Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Bölümşarkısı: KyuhyunBecause I miss you
»«»«»«»«»«»«»«»«»«»«»
Sert adımlar çıplak duvarları dövdüğü sırada küçük beden tutmayan bacaklarına inat poposunun üstünde geriye doğru süründü ama çabası boşunaydı. Hem en fazla ne kadar uzaklaşa bilirdi ki?
Tutmayan bacaklarınız varsa eğer ancak bu kadar tutunabilirdiniz bu hayatta. Kyungsoo son baharda kavak ağacının üstünde sallanan son sararmış yaprak gibiydi. Direnmeye çalışıyordu hatta başarıyordu da ama ne varki önümüz kıştı. Ünlü bir replikte de dediği gibi 'kış geliyordu.' Hemde acımasızca geliyordu.
"Kyungsoo sana yemek getirdim?"
Elinde bulunan binbir yemek tabağı ile dolu tepsiyle içeri giren Earth'ı gördüğünde içi birazda olsa rahatlamıştı. Çünkü burada kaldığı süre boyunca kendisine hep iyi davranmış bir şekilde ona her şeyin iyi olacağını söyleyip bir nebzede olsa içini ferahlatmıştı. En önemlisi Ardour denilen o ateş meleğini yanına bile yaklaştırmamıştı.
"Ben yemek istemiyorum Earth lütfen onu geri götür."
"En azından bir parça Kyungsoo, bir parça yiyemez misin? Günden güne daha çok zayıflıyorsun."
"Ben sadece gitmek istiyorum anlamıyor musun ailemi özledim. Earth burada kalmak istemiyorum. Annemin ağabeyimin yanında olmak istiyorum. Benim yerim burası değil onların yanı."
Kyungsoo ağlamaya başladığında Earth onu kollarının arasına alarak büyük gösterişli kanatlarını açıp küçük bedenin etrafına sardı. Kyungsoo gibi bir sürü masum insana acı çektiren Ardourdan nefret ediyordu. Ama biliyordu ki bir gün onun acımasızlığını sonlandıracak o güçlü melek gelecekti. Bütün meleklerin olduğu gibi Earth'ın da ümidi güneşin boyun eğdiği melek Anafial'di.
"Sana bir sır vereceğim ama bunu kimseye belli etmemelisin Kyungsoo."
Earth söylediğinde Kyungsoo onun göğsündeki başını kaldırıp kızarmış gözleri ve öne doğru sarkmış dudakları ile ona baktı. Şu an bütün o kitaplarda yazdığı gibi öpülesi falan değil tam aksine küçük bir bebek gibi ölesiye korunasıydı.
"Nedir o?"
"Ağabeyin Luhan, seni almak için buraya geliyor üç kapıdan geçti bile."
Earth söylediğinde Kyungsoo'nun biraz daha mutlu olmasını sevinmesini falan bekliyordu ama tam aksine küçük olan daha çok ağlamaya, başını koyduğu ipek gömleği daha çok ıslatmaya başlamıştı.
