14

1.9K 224 70
                                    

Kendini koşarken buldu.

Ve bu yanlıştı. Tanrı aşkına, hakim olduğu toprakların etrafı eşini ondan almaya gelmiş sürülerle çevriliyken, yapması gereken son şey tüm bunlardan kaçmaktı.

Yaptığını kurallarla arasının asla iyi olmadığı gibi bir açıklamayla kestirip atmayı çok isterdi, ama doğru değildi bu. Kurallar onun karakteristiğinin bir parçasıydı; hep olmuştu. Lider olarak doğmuştu, bunun için yetiştirilmişti. Eşinin kokusunu daha çocukken almıştı, eğitiminden kalan tüm vaktini onu bulacağı günü düşleyerek geçirmişti. Kokuyu unutmamak için öyle sık düşünmüştü ki, bulduğunda da elbette hata yapmamıştı.

O asla hata yapmazdı.

Peki öyleyse neden, oracıkta tüm gücünü ayaklarını yere basmaya harcarken, yüzüne sertçe çarpan rüzgar gözlerini görüş alanını sınırlayan toz taneleriyle doldururken, ciğerlerini kusana kadar bağırmak isterken, bütün hayatının bir hata üstüne kurulu olduğunu düşünüyordu?

Tüm bunları neden şimdi hissediyordu? 24 ne zamandan beri hayatını sorgulaman için uygun bir yaş olmuştu?

Olması gerekenden daha derin nefesler aldı.

Koku hep oradaydı.

Tarifsizdi.

Sehun onu hep sümbülteberlere benzetmişti. Kimi zaman daha tarçınlı, arada sırada yaseminli ama daima, yağmur ve bulutlu günlerin ardından uyanılan güneşli bir sabah gibi. Zamansız, beklenmedik, ama bir şekilde huzur verici.

Ev gibi.

Durdu, sırtını bir ağaca yasladı ve kokuyu en keskin aldığı o günü düşündü. Arabasıyla Sohi'nin evinin olduğu sokağa girdiği an yerinde duramaz, direksiyonu tutamaz olmuştu. Başta zihninin ona oyun oynadığını sanmıştı, çünkü koku sahiden hep oradaydı.

Ama sonra eve yaklaşmıştı ve her şey o kadar... netti ki, algıları aniden standart bir alfanınkinden de çok çıldırmıştı. Oradaydı. Onu bulmuştu. Nihayet-nihayet gerçek oluyordu. Ne yapması lazımdı? Terli avuç içleri kesinlikle iyi bir başlangıç sayılmazdı, önce onlardan kurtulmalıydı. Geri dönüp bir defa daha duş alsa olmaz mıydı? Ya gelene kadar- kokmaya başladıysa? Annesini arasa çok ayıplanır mıydı? Eve girmeden önce bir yere uğrayıp... ona hediye edecek bir şeyler almak nasıl bir fikirdi? Ya da- film gibi bir şeyler, yani belki de bu şekilde ortak bir şeyleri olduklarını farkına varırlar- elbette bir ömür dışında ortak bir şeyler ama...

Sehun o eve nasıl girdiğini farkına bile varmamıştı. Onu selamlayan aileyi zar zor onaylayabilmişti, gözleri davet edildiği salon boyunca gezinmiş ve onunkileri bulmayı beklemişti.

Onun yerine, birkaç saniyesini Luhan'nınkilere hapsolmuş şekilde geçirmişti. Sehun o günü düşünürken o anı asla atlamazdı, eş fikriyle o kadar çıldırmışken durup Sohi'nin kuzenine birkaç saniye boyunca aylak aylak bakabilmesi kesinlikle mucizevi bir olaydı.

İnkar etmesi anlamsızdı, çocuğun gözleri insanın nefesini keser cinstendi.

Çocuk, diye tekrarladı zihninde. 'Birkaç saat önce kaç farklı pozisyonda onu düzebileceğinin hayalini kurduğu çocuk.'

Saçlarını sertçe yüzünden çekti ve kafasını bir yerlere vurmak istedi. Neler olmuştu böyle? Gözlerini kapatmış, rüyasında eşini görmüş ve nasıl Sohi'yle alakası olmadığını fark etmişti, bu olduğu an kızı arkasına bakmadan bırakıp gitmişti.

Tek istediği biraz huzurdu, kendini bulmuş olduğuna inandırdığı eşi için hazırladığı odaya bu yüzden atmıştı. Orada bir kenara sinecek ve onu gerçekten bulduğunda olacakları düşleyecekti. Küçük bir çocukken, ergen bir oğlanken, bir yetişkin kabul edildiği bu yaşına gelene kadar hep yaptığı gibi. Aklını kaybetmemeye çalışacak, hiç sahip olmadığı halde hasreti canını yakan eşini düşünecek ve şansı vardıysa onun kokusunun hayaliyle uykuya dalacaktı.

Far as fate, close as galaxyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin