'Mühürlenmek'

11K 597 29
                                    

Buda neyin nesiydi böyle? Kimdi bu?

Soğuk gözlerini üzerime sabitleyerek;

'Jordan Weller' dedi.

Ben ise hafif bir tebessümle kolundan kurtuldum.Etkileyici bir aksanı vardı.Ama Norveçli olmadığına yemin edebilirdim.

'Ben Kristen Black' dedim ve ekledim;

''Nede olsa biliyorsunuz.''

Jordan hafif gülümseyerek tekrar soğuk gözlerini üzerime sabitledi ve;

'Evet biliyorum.' dedi ve arabasına doğru ilerledi.

Ben ise aptal gibi arkasından bakıyordum.Beni oldukça etkilemişti.

Yürürken geriye havalanan paltosu onu oldukça havalı gösteriyordu.Ve hafif uzayan sakalları arasında parlayan beyaz dişleri,kesinlikle Norveç'li olmadığını kanıtlıyordu.

Arabaya tekrar dönüş yaptığımda ise tekrar kolumu biri sarmıştı.Ama bu dokunuşu hatırlıyordum bu Brian'dı. Ama burada ne işi vardı?

'Kristen iyi misin?' dedi tedirgin bir şekilde.

Ben ise onun baktığı yöne bakarak;

'Neden kötü olayım ki?' dedim.

O ise baktığı yönden gözlerini bana döndürerek;

'Sadece merak ettim.' dedi.

Bu tebessüm etmeme neden olmuştu.Ama en çok hoşuma giden ise sıcacık bakan gözleri ve teniydi.Brian'ı hiçbir şeye değiştirmezdim. Aa Kristen! Ne diyorsun sen? Kendine gel aptal! Küçük liseli kızlar gibi konuşuyorsun!

Kafamı iki yana sallayarak kamyona bindim. Açık camdan ona bakarak;

'İstersen seni bırakabilirim.' dedim ve gülerek ekledim.

'Hayvan olmana gerek yok Brian.' dedim.

Brian ise keskin mavi gözlerini kayırarak;

'Senin yanında iken buna engel olamıyorum.' dedi ve arabaya bindi.

Ben ise söylediği şeye takılmıştım. Onu hayvanlaştıran ben miydim? Yoksa bana hayvan mı demek istedi? Lanet olsun! Onun saçma kelimelerine kafa yoramam!

Arabaya çalıştırdım ve benzinlikten çıkıp eve doğru ilerledim.

Biraz zaman sonra arabada oluşan sessizliği Brian bozmuştu;

'O çocuk sana ne dedi?' dedi.

Ben ise olayın hakimiyetini anlamamıştım.Onu nereden görmüştü?

'Kolumu tuttu ve adımı söyledi,sonrada kendini tanıttı.' dedim.

Brian bu kelimelerim karşısında kaskatı kesilmişti.Tuttuğu teneke birayı elinde kırmıştı.Ben ise şaşkınlıkta onu izliyordum.Teneke biradan eser kalmamıştı.Ama bir terslik vardı.Lanet olsun! Brian'ın eli kanıyordu.

'Brian elin!' dedim ve sinyal vererek sağa çektim.Brian ise şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

Arabadan su şisesini alarak indim. Onun oturduğu tarafa yöneldim ve kapıyı açarak elini avuçladım.Suyla yıkadıktan sonra yarasının derin olmadığı fark ettim .

Sadece çizikti ama kanaması oldukça fazlaydı. Bir şey yapmalıydım. Yarasını sarmalıydım ama ne ile?

Montumu fermuarını açtım ve içimde ki sweetime güçlü bir şekilde asıldım.Ama becerememiştim.Brian sweetime bakıp;

'Ben yapayım istersen?' dedi.

Ben ise eline bakarak;

'Elin kötü nasıl yapacaksın?' dedim.

MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin