12

2.2K 234 110
                                    

Sürü evi devasaydı. Yani evet, sürünün de devasa olduğu düşünülünce bu çok şaşırtıcı olmamalıydı ama- öyleydi. Luhan daha içeri girmeden ürkmüştü çünkü orada kesin yolunu kaybedecekti, başka bir ihtimal söz konusu bile değildi.

Ona kapıyı uyuklamakta olan bir beta açtı, Luhan daha selam vermek için ağzını açmamıştı ki, beta geldiği yola geri dönmüş, hatta yarılamıştı. Omuz silkti ve içeri girdi, kapıyı arkasından kapatmadan hemen önce holün sonundaki geniş salonu ve orada genel olarak sızıp kalmış sürüyü görmüştü. Daha iyi bir gece geçirmiş olsa gülerdi buna. Karşısındaki sürü birkaç saat önce savaşa gireceği konusunda endişelendiğiyle aynıydı.

Sıcağa ve ev ortamına girmiş olmak ona ne kadar yorgun olduğunu birkaç sevimsiz eklem ağrısı aracılığıyla dile getirmişti. Aklına ilk gelen salona gidip diğerlerinin arasında kıvrılmaktı ama bu bir şekilde ona uygun gelmemişti. Bunu yapmak bir omega için uygunsuz kaçıyordu, Luhan fikre katılsa da, katılmasa da öyleydi.

Bu yüzden direkt üst katlara yöneldi. Daha önce teyzesi kuzenlerine misafir odalarının, saygınların ve Alfa'nın odasının hangi katlarda bulunduğunu uzun uzun anlatmıştı ama Luhan dinlemiş olsa bile bu kadar yorgunken hatırlayamazdı- ki dinlememişti. O sadece Alfa'nın odasına dair detayları hatırlıyordu.

"Evdeki bir kat sadece onun odasına özel," demişti Lana, iç geçirerek. "Kendi dışında kimsenin içeriye izni yok. Hatta bir kere ailesinin bile gizliliğine saygı duyup girmediğini duymuştum," diye devam etmişti. "Odayı ilk görenin eşi olması konusunda diretiyormuş. Kendisi bile sadece kokusu yayılacak sıklıkta kullanıyormuş orayı."

Küçük Joe sıkıntıyla dilini çıkarmıştı. "Aptal Sohi'ye sürü evinden bir kat mı verecek yani?"

Sohi bunun üstüne kardeşine kucağındaki kırlenti fırlatmıştı. Jase bir kenarda kıs kıs gülüyordu ve Luhan da... Şey, Luhan biraz hayallere dalmış olabilirdi.

Lana kaşlarını çatmış ama yine de merakla Sohi'ye dönmüştü. "Sana orayı gösterdi, değil mi?"

"Hayır," demişti Sohi tırnaklarına bakarak. Ardından öz güvenle omuzları dikleşmişti. "Henüz değil."

Evet, Luhan kalanını, Alfa'nın Sohi'ye gelecekleriyle ilgili anlattığı planları dinlememişti çünkü işine gelmiyordu, teşekkürler. Önemi de yoktu zaten. Kendi geleceği değildi.

"Henüz değil," diye homurdandı kendi kendine. Muhtemelen uzun bir süre böyle demesi gerekecekti.

Tek tek odalara bakıp boş olan bir tanesine girmeyi düşünse de, ilk iki katın da kalabalık olduğunu fark ettiğinde bunu yapmak yerine daha boş olan katlardan yana şansını denemeye karar verdi. Bu işini kolaylaştırırdı, değil mi?

Tahminlerinde yanılmamıştı, üçüncü kata çıktığında, odalarla sarılı iki koridorun da diğer katlara göre ne kadar sakin ve tenha olduğunu fark etmemek elde değildi.

Düşünmeden sağında kalan koridora yöneldi, o daha boş görünüyordu. Yani muhtemelen o taraftaki odalar da daha boş olacaktı, ki bu Luhan'ın başını belaya sokmadan yatacak bir yer bulmasını kolaylaştırırdı.

"Bekle!" Sohi'nin sesini duyduğunda olduğu yerde kaldı ve kaşlarını çattı. "Sehun, lütfen..."

Orada öylece dikildiğini fark ettiğinde Luhan hızla duvarın arkasına geçti ve düşünmeden onları görebilecek açıda eğildi. Yaptığının ne kadar yanlış olduğunu sonra düşünebilirdi.

Far as fate, close as galaxyWhere stories live. Discover now