21

4.4K 238 318
                                    

O sabahın son birkaç haftadır uyandıklarındanbir farkı olmamalıydı. Farklı yatakta uyanmaya bir şekilde alışıktı ve yalnız uyanmaya da öyle. (Böyle söyleyince kulağa bakir birinden beklenmeyecek kadar sürtük geliyordu.)

Yine de, saçma bir şekilde bütün odasını sarmış gün ışığıyla -bu evde olan tüm anıları yazın yaşanmıştı ama yine de hiçbirinde güneşin bu kadar parlak olduğunu hatırlamıyordu- uyandığında, oracıkta saatlerce yatıp kendisine hayatını sorgulatacak kadar mutlu hissetti. Ve bu saçmaydı. Çok saçmaydı, Luhan neden mutlu hissediyordu? Omega olduğunu öğreneli daha bir ay olmamıştı ve o günden beri asla kendini bu kadar hafif, kaygısız ve öyle hissetmemişti. Öyle- hayat dolu.

Yatakta doğrulup etrafına baktı ve gece karanlığında istese de farkına varamayacağı için dikkat etmemiş olduğu odada bir tür değişiklik aradı. Gözüne çarpan hiçbir şey olmadı, her şey çocukluğunda bıraktığı gibiydi. Bu evde asla fazla eşya bırakmazlardı, o yüzden odada hepsi açık ahşap renkli olan tek kişilik bir yatak, şifonyer, küçük bir çalışma masası ve komodinden fazlası yoktu. Yataktan kalkıp içeriyi aydınlatan pencereye doğru sendelediğinde - ne olmuş, uyandığında dengesini sağlamanın kesinlikle güçlü yanlarından biri olduğunu asla iddia etmemişti- önceki gece komodinin üstüne bıraktığı kara kaplı tuhaf kitabın orada olmadığını fark etse de, üstünde çok düşünmemeye çalıştı. Eunomia ve etkileri üstünde düşünmek için doğru bir zaman sayılmazdı.

Pencereyi araladı ve refleksel olarak dirseklerini pervazlara yerleştirip dışarıyı izlemeye başladı. Bunu yapmak hatırladığı kadar eğlenceli değildi çünkü etrafta ona kızacak bir Jay yoktu. Yine de evin önünde uzanıp giden yeşil arazileri izlerken içini kaplayan huzurda en ufak bir azalma hissetmedi. Kendine engel olamadan önceki gece hakkında- birkaç saat öncesi hakkında düşündü. Odaya nasıl geldiğini çok iyi hatırlıyordu. Alfa'yla olan o şey beklediğinden daha kısa sürmüştü ama Luhan şikayet etmiyordu. Alfa her şeyin -aslında sadece Luhan'ın- sakinleştiğinden emin olduktan sonra onu usulca kanepeye yatırmış ve üstünü ince bir battaniyeyle örtmüştü. Luhan o an içinde bulundukları durumun daha az melodram ve daha çok romantik komediye benzemesini dilemeden edememişti, ya da emin değildi, Sehun'un bileğinden tutup benimle yatar mısın demek için romantik komediden çok konusuz porno çekmeleri mi gerekiyordu? İşin sonunda önemi kalmamıştı çünkü Sehun ondan uyurken yanında durmak için izin almıştı ve tamam, bu kesinlikle biraz ürkütücüydü ama Luhan o kitaptakileri okuduktan sonra biliyordu ki, Alfa Edward Cullen olmaya çalışmıyordu; sadece anlamsız bir şekilde geceleri Luhan'ı -Eunomia enjekte edilmiş Omega'yı- yalnız bırakmaması lazımdı. Luhan uykuya dalmadan hemen önce onu belli belirsiz onaylamıştı. Sonraki hatırladığı da Alfa'nın onu gün doğarken uyandırıp odasına çıkarışıydı, elektrik ve alışveriş için birilerini çağırdığını ve Luhan'ın ayak altından çekilmesi gerektiğini söylemişti. Dediğine göre Eunomia kokusunun tüm karakteristiğini bastırsa da, Luhan hala tehlikedeydi. (Evet bu kısım ona biraz güvensiz hissettirmişti çünkü eşi olduğunu düşündüğü kişiye ilaç gibi kokmak istemiyordu.)

Luhan odasına dönmüş ve tekrar uyanana kadar bebekler gibi uyumuştu çünkü, vay canına. Her şey o kadar doğruydu ki. Geçmişi düşündüğünde emin oluyordu ki, o anı değişebileceği hiçbir anısı yoktu. Bunu düşünmesi korkutucuydu çünkü tecrübe ettiği yalnızca Alfa'nın kolları arasında birkaç dakika sessizce oturmak, onun tarafından teselli edilmek ve azıcık da olsa seviliyor gibi hissetmekti. Tüm bunlar on beş dakikadan fazla sürmemişti belki ama Luhan hala bel kıvrımının üstünde o sıcaklığı hissediyordu, saçına hala sayısız öpücük konduruluyordu;hala, birisi hala ona tatlı saçmalıklar fısıldıyordu ve ensesindeki tüyler hala oraya çarpan sıcak nefesle kabarıyordu.

Luhan kendini bulutların üstünde gibi hissediyordu.

Ve bu onu korkutmalıydı, tanrı aşkına ödü kopmalıydı çünkü bu hislere omega olmaktan bile daha yabancıydı ama kendini bir türlü geri adım atmaya itemiyordu. Emin olduğu bir şey vardı: Sehun'la asla o hayatı yaşamayacaktı. Muhtemelen Luhan'ın güvenliğini sağladığı an Alfa'nın onunla işi bitecekti ve yakınlarda olursa, Luhan onun yine bir başkasına ait oluşunu izlerdi, bilemiyordu. Ama yine de, yine de birlikte geçirecekleri son günleri yaşamak istiyordu. Dün gece orada, şöminenin hemen yanında birlikte kıvrıldıklarında hissettikleri her şey ikinci bir şansı hak ediyordu. Belki çok hayal kırıklığına uğrardı, belki her şey bittiğinde ondan geriye enkazdan fazlası kalmazdı ama o hislerin vaad ettiklerini tatmadan vazgeçemezdi.

Far as fate, close as galaxyحيث تعيش القصص. اكتشف الآن