28. Bölüm

26.9K 1.6K 114
                                    

Sürpriz!!! Bölümü yarın tamamlayıp yayınlayacaktım. Planım böyleydi. Bu gün neredeyse tüm gün uğraştım. Şimdiye kadar en uzun bölüm ortaya çıktı. Keyifle okuyun. Lütfen yorum yapmayı ve vote bırakmayı unutmayın. 

Bir şey daha!

Aranan Anne Bulundu'nun kapak resmini değiştirmek istiyorum. Shop konusunda yetenekli arkadaşlarımız varsa ve hikayemize bir kapak resmi yapmak isterse çok iyi olur gerçekten.  Bu konuda pek başarılı değilim maalesef. : ))

Ben yazarken çok eğlendim. Siz de okurken eğlenirsiniz inşallah.  : ))



Günler geçiyordu. Aslı ve Anıl tarafında değişen bir şey yoktu. O sabahtan sonra ağzıma görülmeyen bir fermuar çekilmişti. Aslı susmuştu. Garipti, beklenmedikti. Bir evin içinde insan nasıl iletişim kurmazdı? Bir kelime dahi konuşmaz mıydı? Konuşmamıştık işte. Aylar yıllar geçmiş gibi geliyordu. Başım dumanlı, beynim ise açık ara firardaydı.

Yeni bir gün... Her şey aynı, her şey sıradan... Yirmi dokuz yaşındaki kalbim dertli. Kreşin otoparkına hayallerim kadar pembe vosvosumu ustaca park ettim. Artık Anıl arabama bile hakaret etmiyordu. Belki hevesi kaçmıştır. Benimle uğraşmaktan vazgeçmiştir. Gerçi iyi de oldu aman. Rahat, huzurlu ve yalnız bir kız kurusu olarak öleceğim böylece kesinleşmiş oldu. Ne güzel!

Arka koltukta oturan Gaye'nin sabırsız sesini zar zor duydum.

''Geydik ya Aslı. İnebiliy miyim?''

Sağıma soluma boş boş baktım Sahi ne zamandır direksiyon başında bekliyordum? Oy dertli başım! Hayır hata da bende yani. Adam konuşsa suç, konuşmasa daha büyük suç. Bende bilmiyorum ki ne istediğimi.

''Aslı... Aslı inmek istiyoyum.''

Ama sende bir müsaade etmiyorsun Gaye. Burada aşk acısı çekiyorum, acımı içimde yaşayıp sana bir şey belli etmemeye çalışıyorum, bilmem farkında mısın?

Çocuğun ne suçu var be Aslı! Kararlı davranıp aklını başına devşirmeyen sensin. Hiç kızma minik sarı ördeğine!

''İniyoruz şimdi canım. Bir şeye bakıyordum da...''

Yalan, yalan! Babanı düşünüyordum. Baban kalbimi öldürüyor, katlediyor, mahvediyor... Hepsi onun suçu!

***

Sabah sabah doruk seviyelerde yaşadığım bunalım pozitif enerjinin 'p'sini bırakmamıştı bende. İşime odaklanmaya karar verdikten hemen sonra Anıl'ı beynimden kazıyarak da olsa atabilmiştim. Hayat devam ediyordu. Yirmi dokuz yaşındaki kalbim bunu çok iyi biliyordu.

Cuma günü çat kapı gelmişti. Günün sonuna geldiğimizde veliler bilgi almak için birer ikişer gelmeye başladığında anlamıştım. Az önce belirttiğim gibi kafam yerinde değildi.

Şikayet dinleme seansının tam olarak ortasındaydım. Zeynep Hanım, Ali'nin annesiydi. Hareketli çocuklarımızdan biriydi Ali. Zeynep Hanım belki de önemli bir şey söylüyordu. Ben ise neler düşünüyordum. Dikkatimi toplayamıyordum ki dinleyeyim. Baktım olmuyor ipleri elime ben aldım. Ali'nin söz dinleme hakkındaki sorunlarını çözmeye yönelik bir konuşma yapmaya çalıştım fakat nafile. Aklımda başka biri var, kim olduğu belli.

''Beni duyuyor musunuz öğretmenim?''diyen tatlı kadına mahcupça bakarak gülümsedim. Duymamıştım. Gözüm kapıdaydı. Anıl da veli görüşmeleri için gelecekti. Ne zaman gelecekti? Gelmek üzere olabilir miydi? Yine geç mi kalacaktı? Zaten her zaman geç kalırdı. Ne zaman önce geldiği görülmüştü ki! Allah'ım... Sen benim kuş kadar kalan aklıma mukayyet ol. Mukayyet ol ki kuş kadarı da uçup gitmesin!

Aranan Anne Bulundu! | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin