0.7

6.6K 322 77
                                    

# Fall of boy - İrresistible

# Multi de Bigem

Sevdiği insanları kaybetmeye çok erken başladı. Ne olduğunu anlayamadan Rüzgar'ı kaybetti. Daha bu yokluğa alışamadan Asrın bıraktı onu. Onun bu dünyada yok olan varlığının verdiği hissi bir türlü kabullenemedi ruhu. Bu kızgın bir demirin zihninde dolaşması gibi bir şeydi. Zihninin durumundan etkilenen kalbi de zor durumdaydı. İşin trajikomik yanı kalbi de Asrın'a aitti. Kardeşinin yokluğuna alışamadı. Ne kadar süre geçerse geçsin alışamayacaktı. Pek belli edemese de o süper kahramanıydı. Yaptığı her yaramazlığı üstlenir verilen cezaya ses çıkarmazdı. Bu durum o kadar çoğalmıştı ki ebeveynleri bile anlamıştı.

Bu kadar sakin bir çocuğun böylesi yaramazlık yapması saçmalıktı. Tabi ki dik başlı, hiper aktif, kavgacı kızlarıydı bu yaramazlıkların mimarı. Artık cezalar Asrın için değil Ahsen içindi. Asrın öldükten sonra bir daha hiç yaramazlık yapmadı. Korktuğundan değil tabi ki. Ahsen yaramazlık yaparken birazda Asrın bu sefer kendisini nasıl koruyacak düşüncesiyle yapardı. Hani babanızla dışarıya çıkınca sokakta ki sevmediğiniz çocuklara babanızdan aldığınız cesaretle dil çıkarırdınız da sonra babanız olmayınca o çocuklar sizi sıkıştırırdı. Keza onun durumu da öyleydi. Artık onu koruyacak ikizi yoktu. Onun yokluğunda daha da çekilmez bir çocuk olmuştu. Ailenin kalanı en fazla iki yıl dayanabilmişti Ahsen'e. O iki yılın ardından onlarda gitmişti. Onları kaybetmek yıkılmaz bünyesini derinden sarsmıştı. Artık yapayalnızdı. Sahip olduğu hiçbir şey yoktu. Sarp'tan başka. Gel zaman git zaman işler yoluna girdi. Onların yokluğu ile yaşamayı öğrendi. Yalnız başına, Sarp tek başına kalmasın, üzülmesin diye yaşamaya devam etti. Sadece uyuyan, yemek yiyen, temel ihtiyaçlarını karşılayıp tekrar uyuyan bir canlıydı. Arada bir gülümsüyordu tabi. Gülümsemeye çalışmaktan çenesinin ağrıdığı günleri hatırlıyordu. Onu da kaybetmemek için ne çok şeye katlanıyordu. En basiti yaşamaya.

Tam da bu sebeple Fırat'la da arasına mesafe koydu. Ondan uzak durmak zorundaydı. Onunla arasında ki şeye anlam veremiyordu. Bir şey oluyor ve yine o  bakarken vücudu biraz fazla tepki veriyordu. Onunla ne zaman yakınlaş-sa bedeninde ve ruhunda büyük sarsıntılar meydana geliyordu. Ahsen yüzünden zarar görebileceği şeyler olması bir ihtimaldi. Peşini bırakmayan belalı adamların ona da zarar vermeyeceğinin hiçbir garantisi yoktu. Ölen kardeşiyle uğraşan bir sadist Fırat'a da rahatlıkla zarar verebilirdi. Sebebini çözemiyordu, ona herhangi bir zarar gelmesini istemiyordu. Bir kişi daha sadece kendisinin yanında olduğundan zarar görürse bunu kaldıramazdı. Tabi tek korkusu bu değildi. Arkadaşlarıyla arasını da bozmak istemiyordu. Buket'le daha fazla tartışmaya devam ederse grupları bundan olumsuz yönde etkilenebilirdi. Her daim birlikte takılmalarından anlayacağınız sağlam dostlukları vardı. Ahsen ise dostluk kelimesini lugatinden çıkarmıştı.


*


Sarp'la telefonla konuştuktan sonra tekrar yerine dönerken içinde kötü bir his vardı. Sebebini anlaması çokta uzun sürmemişti. Fırat'ların yanına gittiğinde Ayakta dikilen Fırat ve yıllardır görmediği o tükürülesi surat tüylerinin ürpermesine neden olmuştu. Çiçek hayran hayran Fırat'a bakarken Ahsen'i fark eden Merih seslendi. "Ahsen otursana."  Çiçek Ahsen'in adını duyunca radar gibi, göz bebekleri onu odağına aldı. Sarı saçları yıllar önce de olduğu gibi uzundu ve maşayla bukle şekli verilmişti. Giydiği siyah renk dar pantolon ince bacaklarını ortaya sermiş ve petrol yeşili şifon gömleği göğüslerini açığa çıkarmıştı. Siyah deri montu ve siyah topuklu botları her zamanki gibi onu güzel göstermişti. Göz göze geldiklerinde alayla baştan aşağı şöyle bir süzdü vücudunu. Tekrar gözlerine tırmanan gözleri yine artist bir havayla kaplıydı. Kaşlarını çatarken sanki Ahsen'in burada olduğundan emin olmak ister gibiydi. "Ayy inanmıyorum, Ahsen?? Senin burada ne işin var? Hala mezun olamadın mı?" Ağzını gererek kurduğu cümleler teninde soğuk duş etkisi yaratmıştı. Fıratlar olanları öğrenmemeliydi. "Ara vermiştim. Tekrar başladım." yine ve yine suratına o sürtük sırıtışını yerleştirdi kız. "Aaa pardon sen Rüzgar'ı mezara koyunca okulu bırakmıştın değil mi?" Bilge ile Buket'ten şaşkınlık nidaları yükselirken beyler sessizdi. "Ben Rüzgar'a bir şey yapmadım. Arabada bende vardım. İkimizde hastahanelik olmuştuk. Sanki cinayet işlemişim gibi davranma!"

KARAMELİN RÜYASI [ TAMAMLANDI ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin