EK BÖLÜM 1

14.5K 931 41
                                    

Herkese uzunn bir aradan sonra merhabaa dostlar... 'Ne yapıyor bu kız? Anam yeni bölüm mü yoksam?' dediğinizi duyar gibi oldum. Hikayemizin bittiğini bir özel bölüm daha yazmayacağımı defalarca kez söylemiştim. İlginize hayran kaldım doğrusu. AAB bu kadar seviliyor muymuş yahu, dedim içimden. Gerek instagram gerek wattpadden gelen özel mesajlar yazma isteğimi tetikledi diyebilirim. Aranan Anne Bulundu gerçekten bitti mi? Bir özel bölüm daha olmayacak mı? Olsa...

Özel bölüm yok ama ek bölümlerimiz var! (Israrlara dayanamayıp ben uydurdum, itiraf ediyorum!) 'Ek bölüm ne peki?'diye soracak olursanız, bu sefer siz değerli okur dostlarım okumaya doysun, üzülmesin diye Nur'un icat ettiği bölümlerdir. Bazı komik olayları, bebek olduktan sonrası özellikle, böyle kısa bölümler şeklinde yazacağım. Siz de hikayeyle hasret gidermiş olacaksınız. Nasıl fikir? Eh işte. Bence çok kötü değil. : )

Ama şunu belirteyim. Bölümlerin devamlılığı, gelmesi size bağlı. O kadar isteyen oldu, şimdi kimseleri göremezsem burada hevesim kaçar,  isteksizlik baş gösterir, haberiniz olaa... : )

Ne yapıyoruz? Yorum yazmayı, oy(vote) vermeyi unutmuyoruz : ))

instagram: nurakyol123 (Takibe alın dostlarım. Yazdıklarım hakkında her şey orada...)

Son olarak özlemişim be Aslı'yı!

***

Alarm sesi... Bebeğimin ağlama sesi... Annemin kızgın sesi... Her şey birbirine karışmıştı. Kısaca söylemek gerekirse hayatım yine zorlu sınavlarından birini veriyordu. Annemin silueti hayal meyal zihnimdeydi. Terliğini gözüme kadar sokarak burnumun dibinde sallıyor, klasik kafa ütüleyen muhabbetlerinden birini yapıp hayatımı zindana çeviriyordu. 'Senden anne falan olmaz Aslı!''diyordu. Ah... Yine mi rüya görüyordum ben?

Rahat bırak annecim, ne olur! Çık kafamın içinden!

Şimdi anlıyorum sizi ben. Bir şaşırdınız, ne oluyor dediniz. Aslı evlendi, barklandı, çocuklu da oldu dediniz. Artık mutlu mesut yaşıyordur, o çok konuşan iç sesi de susmuştur dediniz... Dediniz de dediniz kısacası, bir bitiremediniz değil mi? Ben toptan hepsine buradan cevap vereyim dostlar. Bitmiyor, bitmedi bitmeyecek! Hayatım bitmeyen bir serüven, macera sanki. Her günüm ayrı bir olay, ayrı bir ekşın... Sakin geçmiyor yani.

'Ne oluyor yahu?' dediğinizi duyar gibi oldum şimdi. Anlatacağım, hepsini anlatacağım. Önce bir uyanayım!

Kan ter içinde yataktan sıçrayıp kalktığımda kısa bir süre derin nefesler alıp kendime gelmeye çalıştım. Olduğum yeri kavradığım an daha iyi hissetmeye başladığım andı. Rüyaydı. Sadece basit bir rüya... Doğumdan sonra yaşadığım acemiliklerle uzun süre annemin çenesinden kurtulamamıştım. Bebeğim küçücüktü. Haliyle başlarda bez değiştirirken, üst değiştirirken, banyo yaptırırken tedirgin olabiliyordunuz. Annem doğumdan sonra uzun süre yanımızda kalmış, beni sık sık ezmişti. Arada bir kabuslarıma da giriyordu işte Güya beni beğenmiyordu. Benden anne olmazmış... Oluyordu işte. Gayet de iyi bakıyordum oğluşuma. Her gün arayıp günlük rapor istemesi de başka bir olaydı. Babamı bırakabilse, ya da babam da bizim evimizde rahat edebilse, eminim hiç gitmezdi. Eh benim de işim kolaylaşırdı. İsterdim doğrusu. Her ne kadar kızıp söylensem de annem haklıydı. Benden daha tecrübeliydi. Torununu da çok seviyordu. Hem annenin yanında olması, destek olması kadar güzel bir şey var mıydı dünyada!

