#Bölüm6

4.8K 252 2
                                    

Okul bitmişti ve eve doğru yürümeye başlamıştım. Normalde bu yolda kulaklığıma asla ihtiyaç duymazdım çünkü her zaman Liz bana eşlik ediyor olurdu. Fakat bir haftadır işler değişmişti. Bu yolu yalnız başıma yürüyor ve ister istemez eve vardığımda melankolik bir ruh haline bürünmüş oluyordum dinlediğim şarkılar nedeniyle.

"Ne yapacağım ya ben?" diye söylendim kendi kendime. Sanki içimde bir şeyler birikiyor ve beni boğuyordu. Yarın ki pikniğe de hiç ama hiç gidesim yoktu. Liz olmadan orada eğlenemezdim çünkü, biliyordum. Ama okulun zorunlu bir aktivitesiydi, o yüzden gitmek zorundaydım.

Bunları düşünerek tüm yolu bitirmiş ve eve varmıştım. Ayakkabılarımı kapının dibine bırakıp direkt odama yöneldim ve kıyafetlerimi bile çıkarmadan kendimi direkt yatağıma bıraktım yüz üstü.

Annem evde olmadığı için kulaklıklarımı takma gereği duymadan Liz'in playlistini açıp dinlemeye başladım. Şarkılar yavaş ve anlamlıydı, onun en sevdikleriydi. Ara ara birkaç damla yaş gözlerimden akıp yatağın örtüsünü ıslatıyordu. Kendimi tutmadım ve istediğim kadar ağladım. Bir süre sonra rüyasız bir uykuya çekilmiştim zaten.

'''

Sabah uyandığımda hava çok güzeldi. Her yer cıvıl cıvıl renkler ile doluydu ve tatlı tatlı kuş sesleri duyuluyordu. Nedense ilk defa biraz daha fazla dinlenmiş olarak uyanmıştım uykumdan. Sebebini merak ederken bir anda gözüm saatin olduğu tarafa kaydı ve okula hiç de azımsanmayacak bir süreyle geç kaldığımın farkına vardım.

Yataktan fırladığım gibi üstümdeki üniformadan kurtuldum ve sivil birkaç parça kıyafeti giyinip direkt okul yoluna doğru koşmaya başladım. Eğer piknik arabalarını kaçırırsam ve yoklama alındığında piknik alanında bulunmazsam, başım hem müdürle hem de koçla büyük belaya girerdi.

Hızımı biraz daha arttırdım. Yürüme mesafesiyle 25 dakikalık yolu yaklaşık 8 dakika da tamamlamıştım. Yeni bir rekor. Teşekkürler voleybol antrenmanları!

'''

Okula vardığımda otobüslerin hareket etmeye başladığını gördüm. Hemen kendimi en sondaki otobüsün içine attım.

Otobüste, en arkada iki boş koltuk vardı. Bu da demekti ki otobüsü kaçırmak üzere olan bir kişi daha vardı.

Etrafıma biraz bakındığımda bu otobüste sadece kızların olduğunu fark ettim. Çoğunluğu üçüncü ve dördüncü sınıfın kızlarının oluşturduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Üçüncü sınıfların tamamı da buradaydı. Eksik kişiyi de hemen fark ettim zaten: Eksik kişi Liz'di.

Acaba yine saatini mi kurmayı unutmuştu? Yoksa benim yüzümden mi gelmemişti? Böyle bir şey olmamasını umdum çünkü çok büyük azar işitirdi ve buna sebep olmak son isteyeceğim şey bile olamazdı.

Arkamdan koçun sesini duymamla yerimde sıçradım. "Mei, otobüs kalkacak, otur artık."

"Tamam, Koç," diye onaylayıp en arkadaki boş koltuğa doğru ilerlerken arka kapıdan da biri çıkmaya başlamıştı merdivenleri.

Daha saçları görüş alanıma yeni girmişken bile fark ettim bu kişiyi:

Liz'di.

Merdivenleri çıkmayı bitirdiğinde istemsizce titremeye başlamıştım. Bir anda kafasını benden yana çevirdi ve göz göze gelmemize neden oldu fakat ikimiz de aynı anda kafalarımızı çevirdik hemen.

Arkamdan yeniden koçun sinirli sesi duyulmuştu: "Yerlerinize oturmak için ne bekliyorsunuz hanımlar?"

Yerlerimiz mi?

İçimden çığlık atmaya başlamıştım.

Ayakta sadece iki kişi vardı: Liz ve ben.

Arkada da sadece iki koltuk vardı: Yan yana olanlar.

Çığlıklarım artmaya başlamıştı. Liz'in biriyle yer değiştirmeye çalışacağını düşünüp etrafıma bakınırken Liz çoktan geçip oturmuştu boş koltuklardan birine. Onun için bir sorun olmadığını görünce biraz daha rahatlamıştım ve koçun arkadaman ofladığını duyar duymaz koşar gibi gitmiştim arka koltuğa. Bu adam beni gerçekten korkutuyordu.

Liz'e doğru yaklaşırken bir şey dikkatimi çekmişti: Liz koridor tarafındaki koltuğa oturmuştu. Benim cam kenarında oturmayı ne kadar sevdiğimi biliyordu ve istemsizce diğer koltuğa oturmasının sebebinin bu olup olmadığını düşünmeye başlamıştım. Tabii alışkanlıktan yapmış olması daha olasıydı, orası ayrı mesele.

Yine de bu yaptığı beni gülümsetmeye yetmişti. O görmeden hemen kendime çekidüzen verdim ve suratına bakmamaya çalışarak yanındaki koltuğa yerleştim.

Yol gidiş geliş 6 saat sürecekti. Hiçbir aksaklık olmazsa saat 11:00 de ormanda olacaktık. Ertesi gün ise öğlen 15:00'te tekrar yola çıkacaktık. Molasız bir şekilde 3 saat Liz'in yanında oturma fikri hem beni heyecanlandırıyor hem de endişelendiriyordu. Umarım bir sorun olmadan atlatırdık şu piknik olayını.

Vazgeçmek YokWhere stories live. Discover now