1.Bölüm

106K 2.8K 155
                                    

Birinci bölüm sizlerin huzurunda Keyifli okumalar... Bana destek olun lütfen :)

1.BÖLÜM

Bugün fazlasıyla yorulmuştu İstanbul ayakları daha fazla onu taşıyamayacaktı. Arkadaşlarını dans pistinde bırakıp boş bir masaya oturdu. Bir süre onları izledi. Oturduğu yerden kahkahalarla onlara eşlik etti, ayaklarının sızlamasıyla arkadaşlarına arkasını döndü ve ayakkabılarını kimse fark etmeden çıkardı. Cidden çok ağrımıştı ayakları, biraz ovuşturdu. Az da olsa rahatlayınca dirseğini masaya dayadı ve kafasını da koluna. Dalgın dalgın etrafı seyretti bir süre sonra bir bir aklına geldi düşünceler iyi kötü.

Meriç'in şen kahkahasını duydu. Deli kız Tunç'u ayartacağım diye yapmadığı şey kalmamıştı ne yapsın deli gibi aşıktı Meriç öyle sadece bakıp platonikçe sevemezdi o. Yani İstanbul gibi değildi. Bir yıl öncesini hatırlayıp sırıttı. Tunç'un üstüne kahve dökmeler, kızlar yanındayken yanlışlıkla (!) gidip kucağına düşmeler... Daha saymaya gerek yok sanırım her türlü sakarlığı her türlü şeyi yaptı anlayacağınız Meriç. Tabii Tunç her şeyin farkındaydı bu sıralarda. Bir erkek olarak onunda böyle şeyler hoşuna gitmeye başladı. Ama Meriç'e hiç bir adım almıyor, her şeyi de Meriç'ten bekliyordu, Meriç'in ona göre bir şey yapmasina gerek yoktu, bu çılgın kız hiç bir şey yapmasa da dikkatini çekiyordu zaten. Meriç uzun bekleyişin ardindan Tunç'un hiç bir şey yapmayacağını anladı demek ki benimle ilgilenmiyor diye düşünmeye başladı ve o günden sonra bir daha ne Tunç'u görmek için tesadüfler yarattı ne de onun olduğu alanlara girdi.

Tunç kızdaki sakinliği anlayamıyordu. Neden uzun zamandır hiç bir harekette bulunmamıştı. Onu görmediği her gün daha fazla düşünmeye başlıyordu. Her gece onu düşünmeye başlamıştı. Meriç değişik bir kızdı ondaki enerji çok çok farklıydı. Ve artık aklına koymuştu gidip kızla konuşacaktı neden artık hiç rahatsız etmiyordu Tunç'u tabi rahatsızlık derken sevimli, tatlı rahatsızlık.

Meriç Tunç'tan vazgeçtiğinden beri bir hayli sessizleşmişti İstanbul bu duruma çok üzülüyordu. En yakın arkadaşı her dakika, yedi yirmi dört konuşan güzel kız gitmişti. Evdeki herkeste farkındaydı Meriç'teki bu değişimin. Üzülüyor ve aynı zamanda şaşırıyordu bu haline arkadaşının çünkü o istediği şeyi elde edene kadar peşini bırakmazdı. Demek ki Tunç'u gerçekten seviyordu bir eğlence olarak görmüyordu.

Ve bir gün Tunç Meriç'i izlemeye başladı. Meriç'in yine dalgın olduğu günlerden biriydi. Yine sessiz sakin bir köşe bulmuştu kendine. Çimlere uzandı, kitabını açtı ve okumaya başladı. Uzun bir süre kızı izledi öylece Tunç daha sonra Meriç'in kitapla öylece uyuya kalmasını görüp sırıttı. O uyurken gidip yanına uzandı ve onu izlemeye başladı. Bu kız kesinlikle sevgilisi olmalıydı. Bunları düşünürken Tunç'ta yanında uyuya kalmıştı.

Meriç'in eve geç kalmasıyla meraktan çatlayan anne ve babası telefona sarıldı. Bizim uykucularda telefonun sesiyle uyandı. Meriç annesiyle konuştu ve karşısın da ona bakan adamı yeni fark etti. Gözlerini bir kaç kez ovuşturdu. Tunç'un gerçek olduğunu anladığın da kendini ona şaşkınca bakarken buldu. Tunç bu duruma sırıtıp.

"Neredesin sen kaç gündür Meriç Hanım ?" Meriç ne diyeceğini bilemedi hem bu çocuk ismini nereden öğrenmişti kesin yaptığı tüm rezilliklerle dalga geçecekti. İşte böyle aptalca şeyler yaparsa baska ne olabilirdi ki. Kendi iç sesiyle adeta savaş içindeydi.

"Susma şaşkın turuncu ördeğim, nerelerdesin hiç gözükmüyorsun etrafımda? Nerede o çılgın kız niye suratın bu kadar asık senin?" Meriç'in o güzel gözleri pörtlemişti. Tunç Meriç'in yanaklarında ellerini gezdirdi sonra dudaklarında Meriç kıpkırmızı kesilmişti onu öpeceğini anlamıştı Tunç yaklaştı ve o narin dudakları kendinde uyandırdığı yeni duygularla öptü.

Minik ÇöpçatanWhere stories live. Discover now