Beşiğinde mızıklanan bebeğim çoktan babası tarafından kucağa alınmıştı. Baba oğulun seyirlik görüntüsü her ne kadar izlemeye teşvik etse de bebeğimiz acıkmıştı. Sık sık emzirmeye özen gösteriyordum. Yoksa basıyordu çığlığı. Çenesini titrete titrete bir ağlayışı var, bir de kocaman adam olmuş gibi gür sesi... Görmeniz, dinlemeniz lazım ancak beni öyle anlarsınız.

''Bende şimdi seni uyandıracaktım hayatım.''

''Ver bakalım paşayı. Ablasını uyandırmadan doyurayım.''

Paşa dedim evet, doğru duydunuz. Bizim kızlar, kız kurusu yoldaşlarım, bebeğimi 'paşa' ilan etmişlerdi, halka da itina ile duyurmuşlardı. Çocuğum, yavrum, evladım pinpon topu gibi her Allah'ın günü kucaktan kucağa dolaşıyor, 'Paşa'mmmm!!!'' çığlıklarıyla seviliyordu. Bahsettiğim durum ilk gerçekleştiğinde oğluşumun gelişmemiş beyni zarar görecek diye çok korkmuştum ki o zaman daha hastanedeydik, taburcu olmamıştım. Oğlumun dünyaya gelişinin üzerinden yirmi dört saatçik bile geçmemişti. Yoldaşlarım Efe'nin beşiğinin etrafını sarmış, ben oğlum hava alabiliyor mu, orada ona yeteri kadar oksijen kaldı mı, diye düşünürken o tiz ses Aysel'den çıkmıştı.

''Paşa'mmm....''diye bağırmıştı. KKÖ'nün bir korosu var, daha önce bahsetmiştim size. Opera yanında solda sıfır kalır. Kızlar bir ağızdan aynı anda 'paşam' diye bağırınca Efe bastı çığlığı. Korktu tabii yavrucak!

''Tam paşa. Sese bak sese. Maşallah.''sesleri etrafa yayılırken bizimkini attılar kucağıma. Ağlayınca Aslı'ya verin kurtulun tabii! 'Acıkmıştır, acıkmıştır. O yüzden ağlıyor.'demezler mi bir de... Ah ah! Oğlumun dünya sesine alışmamış minik kulaklarına bin desibel yükleme yapın, sonra acıkmıştır deyin. Yok öyle dünya!

Annem sonra gelip hepsini kovdu da rahat etti yavrum. İlk şoku atlattıktan sonra kolaylaşmıştı her şey. Yoldaşlarıma, teyzoşlarına alışmıştı. Şimdi onları görünce beni unutuyordu. Hiç 'annem nerede' azıcık ağlayım, karnım acıktı demiyordu yani. Bazen, itiraf ediyorum, kıskanıyordum. İlk gülüşü Nisa ve Hakan'ın yaptığı şebekliklere kaptırınca içerlenmiştim. Belli belirsiz bir şeydi. 'Daha yüz kasları o kadar gelişmedi.' diyorlardı ama Hakan'a göre kesinlikle yeğeni ona gülmüştü. Dayı oldum diye bir triplere girmişti zaten, görmelisiniz! Oğlum çok şanslıydı. Dayısı, teyzeleri onun için deli oluyordu. İyi ki doğurmuşum diyeceğim. Ayıp olacak ama doğru yani. Evimize onunla birlikte neşe de gelmişti.

Anlatmaya daldım, bakın şimdiki andan koptum gördünüz mü? En son kabus görmüştüm, Efe'yi doyurmak için uyanmıştım.

Yatağın sol tarafına baktığımda ortada uyuyan minik sarı ördeğimin melekleri kıskandıran görüntüsü beni karşıladı. Abla olduktan sonra daha hızlı büyümeye başlamıştı sanki. Ona olan sevgim bambaşkaydı. Arada bir krizleri tutuyor, yanımızda uyumak istiyordu. Kardeşini çok seviyordu. Onda bir sıkıntımız yoktu. Sadece... Beni daha çok seviyordu. İşte bu konuda biraz fazla derdimiz vardı.

Ördeğim uyanmadan minik beyimizi doyurmayı başarmıştım. Efe adı gibi efeleniyordu bazen. Çok ciddiyim! Siniri tuttuğu zaman ya da doyurma konusunda azıcık geç kaldığımda gözü dönüyordu. Anıl'a 'Kime çekti bu çocuk?'diye sorduğumda her seferinde pişkin pişkin sırıtıyor 'Sana!' deyip tavanlara çıkmaya her zaman meyilli sinirlerimi harekete geçiriyordu. Her şeye rağmen harika bir bebeğe, harika bir aileye sahiptim.

***

Yeni hikayemiz 'Uçurumun Kıyısındayım' da okunmayı bekliyor canlar. Buradan çıkışta oraya uğrarsanız çok sevinirim. : ))


Seviliyorsunuzz, Allah'a emanetsiniz. < 333 

Aranan Anne Bulundu! | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin