4.Bölüm

63.6K 2.2K 43
                                    

Merhaba! Nasılsınız bakalım? Keyifler ne durumda? Umarım hikayelerim hoşunuza gidiyordur :) 4.Bölümde sizlerle :) Keyifli okumalar...

4.BÖLÜM  

"Anne artık şu telefonu rica ediyorum babama verir misin? Aniden gelişti her şey ne yapabilirim?"

"Meriç beni daha fazla sinirlendirme istersen, ne demek daha sütten kesilmemiş çocuğu bırakıp gezmelere gitmek. Bir de Afrika'ya, kızım sen beni çıldırtmak mı istiyorsun?" 

Mine hanım safari işine fazlasıyla sinirlenmişti. Anne olarak bir yandan haklıydı da aslına bakılırsa. İki genç ne anlardı bebek bakmaktan sevmek başka, bir hafta boyunca çocuk bakmak başka.

"Anneciğim neden anlamak istemiyorsun bunaldık, kocamla azıcık keyif yapmak istiyorum. Hem Eymen'i yanımıza alabilsek alacağız zaten ama maalesef olmuyor."

"Şu deli kızının dediklerine bak Tuna bey. Kızım gezip görmediğiniz bir yer kalmadı. Git sakin bir yere kocanla o zaman al çocuğunu da yanına. Güzel bir tatil yapın Akdeniz'de."

"Anne yeter biz kararımızı verdik hem ağabeyimle de konuştum onlar kabul ettiler."

"O iki beceriksiz nasıl bakacak çocuğa, ah şu ayağım böyle olmasaydı. Az daha bekleseydiniz ya!"

"Anne bir ay nasıl bekleyelim yani. Her şey hazır anne ne dersen de biz yarın gidiyoruz."

"Delisiniz siz deli! Kime çektiniz bilmem ki, İstanbul desen ah nasıl doyuracaklar karınlarını ikisi de sıkılacak çocuktan."

"Ağabeyim yemek yapabiliyor doyururlar karınlarını ve bir sürü arkadaşı var orada takılırlar birileriyle sıkılmazlar çocuktan da, bence fazlasıyla eğlenceli olacak. İstanbul bizim tosbağaya kıyabilir mi anneciğim?"

 Mine hanım Meriç'in aklında ki planları duysa hiç sorun çıkarmazdı ama bizim iki şaşkının ne yapacağı belli olmadığı için annesine bu plandan bahsetmeyecekti Meriç. İstanbul'un her şeyden çok gelini olmasını isterdi. Umarım her şey hayal ettikleri gibi olurdu. Ümitliydi Meriç onlardan ne de olsa İstanbul ağabeyinden hoşlanıyordu, kabul etmese de aşıktı. Eh Tunç'un dediğine göre İstanbul abisinin ilgisini de çekmişti. O zaman geriye bu ikisini bir güzel bir araya getirmek kalıyordu. Bu işi de Meriç ve Tunç üstlenmişti. İşe yarayacaktı bu taktik. Yani umarım... 

Meriç Eymen'in ağlamasıyla annesiyle konuşmasını bitirip, Eymenle ilgilenmeye başladı. Huysuz oğlunun durmayacağını anladığın da onu babasına postalamaya karar verdi. O da böylelikle Eymen'in son kalan eşyalarını da yerleştirebilirdi.

 "Aşkım oğlumuzla biraz sen ilgilenebilir misin? Oyun oynarsanız susar paşam. Bende bir kaç eksik kalmıştı onları yerleştireyim bavullara."

 "Tamam annesi ver aslanımı bana. He bu arada doktorun numarasını verdin mi bizimkilere? Ne olur ne olmaz."

"Verdim, verdim sen merak etme. Unutur muyum hiç, Tunç senin demenle Akçay'a gönderiyoruz bunları ama, ee bizim çocukluğumuz hep orada geçti."

"Yani?"

"Yani ya eski sevgilileri rahat bırakmazsa peşini ya da ne bileyim yazlık alan bir sürü bikinili kız. İstanbul vallahi çok kötü olur." dedi Meriç. Tunç'un ağabeyiyle ilgili söylediği şeylerle Meriç'te İstanbul'un Dolunay'dan hoşlandığını söyleyivermişti.

 Tunç bunu bildiğini belli etmiyordu tabii yoksa İstanbul onu kıtır kıtır doğrardı. "Sen hiç merak etme sevgilim orada bir bikinili olanda İstanbul olacak. Bence başka kızlara bakamayacak zaten, İstanbul'dan başkasını gözü görmeyecek."

Minik ÇöpçatanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin