Bölüm 21

7.2K 330 112
                                    

Tüm keyfim kaçmıştı. Zorla, yarım bıraktığım sevişmemi isteksizce tamamlamış, kendimi duşa atmıştım. Ne demek istiyordu bu herif? Tehdit mi ediyordu? Kabine hırsla vurdum. Kimse beni tehdit edemezdi.

Giyinip çıktığımda Christian endişeliydi.

-"Neyin var? Telefondan sonra bir tuhaf oldun?"

-"Önemli bir şey yok. İyiyim."

-"Emin misin?" diyerek kollarını boynuma doladı. Ona anlamsızca baktım.

-"Neden etrafımda dönüp duruyorsun? Bana kur mu yapıyorsun?"

-"Evet. Kur yapıyorum." Gülümsedi. "Seninle olmak istiyorum. Senin olmak istiyorum"

-"Sevgilin yok mu?"

-"Hayır yok."

-"Ama benim bir karım var. Bunu biliyor olman lazım."

-"Umurumda değil. Bunu önemsemiyorum. Benimle ol bana yeter."

Dudaklarıma uzanıp tutkulu bir öpücük kondurdu. Sonra alnını çeneme yasladı.

-"Senden çok hoşlanıyorum" diye fısıldadı. Bir an ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim. Yaşadıklarımdan sonra öyle kolay kolay kimseye güvenemezdim artık. Nazikçe onu ittirdim.

-"Üzgünüm. Gitmem gerek."

-"Nereye? Yemek yiyecektik?"

-"Başka zaman."

Bozulmuştu. Zorla gülümsemeye çalıştı.

-"Tabi anlıyorum. Karına gitmelisin."

-"Üzgünüm."

Kapıya gidip, askıdan ceketimi aldım. Giymeme yardım etti.

-"Seni ne zaman görebileceğim bir daha?"

-"Yarın çekim var ya?" diyerek sırıttım.

-"Ah, doğru."

Kapıyı açtım. Çıkarken yanağımı öptü.

-"İyi geceler sevgilim."

-"İ-iyi geceler."

Bana gülümserken dairesinden uzaklaştım. 'Sevgilim? Ne sevgilisi? Bu ne acele?' Çok tuhaftı bu herif. Hızı bende şüphe uyandırıyordu. Son yaşadıklarımdan sonra iyice paranoyak olmuştum. Bunları düşünürken Leon' un evinin yolunu tuttum. Işıkları yanıyordu. Uyumamıştı. Yavaşça kapıyı çaldım. Hemen açtı. Üzerinde çiçekli bir pijama, ayağında pofuduk terlikler vardı.

-"Hoş geldiniz efendim."

-"Uyumamışsın" diyerek içeri girdim.

-"Sizi bekliyordum."

-"Arabadan çantamı alır mısın? Bagaj da."

-"Tabii."

Salona geçip oturdum. Elinde ufak valizle yanıma geldi.

-"Seyahate mi çıkıyorsunuz?"

-"Hayır. Sende birkaç parça kıyafetim olsun istedim. Ne de olsa sık sık burada kalır oldum. Lazım oluyor"

-"Haklısınız"

Çantayı açıp kıyafetlerimi çıkardı. Sonra ütü masasını getirdi.

-"Bir şey içer miydiniz?"

-"Soğuk bir şeyler içebilirim."

-"Vişne suyu?" Ona tip tip baktım.

-"Soğuk bir şeyden anladığın vişne suyu mu?"

-"Evet. Çok severim. Dolapta iki kasa var."

-"Biran yok mu?"

-"Ben alkol kullanmıyorum efendim."

-"Anlaşıldı" diyerek mutfağına yöneldim ve vişne suyu doldurdum.

Salona elimde büyük bir bardak vişne suyu ile döndüğümde kıyafetlerimi ütülüyordu. Koltuğa otururken gözüm poposundaydı. Arkası bana dönüktü. Hafif eğilmiş vaziyetteydi. Yanına yaklaşıp kalçasını avuçlamak istiyordum. Yavaşça kalktım ve yanaştım. Tam elimi kalçasına atıyordum ki, ütüyü bıraktı. Arkasını dönünce burun buruna geldik.

-"Bir şey mi istemiştiniz efendim?"

-"Ben mi? Yok hayır."

-"Neden arkamdasınız?"

-"Şey... Şey için... Şeyi şey ediyordum." Ne diyeceğimi bilemedim. Neden telaşlandığımı anlayamadım. Oysa istesem ona dokunmama izin vereceğini biliyordum. Ama birden paniklemiştim.

Bana aldırmadan ütülediklerini koluna astı ve yatak odasına yöneldi. Derin bir 'oh' çektim. Koltuğa geri dönüp oturdum. Televizyonu açtım.

-"Aç mısınız?"

-"Evet, biraz."

-"Ne yemek istersiniz?"

-"Ne varsa yerim."

-"Hiç yemek yok." Yan yan baktım.

-"O zaman neden 'aç mısınız' diye soruyorsun?"

-"Sohbet olsun diye"

'Tanrım...' diye iç çektim.

-"Git bana omlet yap."

-"Emredersiniz"

Ben mutfakta tek başıma omletimi yerken o salona dönmüştü. Yemeğimi bitirip yanına gittiğimde uyuduğunu gördüm. Oturduğu yerde uyumuştu. Sırıttım. Bütün gün peşimde koşuşturduktan sonra pestili çıkıyor olmalıydı. Yanına yaklaşıp onu yavaşça yatırdım ve üzerini örttüm.

Sabah her zamanki gibi beraber kahvaltımızı yapıp ajansa geçtik. Çok fazla işimiz yoktu. Bu yüzden daha öğlen olmadan Candy Man' e geçmiştik. Burası kalabalıktı. Çekim günüydü. Etraf tam da sevdiğim gibi şekerleme kaynıyordu. Popolarına vurarak odama ilerliyordum. Onlarda bana gülümsüyor 'hoş geldiniz efendim' diyorlardı.

Koltuğuma iyice kuruldum. Telefona uzanıp Garry' nin odasını aradım. Sekreteri açtı.

-"Garry' e odama gelmesini söyleyin."

-"Bay Garry henüz gelmedi efendim."

-"Nasıl gelmedi? Saat on bir ve Garry gelmedi mi?"

-"Hayır efendim."

Telefonu kapadım. Cep telefonumu çıkardım. Onu bu kez de cepten aradım. Telefonu kapalıydı. Ev telefonunu aradım. Kimse açmadı. Neler oluyordu?


(Y.N: Medya "Gervase & Christian")



Candy ManWhere stories live. Discover now