Bölüm 31

6K 307 75
                                    


Sonuç? Sokaktaydım. Leon' un bahçesinde kapıyı çalmakla çalmamak arasında kalmıştım. Bunun sorumlusu da o aptal Garry'di. 'Git ve onu gör. Gördüğünde ne hissediyorsun, yanındayken ne hissediyorsun, kendini analiz et' demiş ve beni yemekten sonra sepetlemişti. Ona 'sana defalardır söylüyorum, ona karşı boşum' dediysem de o konuşmaya devam edince, çenesinden kaçmak için kendimi sokağa attım. Ama nasıl olduysa kendimi burada buldum. Kapıya doğru yaklaşıyor tam çalacakken geri dönüyor, sonra çıkış kapısına kadar yürüyor ama vazgeçip yeniden kapıya yöneliyordum. Kapı aniden açıldı. Leon üzerinde pijamalarla dışarı çıktı.

-"Bay Rosswald? Orada ne yapıyorsunuz?"

-"Şey... Ben..." Etrafıma bakındım. Diyecek bir şey uydurmalıydım. Ama bulamadım ve sustum. Yüzüne bakmıyordum. Bir süre öylece orada dikildik.

-"İçeri gelmek ister misiniz?"

Kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Gözleri gözlerimle buluşunca başını eğdi. Girsem mi, gitsem mi bilemedim. Kendimi yokladım. Ne hissediyordum? Onu aniden görünce elim ayağıma dolanmıştı. Ama yakalandığım için olmalıydı. Ona doğru yürüdüm. İçeri girip, geçmem için kenara çekildi. İçeri geçtim. Ceketimi çıkardım ve ona uzattım. Sonra salona yöneldim. Sofaya geçip oturdum. O da gelip berjere oturdu. Birbirimize bakmıyor ve konuşmuyorduk. Bir süre sonra ayağa kalktı.

-"Size ne ikram edeyim?"

-"Vişne suyu"

-"Hemen"

Bana vişne suyu getirdiğinde kolundan tutup yanıma oturttum.

-"Seninle konuşmam gerekiyor Leon"

-"Sizi dinliyorum."

-"Leon..." Yere bakarak konuşuyordum. "Seni üzdüysem, incittiysem özür dilerim. Hayatında biri var mı bilmiyorum. Ama bunu bile sormadan sana zorla sahip oluyorum. Bu beni rahatsız etmeye başladı."

-"Hayatımda biri yok, efendim."

-"Peki, sana olan bu tavrım seni... -incitiyor değil mi?"

Ondan ses gelmeyince başımı kaldırdım. O da yere bakıyordu. Zümrüt gözlerinde hafif bir dalgalanma gördüm.

-"Sizi memnun etmek benim görevim."

-"Sorumun cevabı bu değil" Bana cevap vermeyince elimi yanağına koydum. Yüzünü bana çevirdim. Göz göze geldiğimizde gördüm onu ne kadar incittiğimi. Aslında hiç de boş değildi bakışları. Sadece ben görmemeyi seçmiştim. Ben kapamıştım gözlerimi bu gözlere. "Bana cevap ver lütfen" diyerek başparmağımla yanağını okşadım.

-"Beni... İncitmiyorsunuz" dedi sesi boğulurken. Yanaklarından iki damla süzülürken kendimi hiç olmadığım kadar kötü hissettim.

-"O zaman neden? Bu gözyaşları ne için?"

Sustu. Başını eğdi. Elimi yüzünden çektim. Ayağa kalktım.

-"Ben cevabımı aldım. Seni bir daha incitmeyeceğim. Söz" diyerek kapıya yöneldim. Ceketimi alıp dış kapıyı açtığımda kolumu yakaladı. Dönüp ona baktım. Başı eğik, burnu kıpkırmızıydı. Hıçkırmaya başladı. İlk defa yüzünde bu kadar net bir ifade görüyordum; acı. Kolumu sıkıca kavramıştı. Ceketimi atıp ellerimi yüzüne koydum. "Leon... Ağlama" Ellerini ellerimi üzerine koyarken ağlaması daha da şiddetlendi. Hiçbir şey söylemiyordu. Başını göğsüme bastırdım. Ellerini çenesinin altında birleştirip kucağıma sindi. Ona sımsıkı sarıldım.

Gözyaşları dinince saçlarını okşadım. Başı hala göğsümdeydi.

-"Daha iyi misin?" Yavaşça benden uzaklaştı.

-"Evet. Özür dilerim efendim. Ben..."

-"Şşşşşş. Bir şey söylemene gerek yok"

Başını 'tamam' anlamında salladı. Ceketimi yerden aldım.

-"Gidiyor musunuz?"

-"Evet."

-"Kalmaya geldiğinizi sanmıştım"

-"Garry' i tek başına bıraktım. Hem karım evde değil. Burada kalmak için bir sebebim yok."

-"Doğru, haklısınız" Gözlerinden iki damla daha indi.

-"İyi değilsen benimle gel. Ev geniş."

-"Hayır. İyiyim. Teşekkür ederim"

-"Sen bilirsin. İyi geceler" diyerek kapıyı açtım ve dışarı çıktım.

-"Size de."

Arabaya binip evimin yolunu tuttum. Garry televizyon izliyordu. Televizyonun sesi hole kadar geliyordu.

-"Abi?"

-"Benim."

Mutfağa gidip bir bardak viski koydum ve gelip yanına oturdum.

-"Ee? Nasıl geçti?"

-"Ne nasıl geçti?"

-"Leon ile buluşman."

-"Şöyle demeyi keser misin Garry?"

-"Ne yani? Gitmedin mi yoksa?"

-"Gittim" dediğimde sustu. Dönüp ona baktığımda pişmiş kelle gibi sırıttığını gördüm.

-"Gittin ve?"

-"Gittim ve ondan, onu incittiğim için özür dileyip geldim. Hepsi bu"

-"Peki, ne hissettin?"

Durup düşündüm.

-"Hiçbir şey"

-"Yani ondan hoşlanmıyorsun?"

-"Hayır. Onunla sadece sekse yönelik bir ilişkim var. Sana söylemiştim. Ona karşı boşum"

-"Peki, neden onu benden kıskanıyorsun?"

Kafasına sertçe vurdum.

-"Onu senden kıskanmıyorum. Senin sapıklıklarından koruyorum aptal."

-"AH!"

Biz dalaşırken kapı çaldı. Garry ile birbirimize baktık. Sonra saatime baktım. Gecenin körüydü. Kim gelmiş olabilirdi ki? Gidip kapıyı açtım.



Candy ManWhere stories live. Discover now