10.Bölüm

66.7K 2.2K 113
                                    

Hepinize ölüp bitiyorummmm ben :) Oylar için çok çok teşekkür ederim ve okuma sayısı da arttı daha da artar umarım :D Yorumlarınızda beni ayrı mutlu ediyor zaten hepinizinki benim için ççok kıymetli ama Ecem ve İremin kiler ayrı bir mutlu ediyo çok çok uzunlar ben okurken çok eğleniyorum bu bölüm ikisine birden gelsin ve bundan sonra kızlar kusura bakmayın yeni arkadaşlarımıza da ithaf yapmak istiyorum sizlere bir kere yaptım... Ama beni benden alıyorsunuz valla bu yüzden çoğu sizlere gelecek sanırım :D Neyse çok uzattım keyifli okumalar yeni okuyucularım sizlerde yorum yapın yeni ithaflar yapmamı sağlayın. (Kızlar kızmayın bana özel ithaf yok ama sizin yeriniz ayrı ama sizin gibi yeri bende ayrı olacak başka insanlar olsa da fena olmaz hani) Hepinizi çok öptüm :* Kendinize iyi bakın! MULTİMEDIADA DOLUNAY VE İSTANBUL VAR!

10.BÖLÜM

Dolunay, İstanbul'un dediği sözlerle biraz daha cesaretlenerek harekete geçmişti. Ona olan büyük açlığıyla ve ona olan arzusuyla dudaklarını dudaklarına yapıştırmıştı. Bu ikisi içinde farklı bir his ve duyguydu. İstanbul sonunda sevdiği adamın ona karşı bir şeyler hissetmesiyle ve ilk öpücüğünü ondan almanın heyecanıyla yanıp tutuşuyordu adeta. Dolunay ise ilk defa bir kızı öpüyormuş gibi hissediyordu. Bu tuhaftı öyle değil mi? Yüreğini saran kor ateş daha da alevleniyordu.

İstanbul acemi hareketlerle ona karşılık veriyordu. İşte o an anlamıştı, daha önce İstanbul'un hiç öpüşmediğini. İstanbul'un ilkiydi bu fazlasıyla hoşuna gitmişti. Hoşuna gitmesinin verdiği dürtüyle dudakları onu öperken aynı zamanda gülümsüyordu. Artık her anlamda İstanbul'un ilki olmalıydı. Hayır o anlamda değil! Onu evlendikten sonraya bırakıyordu Dolunay. Ah şuan bu düşündüklerine fazlasıyla şaşırıyordu. Evlilik... Şu öpüşmenin tadını çıkarmalıydı ilk. Bundan sonra İstanbul'u bırakamazdı. Ama Dolunay ne kadar evliliği düşünmüş olsa da ciddi bir ilişkiye hazır mıydı bilmiyordu.

Ya İstanbul'u üzerse ya mutsuz ederse. Hayır! İstanbul'a bunu yapamazdı. O saf ve çok temizdi. Bu zamana kadar öpülmemiş olması bunu gösteriyordu ve aynı zamanda bu Dolunay'ı çok şaşırtmıştı. Dudaklarıyla ona olan hasretini giderirken aklından bir sürü düşünce geçmişti.

İstanbul ona tutkuyla karşılık veriyordu. Büyük ihtimal sevgili olmayı isteyecek ve bunu bekleyecekti. Dolunay buna hazır mıydı? Evet, onu bırakamazdı ama sevgili olmak tuhaf geliyordu. Böyle bir şeyi yapabilir miydi? Neden bu kadar korkak olmuştu. Onun doğru kişi olduğunu hissediyordu bu yetmez miydi? Yeterdi elbette o zaman her şeyi akışına bırakmalıydı. Zaten onu ilk gördüğü andan beri değişik bir his, arzu, duygu beslemiyor muydu ona karşı? Hep bunu beklememiş miydi? O her zaman dikkatini çekmemiş miydi her anlamda?

O zaman niye korkuyordu? Bundan sonra başka kadınların olmayacağından mı? Olmasın bu umurunda değildi. Başı İstanbulla bağlanacaksa bunu umursamazdı bile. Aşık olmaktan mı? Olabilir. Ama İstanbul'a aşık olmak onu mutlu ederdi. Peki ya bir şey olup ayrılırlarsa o zaman ne olacaktı? Neden böyle saçma ve kötü şeyler düşünüyordu. Bunun aklına gelmesiyle düşüncelerini geriye itmiş ve bu arzu ve tutku dolu anın tadını çıkarmaya karar vermişti.

Uzun dakikalar boyunca şehvetle öpüşmüşlerdi. Dolunay'ın elleri artık yerinde durmuyor ve İstanbul'un kalçalarında, sırtında ve bacaklarında geziniyordu. İstanbul'un elleri ise o çok sevdiği saçların arasına dalmıştı bile. İstanbul'un geri çekilmek istemediğini anlamıştı. Dolunay daha fazla böyle devam ederlerse kendine hakim olamayabilirdi. Dolunay İstanbul'un dudaklarından ayırmıştı dudaklarını. İkisi de nefes nefeselerdi. İstanbul dudaklarının o mükemmel şeylerden ayrılmasıyla kendine geldi.

Aman Allah'ım o ne yapmıştı böyle! Hele de şuan ki pozisyonları... Düşündükçe utançtan yerin dibine giresi geliyordu. Bacaklarını açıp Dolunay'ın kucağına yerleşmişti. Bunun nasıl yaptığının farkında bile değildi. Nasıl yapabilmişti böyle bir şeyi? Hala daha nefes nefeselerdi. Ona nasıl 'Öp beni artık!' demişti? Çok utanıyordu İstanbul. Şimdi utancından pancara dönmüştü. Dolunay onun utandığını anlamıştı, bu onu ister istemez mutlu etmişti. O pembeleşmiş dudakları,yanakları doyasıya öpmek istiyordu. Sevdiği kadın tam bir afetti her şeyiyle. Böyle kıpkırmızı olduğu zamanlarda bile. Sevdiği kadın... Evet, Dolunay onu seviyordu. SEVİYORDU! Aklına gelen düşüncelerle suratında bir sırıtış oldu.

Minik ÇöpçatanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin