9.Bölüm

64.8K 2.1K 137
                                    

Yeni bölüm sizlerle :D Bakalım ne gibi yorumlar gelecek beni yorumsuz bırakmayın lütfennnnn :) Oylarınızıda bekliyorum... Bu bölümü de ithaflarımın gözdesi Cikolata Prensesi'ne gelsin :) Ecemcim mucukladım seni ;) hahaha Sizleri seviyorum ve gelen 49 oy diyorum başka da bir şey demiyorum çok çok teşekkürler bu bölümünde bir 50 oy almasını umuyorum yeni bölümde görüşmek üzere :D Öpüldünüz!

9.BÖLÜM

Dolunay yolda uyuyakalan Eymenle yatağa girmiş, İstanbul'da kendi odasına çekilmişti. İstanbul üstüne beyaz dizlerine kadar olan geceliğini geçirdi ve yatağına girdi. Kendini çok halsiz ve yorgun hissediyordu, bugün yaşadıkları yeterince fazla gelmişti ona. Gözlerini kapadı ve uyumaya çalıştı ama bu uğraşı boşaydı. Her gözlerini kapayışında sabah uyandığı zamanı düşünüyor ve yine kalbimde heyecanla kapanan gözlerini hemen aralıyordu. Hala nasıl anlamadığına yanıyordu, en azından bir kere sevdiği adamla uymuştu bu şansa erişemeyenlerde vardı. Ama yine de en azından onunla uyuduğunu bilmeliydi. Acaba bir kadınla sadece uyumak nasıl gelmişti Dolunay'a?

Bunu düşünmesinin bir anlamı yoktu zaten Dolunay açıkça söylememiş miydi? Onun dediği laflara ister istemez üzülmüştü tabii çünkü kadınla uyumak falan değil! Dolunay açıkça senle işim olmaz, küçüksün ve kardeşimsin dememiş miydi ona?! Aynen böyle yapmıştı işte. Ne yapacaktı şimdi, nasıl davranacaktı? Bu tatil bir an önce bitmeliydi hiç istemese de bitmesi İstanbul'un yararınaydı. Daha fazla aşık etmemeliydi kendine, zaten evde kalmıştı başka birini de istemiyordu. O Dolunaysız'da şu zamana kadar nasıl idare ettiyse bundan sonra da ederdi. O başkasıyla da evlenemezdi ama Dolunay? Mine teyze habire kız arıyordu elinde sonunda birisiyle evlenecekti Dolunay, elinde sonunda...

Daha ne kadar karşı çıkacaktı ki bir gün ya annesinin isteklerine yenik düşüp boyun eğecekti ya da seveceği aşık olacağı biri çıkacaktı karşısına. Hem Dolunay dememiş miydi evlenilecek kişiyi bulduğum da zaten evlenirim diye? İşte İstanbul buna katlanamazdı onun yanında bir kadın görmeye hele de aşık gözlerle baktığı bir kadın görmeye katlanamazdı.

Dolunay'ın yanında şuana kadar hiç bir kız görmemişti. Ama biliyordu ki bu kızlar sadece tek gecelikti ne kadar başka kadınlarla birlikte olmasına içi gitse de ne de olsa sağlıklı bir erkekti! İstanbul daha fazla bu duyguları içinde tutamazdı. En iyisi Meriç'e mesaj çekip, uyanık olup olmadığını sormaktı. İlk başlarda kızın tatilde başını yememek için anlatmamayı düşünüyordu ama daha fazla tek başına içinde tutamazdı bunları.

Tabii biz kızlar olarak bu konuları dinlemek en yakın arkadaşlarımıza düşüyordu. Bazen güzel, eğlenceli dedikodular için bazen sevgiliyle yapılan kavgalarda, bazen hayattan bulanmış depresyonlarımız da, bazen yalnız hissedince ve bazen de platonik aşklarımızı anlatmaya ihtiyaç duyduğumuz da... Bazen, bazen, bazen... Daha bir sürü şey sayabiliriz aslında ama en önemlisi de sadece sarılacak bir dosta ihtiyaç duyduğumuz anda direk telefona sarılıp en yakın arkadaşımızla paylaşmak için alırdık soluğumuzu aynı İstanbul'un yaptığı gibi.

Oda artık bir şeyleri paylaşması gerektiğini anlamış ve Meriç'e ulaşmıştı. Meriç mesajı alır almaz İstanbul'u aramıştı. Saatin geç olmasıyla daha da şaşırmıştı Meriç. Aralarında bir saat vardı ve İstanbul demek ki uzun zamandır uyuyamamıştı.

"Bebeğim neyin var senin, hayırdır? Bak korkutma beni İstanbul?"

"Canım, yok bir şeyim sadece özledim seni, çok." dedi İstanbul ağlamaklı bir sesle.

"İstanbul beni kandıramazsın anlat çabuk! Neler oluyor? O ağabeyimi geberteceğim!" dedi sinirle Meriç.

"Meriç?"

Minik ÇöpçatanWhere stories live. Discover now