Bölüm 12

8.3K 411 87
                                    

Kapıyı açıp girdiğimde karımın hala gitmemiş olduğunu görmemle tepem attı. Yatak odasına yönelip üzerimi değiştirdim. Gelip her zaman ki gibi berjere oturdum.

-"Demek hala gitmedin?" dedim ekrana bakarak. Elindeki çekirdekleri beni takmadan yemeye devam ediyordu.

-"Niye gidecekmişim? Zaten nafaka talep etmiyorum. Sen git bari de en azından ev bana kalsın."

-"Yok ya? Sen bu ev ne kadar biliyor musun? Sana zırnık koklatmam"

-"Göt herif!" diyerek çekirdek tabağını kafamdan aşağı döktü. "O zaman nafaka vereceksin!"

-"Benden olmayan bir bebek taşıdığını mahkemede söylersem, bildiğim kadarıyla asıl sen beni aldattığın için bana nafaka ödersin karıcığım" diyerek pis pis sırıttım. Babam emekli bir avukattı. Bu yüzden bu kadına para koklatmamak için elimden geleni yapardım.

-"Seninle evlendiğim güne lanet olsun Gervase!"

-"Seni tutan yok. Def olup gidebilirsin" diyerek üzerime attığı çekirdekleri yemeye giriştim. "Ha bu arada ne yemek var?"

-"Bok var! Bok ye!"

-"Ah, yok ben almayayım. O sana özel bir yemek sanırım."

Çığlık atıp saçlarını çekiştirerek salonu terk ederken ardından gülüyordum. Onu sinir etmek paha biçilemezdi. Bu sırada telefonum çaldı.

-"Alo?"

-"Gervase, oğlum. Nasılsın?"

-"Anneciğim. İyiyim siz nasılsınız?"

-"Ben de iyiyim oğlum. Uzun zaman oldu sesini duyamadım. Özledim."

-"Bende sizi özledim anneciğim."

-"Hafta sonu karını da al ve yemeğe gelin" Arkadan babamın sesi geldi "O suratsız karıyı getirme!" Annem güldü. "Babana bakma sen. Al karını da gel. Çok özledik. Garry de gelecek. Ailecek yemek yeriz."

-"Üzgünüm anne, sanırım gelemeyiz. Çünkü Lindie ile boşanıyoruz."

-"Ne, boşanıyor musunuz?" Arkadan yeniden babamın sesi geldi. "Ohhh sonunda dileklerim gerçek oldu. Tanrı'ya şükür!" Annem babama bağırdı. "Sen biraz susacak mısın Gerard?" Babam telefonu annemin elinden aldı.

-"Aferin evlat. Sizi kendi ellerimle boşayacağım. Merak etme sen"

-"Sağ olun babacığım."

-"Versene şu telefonu!" diyerek annem babamın elinden aldı. "Sen babana bakma. Hafta sonu gelince uzun uzun konuşuruz nasılsa."

-"Tamam anne. Görüşmek üzere"

-"Mutlaka bekliyoruz. İyi geceler oğlum"

-"Size de"

Kalkıp mutfağa yöneldim. Dondurulmuş yiyeceklerden çıkarıp fırına attım. Bu sırada aklıma Leon geldi. Telefonumu cebimden çıkarıp onu aradım. Ama açmadı. Defalarca aradım ama açmadı. Telaşlanmaya başlamıştım. Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı. Yemeği filan bıraktım. Hemen apar topar evden çıktım. Arabaya atladım ve doğru ona gittim. Işıkları yanıyordu. Zili çaldım. Kapıyı Johan açtı. Kaşlarımı çatarak anlamsızca yüzüne baktım.

-"Gervase?"

-"Jo?"

-"Hoş geldin. Geç."

Ona omuz atıp içeri girdim. Etrafa bakınıyordum. Salona girdiğimde Leon' u üzerinde pijamalarla koltukta uyurken buldum. Üzeri örtülüydü. Solgun görünüyordu. Johan peşimden salona geldi ve oturdu.

-"Otursana" diyerek bana koltukları gösterdi. Kendi eviymişçesine rahat davranması sinirime dokunuyordu. Geçip oturdum.

-"Burada ne arıyorsun?" dedim. Ona dik dik baktım. Elinde ki bardağı dudaklarına götürürken gülümsedi.

-"Leon' u aradığımda sesi iyi gelmiyordu. Gelip bir bakmak istedim. Daha oturup sohbet ederken de uyuya kaldı. Hasta galiba."

Yanımdaki sofada uyuyan Leon' a baktım. Elimi alnına götürdüm. Gayet de soğuktu. Ateşi filan yoktu.

-"Onun için endişelenme. Bu gece yanında kalacağım" dediğinde pis bakışlarımı Johan' a çevirdim.



Candy ManHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin