Bölüm 19

6.8K 337 51
                                    

Kapım tıkladı ve açıldı. Christian gülümsedi.

-"Müsait misiniz?"

-"Geç lütfen"

İçeri geçip kapıyı kapattı. Garry ile tokalaştı. Elini Leon' a uzattığında, o elini sıkmak yerine boş boş yüzüne baktı. Gülümsemeyerek çalışarak elini geri çekti ve karşıma geçip oturdu.

-"Rahatsız etmiyorumdur umarım."

-"Hayır. Hoş geldin."

-"Teşekkür ederim."

-"Bir şey mi oldu?"

-"Yok, bir şey olmadı. Artık birlikte çalışacağımıza göre, gelip şirketi kendi gözlerimle görmek istedim. Burada çalışacağıma hala inanamıyorum"

Garry ile bakıştık. Ona başımla 'nasıl' diye işaret çaktım. O ise alt dudağını ısırarak bana yanıt verdi. Sırıtmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

-"Sözleşme işini ne yaptınız?" dediğinde bakışlarımı Christian' a çevirdim.

-"Bugün halledeceğim. Yarın şirkete gel sana bir demo çekelim"

-"Yarın mı?" Gözleri parladı.

-"Evet. Hemen çalışmaya başlamak lazım."

-"Ah, evet haklısınız."

-"Leon?" diye seslendiğimde yine eline hesap makinesini almıştı. Kafasını kaldırmadan cevap verdi.

-"Buyurun efendim?"

-"Bize içecek bir şeyler getirir misin?"

-"Tabi."

Kucağındaki dosyayı bırakıp ayağa kalktı. Her zamankinden bile daha donuk suratıyla Christian' a baktı.

-"Ne arzu ederdiniz?"

-"Kahve lütfen."

-"Siz efendim?" diyerek bana baktı.

-"Sid- Öhü. Yani papatya çayı." Az daha 'sidikli çay' diyordum. İlk günden rezil kepaze olacaktım. Garry bir şey istemeyince Leon dışarı çıktı.

-"Ben gidip stüdyolara bir göz atayım. Aramıza hoş geldiniz" diyerek ayaklandı Garry.

-"Teşekkürler"

-"İzninizle"

Garry çıktından sonra Christian bana gözlerini kısarak baktı.

-"Şey... Akşam işin var mı?" Yan yan sırıttım. Bana kur mu yapıyordu?

-"Hayır yok. Neden sordun?"

-"Belki beraber bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm."

-"Ne gibi?"

-"Bana gideriz. Ben yemek yaparım. Sonra sohbet ederiz. Olmaz mı?"

-"Olur."

-"O zaman işin çok değilse çıkış saatine kadar beklemek istiyorum."

-"Tamam. Sen bilirsin."

Az sonra Leon geldi. Elindeki kahveyi nazikçe sehpaya bıraktı.

-"Buyurun efendim."

-"Teşekkürler" diyerek aldı Christian. Bana da porselen fincanı uzattı.

-"Çayınız."

-"Sağ ol Leon. Beklediğim adamlar geldi mi?"

-"Telefon etmişler. Yolda olduklarını bildirmişler efendim."

-"Tamam. Avukatı ara, yanında bir noterle birlikte şirkete gelsin."

-"Emredersiniz."

Leon yeniden odadan çıktı. Şakaklarımı ovdum. Christian ayağa kalktı.

-"İyi misin?"

-"Başım ağrıyor. Pek iyi uyuyamadım da."

Gelip koltuğumun arkasına geçti. Ellerini omuzlarıma yerleştirdi.

-"Zahmet etme Leon yapar" diyerek ellerinin üzerine ellerimi koydum.

-"Ben yapmak istiyorum."

-"Peki"

O yavaşça omuzlarıma masaj yaparken Leon yeniden odaya geldi. Bize baktığında bir an donup kaldı. Hareket etmeyince sırıttım.

-"Leon? Aradın mı?"

-"Evet, efendim" Kafasını çevirdi. "Omuzlarınızı sıkmaya ben devam edeyim mi?"

-"Gerek yok. Christian çok iyi yapıyor"

-"Siz nasıl isterseniz"

Leon bıraktığı dosyaya döndü. Christian da beni rahatlatmaya devam etti. Sonra kapım yeniden tıkladı. Avukat, yanında bir kadınla beraber içeri girdi.

-"Geldiğinize göre artık gitme vakti" diyerek ayaklandım.

-"Nereye?" Christian da ayaklandı.

-"Sende bizimle geliyorsun. Leon, Garry' e haber ver. Robert Schmit' te olan emanetimizi almaya gidiyoruz"



Candy ManWhere stories live. Discover now