Karanlık

5.6K 353 4
                                    

Uyuşan bedenimi kendine gelmesi için zorluyordum. Aydınlıktan karanlığa kapanan gözlerim ve kulağımda çınlayan tanımadığım sesler bana eşlik ediyordu. Ellerimi yüzümde birleştirerek içim de oluşan çığlıkları sesli dile getiriyordum.
'Hayır büyükbaba. Hayır !'

Her kelimemde derinleşen sesim,Brian'ı önümde diz çöktürüyordu. Bakışları,bana acıyormuş hissini uyandırıyordu. Ama şu anda bu hisse ihtiyacım yoktu. Kendimi güçlü hissetmeliydim. Ayağa kalkmalıydım.

Artık büyükbabam yoktu!

İçimde tekrarlanan 'Artık büyükbabam yoktu!'  kelimesi Brian'ın karşısından kalkarak,dış kapıya yönelmeme neden oldu. Ellerim halen gözlerimden akan,göz yaşlarımdaydı.

Elimi yüzümden çekerek,kapının koluna yerleştirdim. Hızlıca açtığım kapıyı tekrar aynı hızda Brian'ın yüzüne kapattım. Onun gelmesini istemiyordum. Sadece yalnız kalmak istiyordum.

Birkaç saniye kapının önünde bekledim. Üzerimde bulunan kalın bordo hırkaya ellerimle sarılarak merdivenlerden aşağıya indim.

Etraf zifiri karanlıktı. Ama beni korkutmuyordu. Çünkü artık büyük bir karanlıktım. Kristen'ı bitiren bir karanlık.
Gözlerimden tekrar akan yaşlara lanet okuyarak,karda bıraktığım izleri arkamda bıraktım.

Evden uzaklaşmıştım. Artık görünmüyordu. Belkide görünmesini istemiyordum. Nede olsa kapıyı açan hızlı adımlar yoktu. Yada içten sarılışlar. Olduğum yere yığılmıştım. Sesli hıçkırıklarla ormanıda hüzüne boğuyordum.
Ellerimle yüzümü kapattım. Küçük tokatlarla kendimi ayıltmaya çalıştım.
Koskoca bir tehlikenin içerisindeydim.
Az önce büyükbabamı öldüren cadı denen kaltak şimdi beni de öldürebilirdi.
Ama zerre umrumda değildi. O kaltağın,uzun tırnaklarının boğazıma geçmesi zerre umrumda değildi.

Düşüncelerim,arkamdan gelen kar sesleri ile uyanmıştım. Arkama dönmeme fırsat olmadan önümdeydi bile.
Evet bu Stark'tı. Ve belkide şuanda ona gerçekten ihtiyacım vardı. Beni o anlayabilirdi.
'Teşekkür ederim Kristen.' dedi hafif tebessümle.

Ben ise kafa sallayarak,düşünceleri okuma gücünü tekrar aklımın bir köşesine yerleştirmiştim.
Bana doğru ilerleyerek benimle aynı yere diz çöktü.Yüzümü ellerinin arasına alarak kısa bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Ben ise boş boş gözlerine bakarak;
'Sorun ne? Neden gülüyorsun?' dedim.
O ise ellerini yüzümden çekerek;
'Brian'ın hırlamasını duydum.' dedi.
'Oldukça kıskanç. Seni zorluyor olmalı.'
diye ekledi.

Ben ise gülümsedim.
'Bu hoşuma gidiyor. Beni paylaşamaması oldukça çekici.' dedim.

Stark ise gözlerime gözlerini dikerek;
'Ama seni ona bağlayan başka birşey bar Kristen?' dedi.

Ben ise gülerek kafamı iki yana salladım. Aklımdan geçirmesemde,içimdekini okumuştu. Belkide o yüzden Stark'a ihtiyacım oluyordu.

Önüme gelem saçımı kulağımın ardına yerleştirerek;
'Beni ona çeken hatta bağlayan birşey var. Eksikleri mi o tamamlıyor. Ama anlamadan beni kırıyor. Ama onun kırgınlıkarıyla güçlü oluyorum. Açıkçası,iyiside iyi kötüsüde iyi.'
dedim.

Stark gülerek ormana doğru sesli bir şekilde;
'Bu seni her zaman kırması gerek anlamına gelmiyor değil mi Kristen?' dedi.
Ben ise kahkaha saçarak;
'Beni mutlu eden,onun varlığı.' dedim.

Kısa bir süre sonra ağaçların arasından,kaslı bedeni ve geniş omuzu belirlenmişti. Zifiri karanlıkta belkide tek parlayan onun gözleriydi.

Yerden kalkarak karşısında dik durmaya çalıştım. Ama bunu becerememiştim. Kısa süre sonra sendeleyerek tekrar yere düşmüştüm. Brian bana yaklaşarak;
'Bu an bana ilk tanışmamızı hatırlattı Kristen.' dedi.
Ben ise tebessüm ederek,uzattığı eli tuttum ve yardımıyla ayağa kalktım.

Mesafe kalmayan dudaklarımız arasında;
'Yine düştüm ve kaldıran yine sen oldun Brian. Beni yerde bırakma.' Çok güçsüzüm Brian.' dedim titrek bir ses ile.

Brian ise güçsüzlüğümü anlamıştı. Ellerini belime sıkıca sararak, dolan gözlerini omzunda kaybetmeye çalışmıştı. Ama omzuma düşen göz yaşı damlasını hissedebiliyordum. Bu benide güçsüzleştirmiş ve gözlerimi özgür bırakmama neden olmuştu.

Ona sarılarak azda olsa,ayakta kalmaya çalıştım. Burnuma dolan çam kokusu kendime gelmeme neden olmuş ve babamı hatırlatmıştı.
Uğruna savaşacağım bir aileye sahip olduğumu.

Cadı beni belkide en sevdiklerimle sınıyordu. Bana acı vererek beni güçsüzleştiriyordu. Tamda onluk bir zaferdi. Güçsüz bir av!
Ne aciz bir savaş!

Sıradaki kimdi bilmiyordum ama onu almasına izin vermeyecektim.
Brian'ın kollarından ayrılarak,Stark'a bakmak için arkamı dönmüştüm. Ama Stark gitmişti. Hafif gülümseyerek,içimden ona teşekkürlerimi iletmiştim. Beni duyduğuna emindim.

Brian'ın kollarına kendimi bırakarak eve doğru ilerledim. Büyükbabamın yokluğu yaklaşmadan hissediliyordu.



Ama güçlü olmalısın Kristen.
Herşey için,intikam için güçlü olmalısın.

MühürWhere stories live. Discover now