadam gerçeği dikktini çeker mi peki?' dedi meraklı bir şekilde.

Ben ise gülerek;

'Gerçek olsaydı evet,birini sevgili bile etmiştim. Çünkü oldukça ilginç ve keşif dolu bir ilişki olurdu.' dedim.

O ise bu cevabımdan keyif almışa benziyordu. Masadan kalkarak bana doğru ilerledi ve;

'Yakında,gerçekleri öğrendiğinde seni bekliyor olacağım Kristen.' dedi.

Ben ise nefesimi yarıda kesmiş soğuk mavi gözlerini izliyordum. Bu olamaz! Bu ne özgüvendi böyle. Neyine güveniyordu bu! Lanet olası pis egoist..

MühürWhere stories live. Discover now