(Multiiii *heart eye* )
Genç kız gözlerini kamaştıran gün ışığını umursamadan yerinde doğruldu. Yeni bir güne uyanmıştı ve kendisine yepyeni bir sayfa açmıştı. Hayat üzülmek için fazla kısaydı ve Milla bunun farkına vardığı için kendini şanslı hissediyordu.
Yatağından kalkarak yavaş adımlarla banyoya doğru gittiğinde kapının kapalı olduğunu görerek gözlerini devirdi.
"Luke! Çık şu lanet yerden." Narin ve ince parmaklarını kıvırarak kapıya vurmaya devam ederken kapı birden açıldı ve düşmemek için sendelemek zorunda kaldı. Banyo kapısından ıslak kafasını dışarıya çıkaran Luke, Milla'ya dik dik baktıktan sonra kapıyı yüzüne kapattı ve kilitledi.
Bu her sabah yaşanan klasik bir kardeş klişesiydi. Erken kalkan banyoyu ilk kullanma hakkına sahip olur kuralı yüzünden her sabah bu tartışma yaşanırdı.
Milla'nın aklına birden Ashton'ın ona aldığı kedi gelince gülümsemesi yüzüne yayıldı ve ona bakmak için salona ilerledi.
"Günaydın tatlım." Mutfaktan gelen sese doğru ilerlediğinde annesinin kahvaltı için omlet yaptığını gördü ve odanın içinde yayılmış olan yemek kokusunu içine çekti.
"Tanrım, çok lezzetli görünüyor." Annesi Milla'nın bu tavırlarına gülerken genç kızın dikkatini salondan gelen tıkırtılar çekti ve hemen mutfağın yanındaki odaya giderek sesin kaynağını aradı.
Yerde bağdaş kurmuş bir şekilde yavru kediye süt içirmeye çalışan Ashton, Milla'yı görünce gülümseyerek ona merhaba dedi.
Ashton ne zaman gülümsese Milla içinde depremler olduğunu hissediyordu. Onun üzerindeki etkisi çok fazlaydı ve güzel gülümsemesi ona olan aşkını gizlemesini zorlaştırıyordu. Derin bir iç çekti ve yerde oturan Ashton'ın hemen yanına kendini bıraktı.
"Ona bir isim bulmalıyız." Ashton'ın onlardan 'Biz' diyerek bahsetmesi Milla'nın hiç olmadığı kadar mutlu olmasını sağlamıştı. Genç adamın büyük ellerinin arasında olan minik yavru kedinin başını okşadı ve düşündü.
Bazen tüm bu yaşadıklarına anlam veremiyordu. Ashton onun varlığından habersizken nasıl olur da bir anda ona bu kadar yakın olmuştu? Neden kendisinden yaşça küçük bir genç kızı mutlu etmeye çalışıyordu? En önemlisi ise neden Milla'ya umut veriyordu?
"Millatcher." Ashton kıkırdadı ve genç kızın ne söylediğini anlaması için biraz zaman tanıdı. Milla ne demek istediğini anladığında Ashton gülerek yavruyu onun kucağına bıraktı ve yerden kalktı.
"Hoş bir isim bence. Düşünmelisin." Ashton ikinci ismi olan Fletcher'ı, Milla'nın bilmediğini düşünüyordu. Ama Milla onun hakkında birçok şeyi biliyordu.
Kıvırcık saçlarını ellerinin arasına alıp karıştırırken çoktan odanın kapısından çıkıp evin çıkışına doğru ilerlemişti bile. Milla'nin kalbi ve beyni karmakarışık duygular içindeydi. Heyecandan soğuk soğuk terliyor, az önce yaşadığı olayın heyecanıyla titriyordu.
Hemen yerinden kalktı ve tüm bu olanları defterine yazmak için odasına koştu. Defterini her zaman kimsenin bulamayacağı bir yere saklardı. Çünkü ağabeyi Luke ve annesi onu buldukları an meraklarına yenik düşüp okurlardı.
Milla defterini nereye koyduğunu bir türlü hatırlayamıyordu. En son dün öğleden sonra, Ashton ona yavru kediyi getirdiğinde yazmıştı ve şimdi ise her zaman ki yerinde yoktu.
"Sikeyim, defterim nerde ?!"
Defteri Ashton aldı diye heyecan yapmayın, yatağın altından falan çıkar kesin diyomuşum akakakskks güvenemiyorum yani.
- ayrıca hikaye şeklide yazdım ya beğendiniz mi ? Kötüyse açık açık söyleyin , kırılmam.Ay lav yu gayzz x
ŞİMDİ OKUDUĞUN
neighbor af; irwin
FanfictionMerhaba karşı komşum. Beni tanıyıp tanımaman açıkçası pek umrumda değil. Sadece sana git gide düştüğümü hissediyorum. Senin de bana en kısa zamanda düşmen dileğiyle. Sevgiler, hayalperest Milla. #10 - Angst #2 - 5SOS