#Bölüm27

2.8K 163 44
                                    

Duyduğum rahatsız edici sesler karşısında gözlerimi araladığımda, uykuya dalalı çok olmamıştı. Gece lambasını yakıp Mei'ye döndüm. Gözleri kapalı bir şekilde kaşlarını çatmıştı ve kafasını sağa sola çevirip bir şeyler mırıldanıyordu. Kabus görüyor olmalıydı.

"Mei," diye fısıldadım ve onu hafif hafif sarstım. Tepki vermiyordu. Ara ara adımı sayıkladığını duymuştum.

Huzursuz çırpınışları bir anda çığlığa dönüşünce yerimde zıpladım ve heyecanla onu daha da sert sarstım uyandırmak için.

"Mei, uyan! Kabus görüyorsun."

Sonunda gözlerini aralamıştı. Yüzüne yerleştirdiğim elim sırılsıklam olmuştu.

"İyi misin?" diye sordum göz yaşlarını parmak uçlarımla silerken.

Gözlerime bakıyor gibi görünüyordu ama sanki beni görmüyordu. Kafası başka bir yerde gibiydi.

Bir anda belimden sıkıca sarıldı ve kafasını göğsüme gömüp kendini oraya bastırdı. Hıçkırık sesleri kulağımı doldurduğunda kaskatı kesilmiştim. Onu bu kadar derinden etkileyecek ne görmüş olabilirdi?

"Geçti bebeğim," dedim ne yapacağımı bilmeyen bir endişeyle. "Sadece bir kabustu ve geçti."

Ben saçlarını okşarken o, belimdeki kollarını daha da sıkarak susmayı tercih etmişti.

°°°

● Mei'nin ağzından ●

Lanet olası kabuslar! Benim Liz ile ilgilenmem gerekirken son yarım saattir o benim saçlarımı okşuyordu.

Geçen gün gördüğüm görüntü girmişti rüyama. Liz yerde... Petra elinde bir tabancayla bana gülümsüyor... Ve bam!

Gözlerimi sıkı sıkı yumdum. Uyandığımdan beri bir tek kelime bile etmemiştim.

Sonunda sessizliği bozan Liz olmuştu: "Ne gördüğünü anlatmak ister misin?"

Hayır dercesine kafa salladım. Ona bundan bahsedemezdim.

"Özür dilerim," dedim çatlak bir ses tonuyla.

"Kabus görmek senin suçun değil bebeğim," dedi ve saçlarımı öptü.

Ah! Şu an, onun yanında olduğum için ne kadar da şanslıydım. Biraz doğrulup sırtımı yatağın başlığına yasladım. Liz'den uzaklaşan tenim üşümeye başlamıştı.

"Nasılsın?" diye sormamla o da doğruldu. Fakat benim aksime o benden uzaklaşmamış, yaklaşıp kafasını göğsüme koymuştu. Bu sefer ben onun saçlarını okşamaya başladım.

"Daha iyi," diye cevapladı sorumu.

"Güzel," dedim ve yüzüne düşen saçlarını gözlerinin önünden çektim. Ondan sonra bir süre sessizleştik. Liz tekrar konuşmaya başladığında sesi uykuluydu.

"Yarın cumartesi, bir şeyler yapalım mı?"

Gülümsedim.

"Ne yapmak istersin?"

"Ne olduğu önemli değil. Sadece biraz vakit geçirelim birlikte."

"Hımm, düşünelim bakalım. Sinemaya ne dersin? Annemden arabayı da alırım."

"Oluuur," dedi ve dizlerimdeki kollarını sıklaştırdı sarılır gibi.

Bunun bir uyku habercisi olduğunu anladığımda yatakta düzeldim ve Liz'i de kollarımın arasına alarak bedenimi gevşettim. Ardından beklemediğim bir şekilde güzel geçen bir uykunun kollarına bıraktım kendimi.

Vazgeçmek YokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin