Seni Koruyamadım Kristen

10.1K 584 26
                                    

Brian elini yavaşça yüzündem çekerek kapıya doğru ilerledi.Ben ise onun peşinden gitmeye kararlıydım.

İzin versede vermesede!

'Hadi Kristen!' dedi aceleci bir ses ile.

Bende paltomu alarak onu takip ettim.Kapıdan dışarı çıktığımda yüzüme vuran soğuk,kendime gelmemi sağlamıştı.Brian kollarımdan kavrayarak;

'Hadi Kristen,eve git.' dedi.

Ben ise şaşkın gözlerle onu izliyordum.Kimse bana emir veremezdi!

Ben ise 'Tamam' dercesine kafa salladım ve eve doğru ilerledim.

Biraz daha ilerledikten sonra arkamı döndüm.Brian yoktu. Şaşırmıştım,normalde eve girene kadar beni izleyeceğine yemin edebilirdim.Neydi bu kadar önemli olan konu?

Hızlıca Brian'ın olduğu yere ilerledim.Arkasında bıraktığı ayak izleriyle onun olduğu yönü kolayca bulmuştum.Ama bu tehlikeliydi. Çünkü tam yolun otasından yürüyordu ve bende burdan devam edersem kolay bir yem olurdum.Ormanın içinden ayak izlerini takip etmeye karar verdim.

Etrafıma bakındığımda yüksek ağaçlar korku filmini anımsatıyordu.Bu korkmama ve hızlı nefes almama neden oluyordu.Biraz daha ilerledikten sonra Brian'ın sürüsünü gördüm.Tam orta yerde duruyorlardı.Fazla yaklaşmadım,nede olsa kokumu alabilirlerdi.

Onları izlemeye devam ederken arkamdan hızlı bir rüzgar geçti.O rüzgar değildi. Bunu biliyordum.Ama neydi?

Yavaşlayan soluğum tekrar hızlanmıştı.Biran ,Brian olduğunu sanmıştım ama o değildi.Çünkü önüme döndüğümde Brian hala onlarla birlikteydi.

Küçük bir sarsıntıyla irkilmiştim.Ama birşey beni çekmeye başladı. Ayağımı oldukça sıkı kavramıştı ve acı çekiyordum.Brian'ın beni duyması için güçlü bir çığlık attım.Tanrı'ya dua ediyordum.Brian'ın sesimi duyması için dua ediyordum.

Saçlarım dallara takılıyordu.Çığlıklarıma rağmen durmak bilmiyordu. Yada insan gibi davranmıyordu. Dahada hızlanmaya başlamıştı.Ben neden hızlandığını öğrenmek için ayaklanmaya çalıştım.Ama kafamı ağaca çarparak,olduğum yere geri döndüm.Heryer karanlığa buğulanmıştı.Artık hiçbir şey görmüyordum..

Ayıldığımda,kırık bir kulebenin içindeydim.Ağzım ve kollarım bağlıydı.İstemsizce ağlamaya başladım. Brian'ı dinlemeliydim. Onu dinlemeliydim. Lanet olsun!

Kısa bir süre sonra kapı açıldı.İçeriye siyah paltolu biri girdi ama yüzünü kestiremiyordum.Kafamı oldukça sert çarpmıştım ve bulanık görüyordum.Ortamın oldukça karanlık olmasıda benim için oldukça kötüydü. Arkama doğru ilerleyerek,ağzımda bağlı duran toprak kokan bezi açtı.

Çığlık atacaktım ama şimdi değildi.Çünkü arkamdaydı ve eğer çığlık atarsam tekbir hareketle beni öldürebilirdi.Neden konuştuğumu anlamamış benziyordu ki ayağıyla sırtımı dürttü;

'İnatçı bir bayansınız Kristen Black.' dedi.

Yavaşça önüme doğru gelmeye başladı.Ben ise bulanık yüzüne bakarak;

'Kolay bir yemde sayılmam.' dedim ve olabildiğince büyük bir çığlık attım.

Brian'ın duyduğuna inanıyordum.Bunun nedeni bilmiyordum ama buna inanıyordum.

Adam bana doğru yaklaşarak ağzımı tekrar kapattı ve yüzüme oldukça sert bir tokat vurdu.

Ve dişlerini sıkarak;

'Brian piçi seni burada bulamaz kaltak! Seni öldüreceğim.' dedi ve saçlarımı çekerek, bağladığı saldalyeye hızlıca vurdu.

Gözlerimden akan yaşlar,gözlerimi iyice buğulamıştı.Hiçbir şey hissetmiyordum.Tam o arada kapıdan siyah birşey girdi.İlkten ne olduğunu anlamamıştım.Kısa bir süre sonra hafiçe gülerek; 'Bu Brian!' kelimesi sessizce ağzımdan dökülmüştü.

MühürWhere stories live. Discover now