3

1.9K 239 56
                                    

Luhan iki saat sonra kapısı tıklatılana kadar yeni odasını ezberlemişti. Bütün vaktini içinde huzursuzca dört dönerek geçirmişti, çok şaşırtıcı değildi bu. İçi içini yiyordu, aşağıda neler oluyordu acaba? Alfa onun hakkında ne düşünmüştü? Bir şey demiş miydi? Sohi'den vazgeçip onu seçer miydi, sonuçta ihtiyacı olan Luhan'dı, değil mi?

Alfa'yı gördüğünden beri hissettiği düş kırıklığı mı daha kötüydü, bu düşünceleri mi, Luhan karar veremiyordu. Omega olmaktan kurtulmak için Cheshire'a gelmişti, tek düşündüğü ise omega olarak elde edebilecekleri üzerineydi. O bir lise öğrencisiydi. Tanrı aşkına, altı üstü 16 yaşındaydı, bir eş aramanın hiç zamanı değildi ki. Sohi ona alfanın 25 yaşında olduğunu söylemişti, bu kesinlikle hastalıklı bir durum olurdu. Kuzeni reşitti, deneyimliydi ve kesinlikle birçok liderin sahip olması gereken eşti; Luhan asla onun gibi olamazdı.

O birinin eşi olarak yetiştirilmemişti

Luhan'ın tüm bunları basit bir ergen tutkunluğu olarak kabul edip vazgeçmesi gerekiyordu.

Teyzesinin ve kapının sesini tam bu karara ulaştığı sırada duymuştu. "Luhan?"

Zaten önünde olduğundan çok da beklemeden kapıyı araladı. "Evet?"

"Yiyecek bir şeyler getirdim," dedi Lana elindekileri işaret ederek. Luhan hemen yana çekildi ve onu içeri aldı, Lana bunun bir defalığına mahsus olduğunu, normalde asla odada yemediklerini belirtmeden edemedi ve Luhan bir an sahiden annesinin konuştuğunu sandı.

"Eee," ravioliden küçük bir lokma aldı.

"Neredeler? Sohi ve..."

"Alfa mı?" Lana başını Luhan'ın yerleştirdiği kitaplardan kaldırdı. "Adı Sehun. Ama o istemedikçe ona böyle hitap edemezsin."

Luhan heyecanını belli etmemeye çalıştı, teyzesi çıkar çıkmaz bu isimle pratik yapacaktı. "Ve kulüpteler, sürünün kalanıyla buluşmak için," diye cevapladı Lana. "Biliyorsun. Eş olarak tanıştırılacaklar falan."

Ah.

Ah?

"Ya-yani... Her şey yolunda mı?" diye sordu Luhan, sesi gittikçe kısılıyordu.

"Evet, elbette," Lana irkilmedi bile, "Neden olmasın ki ? Onlar birbirleri için yaratıldılar."

Luhan kendine hakim olamadı. "Ama Sohi omega değil ki."

"Alfa'nın bunu sorun edeceğini sanmıyorum, tatlım," dedi Lana, Luhan'ın korktuğunun aksine kızgın görünmüyordu. "Hatta lafı geçene kadar Sohi'yi omega sanıyordu, söyledikten sonra da inanmadı. Bir hata olduğunu düşünüyor."

İçtiği şu Luhan'ın boğazında kaldı.

"Na-nasıl?"

"Kokusunu aldığından emin," Lana ben de anlamadım gibi omuz silkti. "Onun eş gibi koktuğunu söyledi. Ve kesinlikle omega gibi."

Luhan yemeğinin kalanını yiyemedi. Yüzündeki renk bir şekilde ikna edici olmalıydı ki, Lana midesinin bulandığı konusunda ona inandı ve üstelemedi.

Teyzesinin getirdiği ilacı almadan hemen önce yediği her şeyi lavaboya boşalttı. Bunu ona kurdunun yaptırdığını biliyordu. Bir omega reddedilmeye asla dayanamazdı. Tabii Luhan aptal kurdun ne diye gelin güvey olduğunu da bilmiyordu ya. (Aslında biliyordu, asıl aptal kendisiydi çünkü.)

Sohi'nin omega olmadığından emindi. Omegalar birbirlerini hissederdi, hem hiç kızgınlık yaşamadan nasıl omega olunurdu ki ? Ama Alfa onun omega olduğunu düşünüyordu. Bu mümkün müydü, belki gerçekten birbirlerine aitlerse ve bu yüzden Sohi yarı zamanlı omega falan oluyorsa ? Çok saçmaydı bu.

Luhan o gece uykuya dalmak yerine tavanı izledi çünkü... Çünküsü yoktu. Ama kuzeninin -Alfa'yla kalmak yerine- kulüpten direkt eve geldiğini görmek sorun olmazdı. Güvende olduğunu bilmek falan filan.

Fazlası değil.

***

Luhan o gece, penceresinin önünde dikilip kuzenine kapı önü öpücüğü veren Alfa'yı buğulanmış gözlerle izlediyse de, bu kimseyi ilgilendirmiyordu.

***

"Bilmiyorum, Luhan," Sohi mutlulukla iç çekti. "Galiba doğru. Onun yanında ben de kendimi daha... İtaatkar hissettim."

Luhan ifadesini sabit tutmaya çalışarak hımladı.

"Hıhım," kuzeni yastıklardan birini kucakladı.

"Kulübe giderken kot ceketini giydim, biliyorsun. Yani mantık olarak senin kokun vardı üstümde, buna rağmen sorun çıkmadı. Omega olduğuma emin."

"Harika."

"Bence de!" diye cırladı Sohi. "Sürü tarafından da onaylandık, biliyor musun? Artık ikinci kişiyim, bu da harika değil mi ?"

Luhan onu onaylarken rahatsızca kıpırdandı. "Peki... Başka bir şeylerden bahsetti mi ?"

Benden bahsetti mi?

"Ne gibi bir şeyler?" diye sordu Sohi merakla başını yana eğerek.

Dudağını ısırdı. "Şey, aniden odama çıkmak zorunda kaldım ve-"

"Ah, o mu ? Sorun etme, sersem," kuzeni elini önemli değilmiş gibi salladı. "Senin adına özür diledim ben, rahatsız olduğunu söyledim, o da üstelemedi zaten. Onun dışında senden bahsetmedik, sadece annem sürüye katılmanla ilgili birkaç detay verdi. Sehun sormamıştı ama."

Sehun.

Evet, tabii. Tabii Sohi ona ilk adıyla hitap edecekti. Aksini mi düşünüyordu bir de ?

Sohi anlatmaya devam etti ve Luhan sadece elindeki yastığa sarıldı çünkü vay be, ne utançtı ama. Bir an gerçekten Alfa'nın kuzenini bırakacağını falan düşünmüş müydü ?

Tüm bu hüznün kaynağı neydi ? Dünya yüzündeki tek Alfa'yla karşı karşıya değildi. Neden zamanın ilerlemesi acısının artması için yeterliydi ?

Luhan gerçekten anlayamıyordu.

Far as fate, close as galaxyWhere stories live. Discover now